Milli ve Manevi bayramlarımız, duygu, düşünce, sevinç, dayanışma, yaşam ve neşe günlerimizdir. Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin müminler arasında alabildiğine canlandığı, en güzel sağlam adetlerimiz ve en güzel günlerimizdir. Bu günlerde, paylaşma, yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır.
Bayramlarımız, insanlarımızı kaynaştırıp bir araya getiren, barıştıran en güzel vesilelerdendir. Öyle ki, bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhu yalnızca hayatta olanlara bağlı kalmaz, dünyadan gidip kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere kadar uzanır. Onların bu dileğini yerine getirmek için müminler bayramda kabirleri ziyaret ederler;  vefat edenlerimizin ruhlarına Kur’an’lar, Fatihalar ve dualar okuyarak onları da sevindiririz.
Ramazan Bayramının müminler arasında ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ramazan Bayramı, her gün tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder. Bir ay gibi uzun bir süreyle, özellikle Ramazan'ın yaz mevsimine denk geldiğinde sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan müminler, sabır imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşama imkânına kavuşurlar.
Ramazan ve Kurban bayramları Hicretin 2. yılından İtibaren kutlanmaya başlanmıştır. Ramazan orucu da ilk defa bu yıl farz kılınmış, bu ayı oruçla geçiren müminler sonraki ayın (şevval) ilk üç gününü bayram olarak kutlamışlardır. Bu sebeple bu bayrama Ramazan Bayramı denmiştir.
'Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır'(1) mealindeki hadise dayanarak Ramazan ve Kurban bayramları bayram namazlarının kılınmasıyla başlar.
Hz. Peygamber, 'Arefe günü, kurban günü ve teşrik günleri biz Müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme içme günleridir.' buyurmuştur.
Ramazan Bayramım da bu manada bir gün olarak kabul etmiş ve bu bayramı Ramazan orucunun iftar günü olarak nitelendirmiştir.(3) Bu sır içindir ki, Ramazan ve Kurban Bayramlarında oruç tutmak haram kılınmıştır. Bir gün önce oruç bozmak haramken, bir gün sonra oruç tutmanın haram olması, müminlerin düşünce ve duygu dünyasında nimetlerin gerçek, sahibini hatırlatan en etkili bir sebeptir.
Bayram bir aylık orucun toplu bir iftarı olduğu için, günlük iftarların sünnet türünden adabı bayramda da yerine getirilir. Nitekim orucunu tatlı bir şeyle açmayı adet edinen Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Ramazan Bayramına da tatlı yiyerek başlarlardı. Bayram sabahında hurma gibi bir tatlı ile bir aylık oruçlarını açmadan evlerinden ayrılmazlardı. Her vesile ile bizleri ibadete ve ahiret amellerine teşvik buyuran Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yılın iki bayram gecesinde kalkıp ibadet etmeyi tavsiye ederlerdi. Bu gecelerde uyanık bulunmanın, kalbin uyanıklığına vesile olduğunu bildirirlerdi. Bunu bir hadis-i şeriflerinde şöyle ifade etmişlerdi:
 'Sevabını Allah'tan umarak iki bayram gecesinde kalkıp ibadet eden kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü gün ölmez.'
Ramazan Bayramı, bağışlanmış olmanın bir sevinç işaretidir. Bu bağışlanma müjdesini insanlara melekler veriyor. Peygamber Efendimiz buyurdu ki, ”Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve şöyle seslenirler: 'Ey Müslümanlar topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. O, bol iyilik ve ihsanda bulunur. Sonra onlara bol bol mükâfatlar verilir. Siz gece ibadet etmekle emrolundunuz ve bu emri yerine getirdiniz. Gündüz oruç tutmakla emrolundunuz, orucu tuttunuz ve Rabbinize itaat ediniz, mükâfatınızı aldınız.
Bayram günleri sevinç günleri olduğu için, bu sevincin açıkça gösterilmesine vesile olacak meşru oyun ve eğlencelere de müsaade edilmiştir. Kaynak: Dinimiz İslam.
Bu vesileyle, Bütün İslam aleminin, ramazan ayını kutlar hayırlara vesile olmasını, İslam aleminin en kısa zamanda tek ses, tek kap, tek yürek olarak hareket etmesine vesile olmasını Allah'tan niyaz ederim. Hemşerilerimin, büyüklerimin, dostlarımın, akrabalarımın ve arkadaşlarımın mübarek bayram ramazan bayramlarını tebrik ederim. 

RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU VE MUTLU OLSUN

Bayram Ali KAVALCI

1.07.2016 10:48:01

5