Abdurrahman Akın

Tarih: 30.11.2021 11:27

Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden!

Facebook Twitter Linked-in

Ben sevgili Ahmet Dayımı kaybettim.
Sevgili Annemin çok sevdiği Ahmet kardeşini kaybettik.
Merhum Nazlı Teyzemin ve Adil Dayımın sevgili kardeşlerini kaybettik.
Emine ve Hamiyet Teyzemin, Nafiz ile Mehmet Dayımların biricik Ağabeyini kaybettik.
Kıymetli eşi Mürvet Yengemin biricik eşini kaybettik.
Hanife’nin, Orhan’ın, Firdevs’in sevgili Babalarını kaybettik.
Beyzam’ın çok sevdiği Dedesini kaybettik.

Ahmet Dayım; çok okuyan ve okuduğu ile amel eden, mütevazı ve kibar davranışlarıyla hepimiz için örnek bir kişilikti.
Özellikle ömrünün son yirmi yılında yaşadıklarının çoğuna bire bir şahit olduğum güzel anılar bıraktı arkasından ve ebedi âleme göçtü sevgili Dayım.
Her şey sanki bir anda oldu ve bitti!
Sevgili Abdi Ümit kardeşimizin cenazesi için Çayeli’ne gittikten bir hafta sonra dayımın aniden rahatsızlandığı haberini aldım. 
Rize’den İzmir’e geri dönüp de ziyaretine gittiğimde çok zayıfladığını görmüş ve üzülmüştüm. 
Konuşma zorluğu da çeken Ahmet Dayımın, ilerleyen günlerde iyi olmaya başladığını görmüş ve onu sevenler olarak çok sevinmiştik. 
Fakat vefatından on iki gün önce sevgili ablası” Nazlı Teyzemi” kaybettik ve son görev için İstanbul’a giderken, dayımın o gece hastalandığını ve yoğun bakıma alındığını haberini yolda aldık. 
Hastalığının tedavisi devam ederken tahminimiz o ki hastanede kovide yakalandı.
Biz her şeye rağmen yeniden aramıza döneceğini düşünürken, yoğun bakımdan çıkamadı.
Ve maalesef sevgili Dayımı çok zamansız kaybettik.

Bundan sonra Dayımın arkasından biz ailesi ve sevenleri olarak, güzel anılarımızı bol bol paylaşacak, rahmet yollayacak ve onu yâd edeceğiz bulduğumuz her fırsatta.
Onu en fazla özleyecek olanlardan birisi ben olacağım.
Dayım, benim dostum, arkadaşım, sırdaşım, her türlü konuyu ve meseleyi enine boyuna konuşabildiğim ender insanlardandı çünkü.

İzmir’de bulunan  “Kızlarağası Bedesteninde” “Konak Çay Bahçesinde” ya da “Kordon’da bir kafede”  buluşurduk çoğu zaman. 
Türk Ocağı’nda ve ya kendisinin de kurucuları arasında olduğu birkaç sivil toplum kuruluşunun panellerine birlikte gitmekten büyük keyf alırdık.
Hemen hemen her kitapçıya uğrar kitapların arasında gezmeyi çok severdik. 
Çoğu zaman ben sigara içerken, dayım çay içer, memlekete dair hatıralarımız eşliğinde, bol kitaplı, bol idealist duygulu muhteşem sohbetler yapardık.  
Sevgili Dayım; fevkalade idealist, inançlarına bağlı, sohbet ehli idi ve insana saygılı, doğaya ve hayvanlara karşı çok merhametli bir insandı.
Türk Devletine, Türk Milletine sadık, milli ruha sahip gençlik yetiştirmek idealinden hiç vaz geçmedi ömrünün son anına kadar. 
Sadece aile çevresinin değil, onu yakından tanıyanların feyz aldığı bir insandı Dayım. 
İdealist bir Türk Milliyetçisiydi. 
Örnek bir aile babası idi.
Aynı zamanda her düşünceye saygılı yaklaşan, eğilmeyen, bükülmeyen ama kimseyi kırmadan fikirlerini ifade eden bir değerimizdi.
Zaman zaman hayatında zorluklar oldu her insan gibi.
Buna rağmen hayata ve insana dair umudunu hiç kaybetmedi.
Güzel yaşadı, saygı ve sevgi gördü.

Dostun, dosta gıyabında(arkasından) yaptığı dua kabul olurmuş diye inanırız. 
Ve yine inanırız ki; “İki gerçek dostun dostları da, Allah'tır.”
Sevgili Dayım Ahmet Okumuş’un vefatı üzerine,  aziz dostu Şükrü Karaca Ağabeyimin yazdığı muhteşem duygu dolu satırlarının bir kısmını buraya almak isterim.
“Güzel Atlara binip sessizce gidişin, beni elemlere gark eyledi.
İnsanların karakterleri üzerinde yaşadıkları toprakların, teneffüs ettikleri havanın, yudumladıkları suyun tesiri pek çoktur.
İnsan yığınının, ormanının içinde 'insanı' bulmak pek müşkül. 
Şu koskoca dünyada ahlâk ve seciyesi ben fakire uygun 'dost' sayısı, bir elin parmakları sayısıncadır. Bu dostlardan birisi olan Ahmet Okumuş Beyefendi, sessiz-sedâsız, güzel Atlara binip bizi yalnız bırakıp da Uçmağa (19 Kasım 2021) de dolu-dizgin at sürdü. 
İlmiyle amel eden, mûnis; zamanımızda insanları 'Allah ile aldatan'lara karşı da büyük bir aksülâmel gösterip, doğduğu topraklar olan Karadeniz gibi dalgalanıp feveran edebilen bir aziz şahsiyetti. 
Yiğit insandı!”

Sevgili Dayımın çok sevdiği şairlerden olan “Yavuz Bülent Bakiler’in” şiirinin dizelerini son olarak paylaşarak benim için en zor makalelerden olan yazımı nihayetlendirmek istiyorum.
Bir iki yıldır aldığımız kötü haberlerle yüreğimizin daraldığını, yaşadığımız bu acılar hepimizi hüzne boğduğunu üzülerek ifade etmek isterim.
Onun için bu dizelere müracaat ettiğimi ve “hüzünlü duygularımızın” ancak karşılığı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

“Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden
  Dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
  Hiç kimse aramasa sormasa beni,
  Sen gelsen yeter…”

Çayeli Senoz Vadisinden, Büyük Âlim Ahmet Feyzi Hocanın torunu, Düriye ve Yahya Cemal Okumuş’un güzel evlatları, benim sevgili Dayım Ahmet Okumuş; arkasında yaşanmış güzel hatıralarla birlikte, biz sevenlerini mahzun bırakarak bu dünyadan göçüp gitti.
Mekânı Cennet olsun.

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —