Mili Eğitim müfredatımız yaz-boz tahtasına döneli yıllar oldu.
Yeni bir eğitim ve öğrettim dönemi daha bu pespayelik içinde başladı!
 
Biz biliyoruz ki; toplumun kalkınması ve gelişmesi için çeşitli mekanizmalar vardır.
Onları kısaca özetlemeye çalışacak olursak; iyi işleyen bir devlet mekanizması bu durumu besleyen ekonomik göstergeler ve en nihayetin de bugün ki konumuz olan eğitim ve öğretim hayatımız…
 
Eğitim ve öğretim için öncelikle olması gereken sağlıklı bir alt yapıya olan ihtiyaçtır.
Her şeye rağmen bugün ülkemiz de eğitim konusunda ki alt yapımız küçümsenmeyecek kadar iyi durumdadır. Sadece devlet değil bu konuda özel müteşebbisler eliyle de eğitim-öğretim için gerekli alt yapı meselemiz bugün dünden daha iyidir…
 
Türk insanı çocuğuna iyi bir eğitim vermek için üzerine düşen tüm fedakarlıkları göğüslemeye gayret etmektedir. Bunun en basit misali, Devlet okullarının yetersizliğini gören aileler, bin bir güçlükle çocuklarını özel okullara göndermeye gayret ediyor olmalarıdır…
 
Şimdi asıl mesele Devlet okullarının bu denli kalitesiz eğitim vermeleridir!
Bu başarısızlığın  başlıca nedeni Milli Eğitim Bakanlığının beceriksizliği ya da yetersizliğidir…
Eski parayla, 100 trilyon  masraf ederek okullara bedava kitap dağıtarak bu sorunun üstesinden gelmeyi düşünen Milli Eğitim Bakanlığı ya da Hükümet bilmelidir ki, Devletin dağıttığı bedava kitap okullar da bir iki yardımcı kitapla takviye edilerek eğitim ancak yapılmaktadır!
 
Sanki bu ülkenin öğretmenleri devletin dağıttığı kitapları beğenmemekte ve her ders için yeni kitaplar aldırmakta velilere! Bu pespayelik öğrencilerin okullardan koparak büyük bir maliyet karşılığı dershanelerin kucağına itilmeleriyle sonuçlanmaktadır!
Onun için Hükümet bir an önce bu uygulamadan vaz geçmeli ve buraya aktardığı kaynakla Milli Eğitim Bakanlığı bünyesin de, başka alt yapılara hizmet götürmeli diye düşünmekteyim…
 
Hükümet uzun vadede kapaması gereken dershaneleri bu yılın sonunda kapatarak yeni bir kaosun önünü açmıştır! Bugün o kaosun ayak seslerini duyuyoruz.
 
Geçen yıldan başlayarak il ve ilçe Mili Eğitim Müdürlüklerine yandaş öğretmenleri atayarak, bu öğrenim sezonunda okul müdürleri kıyımını başlatmıştır!
Bu devir eğitim tarihimize kara bir leke olarak geçecektir.
Bu ülkenin eğitim tarihinde, eğitime bu kadar partizanca yaklaşılmamıştı…
Ve bir şey daha; bu meseleyi eleştirmeye kalkanlar lütfen eleştirilerini eğitim sisteminin ancak % 3’ünü oluşturan İmam-Hatip okulları üzerinden yapmasınlar!
Her İmam Hatip dediğinizde bu iktidarın ekmeğine yağ sürdüğünüzü lütfen unutmayın!..
 
İlköğretimden başlayarak Milli Eğitim müfredatına göre eğitim ve öğretim veren okullarımızdan yetişen çocuklarımızın iler ki yaşlar da topluma yansıyan başarısızlıklarını görmemezlikten gelemeyiz artık…
 
Yıllardır dile getirilen eğitimde ki fırsat eşitliğini bir türlü gerçekleştiremeyen ülkemiz büyük şehirlerde bile çocukların kabiliyetlerine göre yetiştirme zeminini oluşturamamıştır.
 
Bugünün çocukları yarının büyükleridir…
Bu düşünceyle çocuklarımıza ciddi ve kaliteli eğitim veremememizin sıkıntılarını bugün daha fazla yaşamaktayız toplum olarak.
 
Burada en büyük görev öğretmenlerimize düşmektedir.
Bu söylediklerimizi eğitim dünyasının neferleri olan öğretmenlerimiz mutlaka biliyorlardır! Ama kaç öğretmenimiz bu düşündüğümüz gerçeklere kıymet vererek idealist öğrenci yetiştirmek için çabalar, tartışmamız ve irdelememiz gerek acı gerçekte budur!
 
Dilinden, tarihinden, sosyal meselelerinden bihaber yetişen çocuklarımızdan; yetişkinliklerinde şuurlu bireyler olmasını beklemek hayalperestlik değilmidir?
 
Okuldan eve, çarpım tablosu bilgisi dışında hiçbir şey getirmeyen çocuklarımızın vebali önce Mili Eğitim sisteminin sonrada öğretmenlerimizin en sonda da, tabii ki biz ana-babaların boynunadır!..
 
Bu ülkenin eğitim sistemi içinde üç çocuğu okuyan bir baba olarak bu tespit ve teşhislerimden yanıldığımı düşünmüyorum doğrusu!
İnandığım bir gerçek olan; aile, okul ve cemiyet sacayakları üzerine oturan geleceğimiz, bugün nereden bakarsak bakalım perişanlık arz etmekte ve çare bulması gerekenlerde bana hiçbir ümit ışığı vermemektedirler!
 
 
Eğitim ve öğretim yılının başlaması dolayısıyla kısa da olsa bahsettiğimiz bu meseleler daha geniş izaha muhtaçtır bunu da söylemek istiyorum…
 
Bizim; ilim adamlarımız, edebiyatçılarımız, siyasetçilerimiz, mühendislerimiz Türk Milletinin vergileriyle hayat bulan bu okullarda yetişecektir.
 
Adının önün de Milli kelimesi olan bir kurumun daha hassas ve daha idealist olması beklenir! Ama yaz boz tahtasına dönen eğitim sistemimiz değil idealist insanlar yetiştirmek, topluma ha bire kalifiyesiz insan yetiştirmektedir…
 
Bugünün çocuklarının yarının büyükleri olacağı gerçeğini asla unutmadan çocuklarımıza “milli kültürümüz” çerçevesin de eğitim ve öğretim vermemiz yarınımızı kurtarmamız için asgari şarttır!
Bu vesile ile yeni eğitim ve öğretim yılı öğretmen ve öğrencilerimize hayırlı olsun…
 
Görüşmek üzere, Allaha emanet olun…
    

Nermin Kara Yıldız
18.09.2014 12:18:48
IŞTE BU... Yüreğinize,kaleminize sağlık Abdurrahman bey,düşüncelerime tercüman olmuşsunuz.O kadar doğru ve güzel yazmışsınız ki,ben yazacak bir şey bulamadım.Eğitim sistemimizdeki çarpıklıkların düzeltilmesi dileği ile, teşekkür ediyorum...

“Yaz-boz tahtası!”

Abdurrahman Akın

17.09.2014 09:47:49

6