Mukim (bir yerde, bir evde oturan ve ikamet eden) olan yani seferi olmayan, akıllı, buluğa ermiş, hür ve Müslüman erkeğin ve kadının, ihtiyaç eşyasından fazla nisap miktarı yani 96 gr. altın değerinde malı veya parası varsa,* kurban bayramı için niyet ederek, belli günlerde, belli bir hayvanı kesmeleri vacip olur.

İhtiyaç eşyaları kurban nisabına dahil edilmez. *İhtiyaç eşyası demek, kıymetleri ne kadar çok olursa olsun, bir ev ve eşyası, bir aylık yiyecek, her yıl evdeki üç kat elbisedir.

Kurban nisabı hesabına katılacak malın, ticaret için olması şart olmadığı gibi, elinde bir yıl kalmış olması da lâzım değildir.* Borçlar alacaklardan ve mevcut maldan çıkarılır. Kalan alacaklar, zekâtta olduğu gibi, kurban nisabına dâhil edilir. *Hepsi hesaplanınca 96 gr. altın değerinde olursa, böyle kimsenin kurban kesmesi vacip olur. Kadınların, altın ve gümüş ziynetleri zekât ve kurban nisabına katılır.

Dinen karı kocadan hangisi zengin ise kurbanı o keser. *İkisi zengin ise ikisi de keser. İkisi de fakir ise ikisi de kesmez.* Fakir kurban kesmek zorunda değildir ama keserse çok sevap olur.

Babasının, zengin çocuğu için kendi malından da, çocuğun malından da kurban kesmesi vacip değildir. Evleri ve dükkânları olanın, aldığı kiraları, tarlası olanın, tarlasının mahsulü veya kirası, çoluk çocuğunu beslemeye yetişmezse, bu kimse fakir sayılır. *Fetvâ îmâm-ı Muhammed’e göre verilmiştir.* Yani evin, dükkânın, tarlanın değeri nisaba katılmaz.

Eğer kesmek isterse, İmam-ı azam ile imam-ı Ebû Yusuf’a göre zengin sayılır.* Çünkü mülkü olan, evin, dükkânın ve tarlanın değeri, ihtiyacını karşılar ve nisap kadar da artar. *Görülüyor ki, her iki içtihat da yerindedir ve Müslümanlara rahmetdir.*

Aldığı kira ile [aldığı maaş ile], güç geçinen kimse, *nisaba malik ise,* para biriktirip, fıtra vermeli ve kurban kesmelidir. *Böylece, fıtra ve kurban sevabından mahrum kalmamalıdır.* Kurban kesen, kendini Cehennemden Azad etmiş olur. Bir hadis-i şerifte, (Hasislerin en kötüsü,* [kesmesi vacip olduğu hâlde] *kurban kesmeyendir)* buyuruldu. *Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem' *iki kurban keserdi. Biri kendisi için, biri de ümmeti için idi.* Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem' için de kurban kesmek müstehabdır ve çok sevaptır.

Kurban, koyun, keçi, sığır, deveden birini, kurban bayramının ilk üç gününde,* [üçüncü günün akşamına kadar] *kurban niyeti ile kesmek demektir.* Bir sığırı veya deveyi, yedi kişiye kadar Müslüman, baliğ kimse, ortak olarak da satın alıp kesebilirler. *Bunlara adak veya akîka kurbanı da ortak edilebilir*. Zenginin satın aldığına, sonradan ortak olmak câiz ise de mekruhtur.

(Cevhere)* kitabında diyor ki, *(Kurbana verilen para sevabı, yüz misli* [yani, pek çok] *parayı sadaka vermek sevabından daha fazladır).* Kurbanı satın alması, kesmesi ve etini dağıtma ve bunları dilediğine de yaptırması için birini vekil etmek ve parasını veya diri hayvanı bu vekile vermek câizdir.

İki kimsenin kurbanı karışırsa, her birinin kendinin sanarak kestiği, kendi kurbanı olur.

Bir gözü görmeyen, topal olup yürüyemeyen, dişlerinin yarısı yok olan, gözünün, kulağının veya kuyruğunun çoğu, ön veya arka bir ayağı kesilmiş olan, çok za'îf olan hayvan kurban olmaz. Boynuzu kırık veya boynuzsuz, uyuz, hasî yani burulmuş olan kurban câizdir.*

Koyunun, keçinin *bir yaşını,* sığırın *iki,* devenin *beş yaşını* geçmiş olması lâzımdır. *Altı ayı geçmiş yalnız koyun iri, semiz ise, câiz olur. Kurbanı kesmeden veya başkasını vekil edip, kestirmeden önce, üç kere bayram tekbiri okunur. Sonra (Bismillahi Allahü ekber) diyerek, deveden başka hayvanın boğazının herhangi bir yerinden kesilir. Kaynak: Saadeti Ebediye Tam İlmihal


İSLAM DİNİMİZDE KURBAN KESMEK

Bayram Ali KAVALCI

23.06.2023 09:16:21

111