Yusuf KAMBUR

Tarih: 07.02.2014 07:56

MAUN SURESİ ve NAMAZ

Facebook Twitter Linked-in

 “Dini yalanlayanı gördün mü? İşte odur yetimi itip kakan. Yoksulu doyurmaya teşvik etmeyen. Yazıklar olsun o namaz kılanlara (o musallilere) ki, onlar namazlarından gaflet içindedirler! Onlar gösteriş yaparlar. Ve onlar ufacık bir yardıma bile engel olurlar.”     (Maun suresi:107/1–7)

 
Bu sureyi gündeme almamızın sebebi toplumun bir kesiminde “meşhur” bir sure haline gelmesi ve birilerinin ifadesiyle “Müslümanların maskesini düşüren bir sure (!)” olmasıdır. Namazda gözü, ezanda kulağı olmayanların bile namaz kılanlara bu sure üzerinden ciddi eleştiriler yapmasıdır.
 
Amacımız birilerine hakaret etmek, maun suresinin anlamını küçümsemek olmadığı gibi, namazlarını dünyaya, kazançlarına alet edenleri yüceltmek, riyakârları savunmak ta değildir. Doğru bilgiye ulaşma konusunda yaptığımız çalışmayı paylaşmaktır. Bu konudaki ifrat ve tefrite dikkat çekerek doğruyu yakalama çabasıdır.
 
Bütüncül yaklaşımlar tehlikelidir. Maalesef sahiplendiğimiz kişilerin fikirlerinin tamamını doğru kabul etme, sahiplenmediğimiz kişilerin değer ifade etmesine rağmen güzel fikirlerini de çöpe atma alışkanlığımız vardır. Yani, Ya çocuğumuzu çok sevdiğimiz gibi onun altındaki pis bezi de seviyoruz, ya da altındaki bez kirlidir diye çocuğumuzla birlikte çöpe atıyoruz.
 
Bu, Müslüman tavrı değildir. “Müslüman, bir kâfirin eylemi içindeki Müslüman ameli, bir Müslümanın eylemi içindeki kâfir ameli görmelidir.” (M. İslamoğlu) İman etmeyen Ümeyye b. Ebi Salt şiirinde “Allah’ın zatı müstesna her şey yok olucudur” demişti. Hz. Peygamber (sav) “Ümeyye’nin şiiri iman etti ancak kendisi iman etmedi” buyurmuştur.
 
SURE İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
 
1-Maun suresi müfessirlerin çoğunluğuna göre Kur’an’ın nazil oluşunun ikinci yılında Mekke’de, tamamı Mekke’de nazil olmuştur.
 
2-Bazı müfessirler, suredeki (Müsallin) namaz kılanlar kelimesinden dolayı 4-7. ayetlerinin Medine’de nazil olduğunu söylemişlerdir. Çünkü İslâm’ın doğuşunun ikinci yılında daha beş vakit namaz farz değildi.
 
NOT: İslâm’ın ikinci yılında henüz beş vakit namaz farz değilken Yüce Allah (cc) namaz kılanlara yönelik “Yazıklar olsun şu namaz kılanlara!” diye sert bir ikazının hikmeti ne olabilir? Bu sıkıntı (Musallin) kelimesine (Namaz kılanlar) anlamı verilmesinden kaynaklanmaktadır. Kur’an’daki Salât kelimelerinin tümüne Farz olan namaz anlamı verilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Salât kelimesi Kur’an’da 18 farklı anlamda kullanılmıştır. Bunlardan (Ekimis salate) şeklinde gelenler farz namaz anlamındadır.
 
Bunun yanında (Salât) kelimesi tek başına geldiğinde, “Namaz, Din, dindarlık, ibadet, davet vb. anlamlara gelmektedir. İşte Maun suresinin 4. Ayetine “İbadet” anlamı verilince eksiklik tamamlanmaktadır. Hem namazı hem de bütün ibadetleri ifade etmektedir. (Ayetin tahlilinde bu konuya tekrar döneceğiz.)

 3-Prof. Yaşar Nuri Öztürk (Tartışmalar onun görüşleri üzerinden devam ettiği için) Kur’anda Yedi ayetten oluşan Fatiha ve Maun suresinin (Seb’ul-Mesani) olduğunu söylemektedir. Yani ona göre “Kur’an’ın özü ve özeti bu gün iddia edildiği gibi sadece Fatiha suresi değil, Maun suresi de vardır. Müslümanlar Fatiha’yı baş tacı yaparken, Maun suresini görmezlikten gelmektedirler. Fatiha suresi İnsan-Allah (cc) ilişkisini tanzim ederken, Maun suresi de İnsan-insan ilişkisini düzenlemektedir.”
 
4-İslamoğlu’na göre maun suresi “Tevhid ve Adalet” kanatları üzerinde duran İslâm’ı ifade etmektedir. İlk kısmı Kul haklarını yani (İnsan-insan) ilişkisini, ikinci kısmı de (Allah-kul) ilişkisini düzenlemektedir. Namaz Allah hakkı, ihtiyaç sahiplerini gözetmek de kul haklarını ifade eder. Bu ikisi birbirinden ayrılamaz. Tek kanatlı kuşa döner. İbadetsiz dindarlık kuru bir iddiadan ibarettir. Gösterişle yapılan ibadet de sahibini rüsva eder.
 
5-Surenin Ebu Cehil, Velid bin Muğire hakkında nazil olduğu söylenmiş olsa da esas muhatap bu surede ikaz edilen her çağdaki İNSAN TİPİ, aynı zihniyeti taşıyan HERKESTİR.
 
SORUN NEDİR?
a)-İbadet edenler (Namaz kılanlar) açısından:
 
1-İbadet edenler, ibadete önem verdiğini ifade edenlerin küçük şirk diye tarif edilen gösteriş hastalığına düşmesi, ibadetin şekline verdiği önemi ruhuna vermemesi, ahlâkına yansıtamaması, insanlar arası ilişkilerde güven oluşturamamasıdır. Abdestine, taharetine dikkat ettiği kadar kul haklarına, doğruluk ve dürüstlüğe önem vermemesi dine yakın olmayan insanları dinden uzaklaştırmaktadır. Dışarıdan, tutarsızlık, gösteriş Müslümanlığı gibi görülmektedir.
 
“Namaz kılsa oruç tutsa hacca gitse ne olur?” Cümlesinden sonra sıralanan bir yığın yanlış tutum ve davranış MÜSLÜMANLAR İÇİN GERÇEKTEN ACI BİR DURUMDUR.
 
2-Bilgi eksikliği yüzünden ibadetlerde aşırılıklara düşülmesi, hurafenin ibadetleştirilmesi. Duaları sayılara, nafile namazlarını rekâtlara hapsetmektedirler. Nafile ibadeti Farz konumuna yükseltme, farz olanı önemsiz görme. “Şu gece kılınan iki rekât namaz bütün günahları yok eder” vb. Adam kalkıp herhangi bir geceyi “Kadir gecesine eşdeğer, hatta ondan da daha faziletli” ilan ediyor. Kur’an’da “Bin aydan daha hayırlı” bir gece olan kadir gecesinden daha üstün geceyi nereden buldunuz? “Din hurafelerle dolarsa inandırıcılığını ve hayata uygulanmasını kaybeder.”
 
b)-İbadet edenleri Mürai (Gösterişçi) olarak suçlayanlar açısından:
 
1-Prof. Öztürk’ün ve aynı görüşte olanların düştüğü hata, “Farz edelim ki, onlar namazlarında riyaya, gösterişe düşmüşler ve bu yüzden çok şiddetli azaba uğrayacaklar. Onların bu durumu sizi sorumluluktan çıkarmakta mıdır?
Allah (cc) mahşer gününde “Neden siz namaz kılmadınız?” diye sorduğunda vereceğiniz hangi cevap sizi kurtaracak?
 
2-“Siz, ideal olanı, yani olması gerekeni söyleyerek bütün Müslümanların Hz. Peygamber (sav) gibi olmasını beklemektesiniz. Hâlbuki peygamberlerin dışında hatasız kul bulunmamaktadır. Tövbe, istiğfar müessesesi de bunun için getirilmemiş midir? Namaz kılanların tamamından mükemmel davranışlar beklemek ne kadar doğrudur?” Sizler mükemmel misiniz?
 
3-Sizin anlattıklarınızdan, ibadet etmemek sanki ibadet etmekten daha değerli bir davranış gibi görünüyor. Adam her sabah güneş doğmadan yazı-kışı, sıcağı-soğuğu, uykusunun en derin ve lezzetli olduğu bir anda Allah rızası niyetiyle kalkıp soğuk sudan abdest alacak, günde beş vakit namaz kılacak. Ama (namazını tam kılamadığı, huşu ile kılamadığı için) Maun suresiyle Lanetlenecek. MÜRAİ (Riyakâr gösterişçi) olarak görülecek. Öteki, Müslüman olduğu halde Allah’ın huzurunda tek bir defa durup secde etmeyecek, Allah katında namaz kılandan daha değerli olacak. Bu bir çelişki değil midir? Bir işi tam yapamayacaksak hiç yapmayalım anlayışı vicdan Müslümanlığını ortaya çıkarır. Hiçbir ibadeti yapmadan en mükemmel Müslüman olma iddiası. O zaman neden bu kadar emir ve yasak var Kur’an’da?
 
4-Tersten bakalım bu sureye: “Allah Teâlâ, namaz kılan ancak (Bilerek gösteriş yapanları kastetmiyorum. Onlar gerçekten şirke düşmüştür.) bir kısım eksikliklerinden dolayı “Vay o namaz kılanlara! Yazıklar olsun böyle namaz kılanlara!” ikazına muhatap oluyorsa, hiç alnı secdeye gitmeyen acaba nasıl bir tehdide uğrar! Onlara göre Kur’an’da namaz kılmayanlar için tehdit edici bir ayetin bulunmaması GÖZDEN ÇIKARILDIKLARINA, MUHATAP BİLE ALINMADIKLARINA İŞARET OLMASIN! Bu açıdan da bir bakmak lazım. Seksenden fazla hakkında ayet bulunan bir ibadeti günde beş defa terk etmek hiç de küçük bir günah sayılmaz.
 
“Cennetlikler cehennemliklere soracak: Sizi Cehenneme sokan şey nedir?
 
Cehennemlikler diyecek ki “Biz namaz kılanlardan değildik.” (Mevdudi mü’min olsa da bir kimse namazı terk ederse cehenneme gidecek demektedir.) (Müddessir 42-43)
 
En doğrusunu Allah bilir. Gelecek yazımızda bu konuya devam edelim nasip olursa. Allah Salih ameller işlemeyi cümlemize nasip eylesin!
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —