Abdurrahman Akın

Tarih: 03.03.2016 11:54

“Kar Çiçeklerine Selam Olsun!”

Facebook Twitter Linked-in

Evlerimizin önündeki kar yığınlarının kalkması ile birlikte, yağan yağmurun, bahçelerde ilk çıkacak bahar çiçeklerinin tomurcuk açmasını müjdelemesi mart ayının ilk günlerine rastlamaktadır bizim oralarda…

Çocukluğumuzun geçtiği o güzelim yurt köşesinde, baharın gelişini müjdeleyen kar çiçeklerini açmasını düşününce, sizi bilmem ama benim yüreğimin cız etmesine ve garip bir duyguya kapılmama sebep olur…

Kimisi kırmızı, kimisi sarı, kimisi pembe, kimisi yeşil olan bu çiçekler adeta benim çocukluğumun hatırımda kalan en ayrıntılı detayı olarak zihnimde yer bulmuştur!

Zira biliyordum ki; güzelim kar çiçeklerinin gelişi baharı, ardından yayla zamanının da en güzel habercileri idi...

Aslında bizim oraların tabiatının yeniden dirilişinin de müjdecisiydi desem abartmış olmam “kar çiçekleri” için…

Şimdi biz gurbettekiler, köylerimizden, Rize’mizden uzaklardayız ve çevremizde renk renk çiçekler açmakta ve onlarla her gün yüz yüze gelmekteyiz ama memleketimizde ki heyecanı duyduğumuz söylenebilir mi?

Şahsen ben çalıştığım işyerinde, pencerenin önünde ki çiçeklikte renk renk çiçekler yetiştirmeye uğraşıyorum ama maalesef aynı lezzeti almadığımı görüyor ve hissediyorum!

Benim için bu özlem ve hasret içi kof bir duygudan ibaret değil elbette…
Bizim hamurumuzun yoğrulduğu bu harikulade tabiat coğrafyası ruhumuzun şekillenmesinde, kişiliğimizin oluşmasına büyük katkı sağlamıştır...

İşte bugün bu satırları yazan ben, her an o güzelim duygu yoğunluğu terennüm ederek nefes almaktayım!

Bir an için kendimizi o yaşadığımız çocukluk günlerinden sıyırıp alalım, bakın bakalım geriye ne kalıyor!
Ben bunları iş olsun diye yazmıyorum inanın bana!
Bütün meselem, çocuklarımızı bu duygulardan uzak yetiştirmeyelim diyedir…

Biliyorum şartlar değişmiş, mekânlar, idealler, ihtiyaçlar…
Neler ve neler…
Ama bir şey daha biliyorum ki; insanı insan yapan duygulardan her dem uzaklaşmaktayız ve bu çürümeye dur demenin elimizde olduğunu gerçeğini asla aklımızdan çıkarmıyor olmalıyız…

İşte, kar çiçeklerinin yeniden hayat bulduğu zaman diliminde Rize ve tüm ilçeleri de düşman esaretinden kurtulmuştu…

Mesela, doğup büyüdüğüm Çayeli’nde, bizim çocukluğumuzda ki 9 Mart kurtuluş günleri bütün Çayelililerin birlik ve beraberlik ruhunun nasıl olduğunu gösteren, muhteşem kutlamalara sahne olurdu...
Şimdi ise bu kutlamalar İstanbul’daki hemşerilerimiz tarafından içi boş, ruhsuz bir şekilde güya kutlanmaktadır!
Bu durumu tersine döndürmek yine Rize ve İlçelerinde yaşayan hemşerilerimize düşmektedir.

Benim bu konuda ki temennim şudur; kar çiçeklerini yaşatalım, onlara gerekli değeri verelim…
Verelim ki, bizimle küsmesinler!
Onlar bizlere hayat pompalamaya devam etsinler…
Etsinler ki, hayatımızın bir anlamı olsun…
Bir gün “kar çiçeklerinin” açışına şahit olmak en büyük arzularımdandır bunu da söylemeliyim!
Ben yine de uzaklardan, kendi adıma ve sizin adınıza da “kar çiçeklerine selam yolluyorum”

Üstada Necip Fazıl ‘ in ifadesiyle;
'Neye baksam içimde hasret çektiğim diyar
Kavuşmak nasıl olmaz mademki ayrılık var “


Görüşmek dileğiyle Allah’a emanet olun…
 
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —