Hepimizin malumu olduğu üzere, aylar önceden yerel seçim tarihi açıklandı…

Önce aday adayları sürecinde her partinin taraftarları kendi tuttukları adaylar üzerinden sağlı sollu kroşelerle birbirlerini hırpaladılar!

Daha sonra, her partinin adayları kamuoyuna açıklandı ve yeni bir ‘’seçim savaşının’’ startı verilmiş oldu!

İlk günler gayet olumlu geçiyordu ki; seçim yarışına partilerin dışında yeni bir aktör daha katıldı!

O kişi de; tarafsız olması gereken ama her defasında “beni halk seçti” argümanına sığınarak meydanlara inen partili Cumhurbaşkanıydı!

Bugün seçimin üzerinden şu kadar gün geçmesine rağmen hala tartışmaların bitmemiş olmasının iki aktörü(nedeni) vardır! Bu aktörler; partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’dir!

Her iki liderin ağzından çıkan sözler bu ülkede kanun oluyor. Ve iki lider eliyle girişilen her iş ülkemizi dünden daha geriye götürüyor! Ayrı bir bahis konusu ama gönül verdikleri liderlerini sorgulamadan biat eden geniş halk kitleleri de en az iki lider kadar bugün ki Türkiye’nin durumundan sorumludur!

Seçim meydanları proje ve geleceğe dair umutların yeşermesi için halkı ikna etme çabasından, parti liderlerinin birbirlerine hakaret etme ve aşağılama meydanına dönüştü!

Basın-yayın organları bu kavgadan geri durur mu?

Onlarda tuttukları partiye göre gardlarını hemen aldılar tabii!

Arada kalmaya gönlü razı olmayan halkımızda bu kavganın en ateşli taraftarı olmayı kendisine mecbur hissetti!

Her partili mensup olduğu düşüncenin mahkûmiyeti içerisinde salt kendi partisinin haklılığını ispat için çalışan ve muhatabına hakaret etmek için programlanmış bir ruh halindeydi sanki!

Aynada kendisini seyretmeyen, kendi aynasında hep başkalarını seyreden bir ruh hali içinde seçim sürecini geçiren ve kendi dışındaki hemen hemen kim varsa değersiz olan veya hakaret etmek için her fırsatı değerlendiren bir sıradanlığa mahkûm olan bizim insanımızı seyrettik seçim süreci boyunca!

Bana göre; işin en vahim tarafı da şuydu…

Aynı aile, aynı köy, mahalle yâda aynı iş yerinde çalışan insanların, beşeri münasebetlerinde birbirlerine karşı gösterdikleri insani hassasiyetleri, hadise parti boyutuna taşınınca insanların birbirlerini topyekûn dışladıkları ve artık ortak paydalarını bile gözlerinin görmediği bir seçim sürecine şahit olduk!

Buradan bir kez daha söylemek zorundayım ki; bütün bu olup bitenlerin en başta gelen sorumluları, sözde “İslami hassasiyetleri” olduğuna inanılan ve kendilerini de öyle inandırtan bugün ki iktidardır!

Devlet adamlığı yerine, politika yapmayı seçen, tarihi sadece kronolojik bir bilgi olarak gören, tarihten hiçbir ders almamış siyasetçiler, bu defa istediklerini tam anlamıyla başardılar ve milleti kutuplara ayırmaya başarabildiler!

Şimdi seçim yorgunluğunu bile yaşayamadan hakaretlerin dozu daha da artarak devam ediyor!

Hemen hemen herkes birbirini suçluyor!

Kavgada bile insanların birbirine söyleyemedikleri şeyleri artık çok rahat her türlü eleştiriyi yaparken birbirimize söylemekten imtina etmiyoruz!

Ülkemizin iç ve dış meseleleri, toplumsal sorunları ve her gün biraz daha dibe vuran insanımızın ahlaki durumunun doğurduğu bunalımlar bu seçim süreci boyunca tavan yaptı!

Maalesef, etrafında olup bitenleri anlamlandırmaktan yoksun, nerde akşam orda sabah mantığına yenilmiş ama birilerinin kayığına binmekte de mahir davranan insana, ideal olanı anlatabilmenin zorluğunu yaşayarak gören birisiyim!

Şimdi buradan “duvara konuşup yazmadığımı bana hissettirmemeniz için” ve sizleri düşündürtebilmek umuduyla son bir soru sormak istiyorum!

Seçim boyunca ve seçimden sonra kırdığımız gönüllerden helallik alıp insan olduğumuzu yeniden hatırlayalım mı ne dersiniz?

Son olarak…

İnsanın bu dünyada ki gayesi; yaşamaya değer bir hayatı bulmak ve bunun etrafında oluşan güzellikleri en yakınından en uzağına kadar olan insanlarla paylaşmak değil midir?

Birde bu cümle üzerine düşünelim isterim.

Bu arada yazının başlığı bir zamanlar kanlı bıçaklı olan “Cumhur İttifakının” iki ortağından birisi olan Devlet Bahçeli’nin “daha önce kanlı bıçaklı olduğu” diğer ortağı R. Tayyip Erdoğan’a söylediği bir cümleden alınmıştır!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…


Kürşad Yılmaz
10.04.2019 14:34:58
Akın abi ben özellikle Devlet Bahçeliye hakkımı helal etmiyorum. Her şeyin başlangıcı ve sahibi odur. Milliyetçileri aldatmıştır Bahçeli.

Mustafa Aydın
10.04.2019 16:05:00
Sadece siz değil akpmhp ye muhalif olan herkes duvara konuşuyor ülkemizde. Bu gidişle daha çok konuşacağız gibi.

Sami Rençber
11.04.2019 08:24:28
Ahlaksızlıkların kültürleştiği bir dönemden üslup da payını alacaktır elbet... Tarihin tekerrürü ise, toplumların hak ettikleri gibi yönetildiğidir bence.

Nurettın
11.04.2019 15:28:02
Liderlerinden rol çalmaya çalışanlar da var.İBB Başkanı soyadı üzerine bir laf attı Bahçelinin rakamla olan meşhurluğunu ortadan kaldırdı. Bunlar için dil dökmeye değmez onu anladım sn yazar

nurten
11.04.2019 16:26:43
Siyasetten bıktık usandık. Kavga ve nefret için çok bahanemiz var gerçekten. Halbu ki sevmek için Efendimiz sav'in tek bir sözü kafi; Birbirinizi sevmedikce iman etmiş olmazsınız.

Alparslan
15.04.2019 15:28:48
Dostum kendini fazla hırpalama iş olacağına varıyor her defasında. Siyasetçi vatandaşa karşı dürüst olmadığı ve vatandaşın da bunu fark etmediği bir dönemde olup biten her şey normal sayılmalı.

“Sanki duvara yazıp konuşuyorum!”

Abdurrahman Akın

10.04.2019 09:48:16

6