Çaykur, 1973 yılında Rize'de faaliyetlerine başlamıştır. Çay Kurumu 1982 yılında çıkarılan 2929 sayılı kanun ile 'Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü' adı altında faaliyetlerini devam ettirmek üzere, Kamu İktisadi Kuruluş kapsamına dahil edilmiştir. 4.12.1984 tarihinde alınan ve 19.12.1984 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 3092 sayılı Çay Kanunu ile de çay tarımı, üretimi, işletmesi ve satışı serbest bırakılmıştır. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, çıkarılan 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı Kanun ile Başbakanlık ile ilişkilendirilerek KİK kapsamından çıkarılmış ve İktisadi Devlet Teşekkülleri arasına alınmıştır. Bugün Çaykur 40 yılı aşan geçmiş mazisi ile başta Karadeniz Bölgemizde çay tarımı yapan 1 milyonun üzerinde aileye, ülkemizin ve dünyanın bir çok kıtalarında ve yıllardır ihracat yaptığı devletlerde satılan onlarca çeşit çaylarıyla yurt içi ve yurt dışında tüketiciler tarafından tiryakilik derecesinde beğenilen çaylarıyla artık ülkemizin ve bölgemizin gurur duyduğu ekonomik ve sosyal bir küresel güç haile gelmiştir.
Şimdi soruyorum ? Başta Rize ve komşu illerimiz olmak üzere, İnsan, emek, aş, iş, sağlık, sanayi, ekonomik, sosyal, istihdam ve daha nice önemli fayda ve katkılarıyla ilimizin, bölgemizin ve der ülkemizin önemli kan damarlarından birisi olan Çaykur'un aleyhinde asparagas haberler yapmaktan kim kaybeder ? Veya bu yalan uydurma, gerçek olmayan haberleri gerçekmiş gibi yayın yapmak kime ne kazandırır? Tabii ki, Karadeniz bölgesinde 1 milyonu aşkın üretici kaybeder. Üstelik daha kötüsü bu haberleri bu ilde yayın yapan yerel ve ulusal basında, çaykur2u ve yöneticilerini yıpratmak maksadıyla kişileştirip yazarsa, bir de üstüne üstlük bu haberleri yayınlayanlar 'Bizde yaş çay üreticileriyiz' derse ! Soruyorum sizlere kim kaybeder? Kimin zararına olur? Tabii ki Çaykur'un, üreticilerimizin, çayımızın ve ülkemizi yönetenlerin zararına olur.
Son zamanlarda, Çaykur'u ve Çaykur YK.Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu'nu yıpratmaya matuf bir Internet sitesi başta olmak üzere medyada kuruma ve yöneticisine yönelik aslı, astarı olmayan haberlerden zarar gören, Rize'miz, Çaykuru'muz ve üreticilerimiz olmaktadır. Bölgemizin, Rize'mizin, ülkemizin en itibarlı gözbebeği olan bu kurumu kişisel egolarını tatmin etmek ve birlerini mağlup duruma düşürmek inadıyla asparagas haberlerle yıpratmaya hiç kimsenin hakkı olmasa gerek. Değil hakkı, 1 milyon üreticinin üzerinde vebalı oluşur. Bu yazımda şunu, bunu hedef alarak yazmıyorum. Basın mesleğinde üstelik 18 yıl ulusal bir gazetenin her kademesinde görevler yapmış birisi olarak diyorum ki; Uzun vadede meslekte medya mensubu olmak isteyen arkadaşlar, gelin gerçek olmayan, masa başında uydurulan, kişileri ve kurumları hedef alan haberler yazmayalım ve yayınlamayalım. Bunu yıllardır basın mesleğinde yaşadığım tecrübelerime dayanarak yazıyorum. sonunda kaybeden siz olursunuz. İlerleyen yaşlarda muhasebe yaptığınızda pişmanlık duyarsınız, fakat iş işten geçmiş olur. Tabii ki basın mesleğinde sağlam delil, sağlam kaynak ve belgeye dayalı gerçek haberleri yazmakta basınımızın görevlerinden birisidir.
Şimdi soruyorum ? Çaykur'un aleyhinde olumsuz haberler yapanlara! Daha bir ay öncesinde, bağımsız uluslararası bir şirket tarafında dünyanın en iyi marka ve ürün ödülünü alan, 2002 yılı öncesi hep ekonomik kaosların yaşandığı, üreticilerin her kampanyada yoğun stres ve sıkıntılar yaşadığı, ürününü satmakta ve parasını tahsil etmekte günü ve takvimi belli olmayan, Çaykur'un yıllardır gelecekte ne olacağı meçhul düşüncesinin hakim olduğu bir ortam vardı.
Şimdi kısa olarak yazıyorum; 1- Çaykur'da 2003 yılından sonra tek parti iktidarı ile başlatılan ve son üç yıldır büyük oranda her alanda yaşanan değişimlerle yeni teknolojilerle donatılmış onlarca fabrikada gerçekleştiren yüzlerce tonluk yaş çay işleme kapasitelerinin artışını neden yazmazsınız ? 2- Başta organik çay bahçeleri olmak üzere yapılan ve yenilenen trilyonluk yeni fabrikaları neden yazmazsınız? 3- Satın alınan yaş çay kampanyasının hemen ardından üreticilere ödenen trilyonlarca yaş çay üretici bedellerini neden yazmazsınız? 4-Üreticilerin damak tadına uygun ve çay pazarında sektörün en güvenilir, en sağlıklı, en beğenilen ve tüketilen yeni onlarca ürün ve ambalaj çeşitlerini neden yazmazsınız? 5- Yenilenen ruhsat alanlarını, organik çay havzalarını, kurumda çalışanlarının sosyal hayatını kolaylaştıracak onlarca yenikleri neden yazmazsınız? 6- Yıllardır sorun olan sendikal faaliyetlerin işçilerimizin lehine sonuçlanması ve yıllardır alamadıkları sosyal haklarının ödenmesini neden yazmazsınız? 7- Kısa bir zamanda doğan, başta geçler ve her yaştan insanlarımızın milli bir içeceği olan baş pehlivan DİDİ'nın başarılarını neden yazmazsınız? 8- Deneme çalışmaları devam eden dünyada trendi en çok yükselen ve Rize'nin gelecek en önemli ikinci ekonomik tarım ürünü olan, STEVİA bitkisiyle ilgili yapılan deneme çalışmalarından elde edilen başarıları neden yazmazsınız? 9- En önemlisi yıllardır çay alim evleri önünde bir zahmet ve eziyet işlemi olan çay satma işimi Randevulu sistemi hayata geçirerek, Rizeli üreticilerin ve gurbette olanların artık kendi özel hayatlarına ve ailelerine zaman ayırmalarını ve çaylarını huzur içerisinde satmalarını neden görmez ve yazmazsınız? Sütünüm dolduğu için daha yazacağım onlarcasını yazmıyorum. Kısacası 2000'lı yıllarda Çayda insanlar umutlarını kaybetmişlerdi. 2003 yılından sonra, kademe, kademe üreticilerin ve bölgenin lehinde ve bilhassa son üç yıldır yapılan tarihi sayılacak çalışmalarla, Çaykur üreticilerinin umutları yeşerdi ve yeşermeye devam ediyor.