Yusuf KAMBUR

Tarih: 25.11.2014 09:39

SEN BEN KAVGASI!

Facebook Twitter Linked-in

“İnkâr edenler birbirlerinin velisi (dostlarıdır). Eğer siz (onların kendi aralarında dost oldukları gibi) birbirinizin dostu olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar.” (Enfal: 8/73)
Ey iman edenler! Görmüyor musunuz küfür ehlinin nasıl bir birlik ve dayanışma içinde olduğunu?
Askeri, siyasal, sosyal veya ekonomik anlamda birbirleriyle nasıl bir dayanışma içinde olduklarını görmüyor musunuz?
Irkları, dilleri, renkleri hatta coğrafyaları farklı da olsa birbirlerine nasıl kol kanat gerdiklerine, destek çıktıklarına, zulümlerini görmezden geldiklerine şahit olmuyor musunuz?
Bunda şaşılacak bir durum yok. Dünya kuruldu kurulalı bu böyle devam ede gelmiştir. Hz. Peygamber (sav)’in ifadesiyle (El-Küfrü Milletün Vahide) “Küfür ehli tek bir Millettir.”
Onların en önemli özelliği ayet-i kerimeye göre “Birbirlerinin velisi” olmalarıdır. Veli, yardımcı, dost, müttefik, yakın, destekçi anlamına gelmektedir.
“Eğer siz (onların kendi aralarında dost oldukları gibi) birbirinizin dostu olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar.”
On beş asırlık bir hakikat iman eden gönüllere seslenmektedir. Dikkatler çekilmekte, şuurlar uyandırılmaya çalışılmaktadır. Onların birbirleriyle olan dostluğunu Müslüman toplumu olarak aranızda hâkim kılmazsanız Fitne, fesat, kargaşa çıkar.
Yeryüzünde büyük fitnelerin, kargaşa ve fesadın çıkması, “onların birlik olmalarından değil”, “siz Müslümanların birlik ve beraberliğinizin, dostluk, sevgi ve muhabbetinizin kaybolmasından” çıkacaktır.
“Allah’a ve Rasulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider (rüzgârınız esmez olur). (Enfal: 8/46)
Son zamanlarda gittikçe artan bir “fitneden” bahsetmek istiyorum. Toplumun farklı kesimleri tarafından “baş tacı” yapılan ilim adamlarının Müslüman toplumu önünde birbirlerine “zındık, mülhid, sapık, mezhepsiz vb” gibi sözlerle saldırmaları…
Her bir ilim adamının taraftarlarının da kendi düşüncesine yakın bulduklarına “…Mübarek Hoca Efendi”, görüşünü benimsemediklerine “Sapık Hoca” gibi kelimeler kullanarak ya tam sahiplenme ya da tam reddetme yoluna girmeleri.
Öyle ki, düşüncesini kendi düşüncesine yakın bulduğu Âlim/Hoca’nın bütün görüşlerine tereddütsüz sahip çıkmakta, tüm görüşlerinin doğru olduğunu var saymaktadır. “O söylemişse dorudur, hakikattir ve onun söylediği (haşa) mutlak gerçektir.” Böyle bir tavır:
“Adamın yanlış görüşlerini de kabullenmeyi beraberinde getirir. Bunu, çocuğu seviyoruz diye altındaki pis bezi de sevmeye benzetebiliriz. Çocuğu sevmemiz pis bezini sevmemizi gerektirmez.” (Mustafa İslamoğlu, Ayetlerin Işığında, 115)
Herhangi bir görüşünü beğenmediği bir Âlim/Hoca’nın tüm görüşleri “reddedilmelidir.” tavrı da yanlıştır. “Bunu da altı kirlendi diye, çocuğu da beziyle birlikte kaldırıp çöpe atmaya benzetebiliriz. Bazı yanlış görüşlerinden dolayı bir âlimi tamamen defterden silmek.” (İslamoğlu, age.)
Sonuç olarak, Müslüman toplumunu oluşturan bireylerin farklı mezhep, farklı cemaat, farklı düşünce sahipleri karşısında takındıkları tavır aslında “kendi Müslümanlıklarının kalite veya kalitesizliğini” ortaya koymaktadır.
Böyle bir yol seçmek, bir zamanlar Felsefe ekollerinin yaptığı gibi, “birbirini yalanlamaktan öteye geçmeyen, diğerini karalayarak yükselmeye çalışan” bir anlayıştan öteye geçmez.
Bunun Müslüman toplumda nasıl bir infiale, fitne ve fesada, yozlaşmaya ve değersizleştirmeye, saygı ve sevgi, hoşgörü kaybına sebep olduğunu, yakın zamanda ilçemize gelen kıymetli gönül adamı “Prof. Dr. Nihat HATİPOĞLU” hakkında sosyal medyada yapılan yorumlarda açıkça görmekteyiz.
Ve şunu unutmamalıyız ki; fitne çıkarmak, fitnenin yaygınlaşmasına katkıda bulunmak cana kıymaktan daha büyük bir vebaldir. Yüce Allah (cc) “Fitne çıkarmak insan öldürmekten daha büyük bir suçtur.” (Bakara: 2/191) buyurmaktadır.
Fitne ateşinin İslâm toplumunu nasıl yakıp kavurduğunu hepimiz açık bir şekilde gördüğümüze göre, söz ve davranışlarımıza daha çok dikkat etmeli ve fitne ateşini körükleyen olmamaya çaba sarf etmeliyiz. Yoksa hesabını veremeyeceğimiz bir yola girmiş oluruz.
Kıymetli gönül adamı Prof. Nihat HATİPOĞLU’nu ilçemize getiren başta Savaş BÜYÜKTERZİ olmak üzere, tüm destekçilere bir Pazarlı olarak bir kez daha teşekkür ediyor, ilçemizde nice gönül dostlarını görmek istediğimizi ifade ederek makalemi bitiriyorum.
Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyor, değerli gençler yetiştirmede muvaffakiyetler diliyorum.
Allah (cc) cümlemizi, fitne, fesat kaynağı olmaktan muhafaza eylesin…
 
 

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —