Yusuf KAMBUR

(Ey insanlar!) Nereye gidiyorsunuz? Allah’ın çağrısına koşun/Allah’a kaçın!”

… Ey iman etmiş temiz akıl ve vicdan sahipleri! Allah’a karşı gelmekten sakının/Allah’tan korkun!” 

Modern cahiliye çağını yaşıyoruz. Hem de öncekine rahmet okutacak bir anlayış ve sahiplenmeyle. Bir ileri adımla Müslümanlar olarak bizler de kendimizi bu cehalet bataklığına/kuyusuna isteyerek ya da istemeyerek atmanın gayretindeyiz. “Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak” diyenlerin sesi ya gür çıkmıyor ya da o sesi duyup dinleyecek duyu organlarından mahrumuz.

Hayatımıza çöreklenmiş ya da daha doğru bir ifadeyle kendi kendimize atadığımız “gizli ilahlar” Müslüman toplumun bireylerini farklı farklı tuzaklarla kendine kul köle ediniyor. Anne babaya kurulan tuzaklar farklı, kadınlara, gençlere, çocuklara kurulan tuzaklar farklı. Ya da her birinin oltasına takılan “zehirli ama cazibeli yemler” farklı.

Hıra Nur dağından Mekke hayatına bakan ve “bu insanlara ne oluyor böyle?” diye hayretlerini dile getiren peygamberin nebevi bakışıyla hayata ve olaylara baktığımızda aynı hayret cümlelerini çok rahat kurabiliyoruz. “Bunca emniyet tedbirlerine rağmen nasıl böylesine savruluyoruz?” diye de öfkelenebiliyoruz.

Hâlbuki İslam’dan önceki cahiliye döneminde inanç değerleri bakımından tam bir fakirlik/yoksunluk söz konusuydu. Bir peygamberin ya da peygamberlerin “örnek hayatlarından izler” kaybolmuştu. 

Semavi kitaplardan hayata süzülen “vahyin inşa gücü” yok gibiydi. Tahrif edilmiş, israiliyat “bilgi kırıntıları” insanlık adına bir umut vadetmiyordu. 

Daha önemli olarak ortada beş on “Hanif/İbrahim aleyhisselamın tevhid inancına sahip” kişiden başka Müslüman da bulunmuyordu toplumda.

Ortam gayet müsaitti cehaletin getirdiği zulme ve yansımalarına… “Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta, dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi.”

İçinde yaşadığımız modern cahiliye çağına baktığımızda öncekinin tam tersi gerçekliklerle karşı karşıyayız. Öncelikle “Allah’ın tüm insanlık için kıyamete dek geçerli ve yeterli mesajları/Kur’an” hiçbir tahrife uğramadan yanı başımızda durmaktadır. “Helaller apaçık belli haramlar da apaçık bellidir.” Ebedi kurtuluş yolu ardına kadar açıktır.

Bu kitabın hayata nasıl tatbik edileceğini gösteren “Nübüvvet müessesesi” aktif olarak ayaktadır. Hz. Peygamberin (sav) örnekliği, bizzat Allah tarafından tescil edilmiş ve kıyamete dek devam edecektir. Hayatın tüm alanlarında “Müslümanca yaşamın şifreleri” gayet açık, anlaşılır ve ulaşılabilir bir dinamizme sahiptir. 

Bunlara ilave olarak “peygamberlerin varisleri olan âlimler” her zamanda ve her toplumda insanlığın hayatına ilahi nizam kazandırmak için hep var olmuştur.

Üstüne üstlük “Siz insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz” ayetiyle desteklenen ve övülen “vasat/örnek/orta ümmet” de Müslümanca hayatın oluşmasına çok önemli katkılar sağlamıştır.

Gelinen bu noktada, “ilahi rahmet tecellilerine sahip olmamıza, bunca güzelliğe, erdeme, bunca aydınlatıcı/yol gösterici hakikate ve bunca ilahi ikaza rağmen” yolunu kaybetmek nasıl bir garabettir? Nasıl bir gaflettir, körlüktür, nankörlüktür? Müslüman vücudun tüm organlarına sirayet eden nasıl bir hastalıktır? 

“Her doğan çocuk İslâm fıtratıyla dünyaya gelir. Sonra anne babası (kendi dinine göre) Yahudi, Hristiyan ya da Mecusi yapar…” Elin oğlu İslâm fıtratıyla Müslüman olarak doğan bir çocuğu başka bir dine, inançsızlığa, deizm, ateizm, satanizm ya da bilumum İslam dışı hayata/fıtratının zıddına bir kişiliğe dönüştürmeyi başarıyor da bizler nasıl oluyor da fıtratlarındaki inançta onları tutamıyoruz? 

Eski cahiliye döneminde Ebu Cehil ve yandaşları, din, iman düşmanları “açık ve net olarak bildikleri batıl davalarına” canları pahasına sahip çıktılar ve neticede epeyce bir kısmı bu batıl davaları uğruna canlarını feda ettiler. 

Bugün biz Hak davanın yolcuları olarak “ebedi kurtuluşumuzun teminatı olan davamız” için aynı teslimiyeti neden gösteremiyoruz? 

Gösteremediğimiz için gün geçtikçe çözülüyor, gevşiyor, imamesi kopan tespih taneleri gibi farklı farklı dünyevi şehvetlere mağlup olarak darmadağın oluyoruz.

 


MODERN CAHİLİYE

MODERN CAHİLİYE

16.09.2025 11:07:00

115