annemin şefkatli sütü
Kâinatın en üstün mahlûku olan insana bütün kâinat bütün rızıklarıyla hizmet etmekte. Hazîne-i gaybdan aldıklarını neredeyse ağzına koyacak adeta. İmtihanın düğümlendiği nokta da burası olsa gerek.
O imtihanı kaybedenler kâinatın kendisine hizmet etmesini kendi irade, kuvvet ya da akıllarından saymışlar. Şüphesiz ki onlar dalâlette gidenler olmuşlardır. Fakat kendilerine yapılan bunca hizmeti, kâinattaki bütün rızıkların kendisine sunulmasını kendi aczinden ve kuvvetsizliğinden bilenler de var. Onlar ise halis abd olan insanlar. Aczini ve fakrını anlamış, şükrünü eda eden, aklı sönmemiş, kalbi ölmemiş olanlar.
Rabbimin nimetleri yere göğe sığar mı hiç? Saymakla bitiremeyeceğimiz nimetlerden bir tanesi var ki en lâtif bir gıda. Bembeyaz, tam da günahsız doğan mahlûklara gönderilebilecek en temiz besin. Hem de o kadar besleyici ki ilk altı ay tek başına bütün ihtiyaçları karşılayabiliyor. Hatta en garip bir tarzda, en umulmadık bir yerden geliyor. Kan ile fışkı arasından hiçbir yere bulaştırmadan süt fabrikaları olan validelerin memeler musluğuna doğru geliyor. Yani getiriliyor. Nasıl mı?
Daha bebek anne karnında iken göğüs bezleri çoğalır ki bebek doğduğunda aczine istinaden rızkı hazır olsun. Prolaktin denilen hormona verilen vazife ile süt üretimi için beyin uyarılır. Üretilen sütün devamının gelmesi için ise oksitosin hormonu vazifelendirilmiştir. (Ayrıca süte sağladığı akışkanlık sütün boğazdan kolayca geçmesini sağlamaktadır.) Bebek doğar doğmaz anneden aldığı ilk süte ise kolostrum adı veriliyor. Bu süt ihtiva ettiği immünoglobulünler ve proteinler açısından bebekler için ilk aşı olarak nitelendirilmektedir. Kısacası korunaklı anne rahminden tehlikeli dünyaya gelen savunmasız bir bebeğin savunma mekanizmasının temelini ilk dört-beş gün salgılanan bu ilk ağız sütü alımı oluşturmaktadır. Hele anne ve bebek arasına öyle bir vasıta konmuş ki, bebekte olan iştah annede olan şefkat. Anahtar kilit modeli adeta… Validelerin kalblerine bırakılan; o sütten daha hoş, şirin, tatlı, kıymetli ve fedakârane şefkatte tesadüfe yer olamaz. Çünkü gayet bir ilim, kudret ve dikkat gerektiriyor.
Dünyaya henüz gelen insana verilen, nimetlerin mukaddemesindeki garabet, bu nimetlerin devamında da görülmekte. Aynı ilim, aynı kudret, aynı dikkat… Aynı olan diğer bir nokta ise insanda bulunan gayet acziyet ve fakirlik...
DYT. MÜCAHİT ALP
YENİ ASYA
