“(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanlığa rehber olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı bâtıldan ayıran Kur’an işte bu ayda indirilmiştir.

Öyleyse içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçlu geçirsin…”

(Bakara: 2/185)

Bir Ramazan ayına daha erişmiş bulunmaktayız elhamdülillah… Recep ve Şaban ayında yaptığımız “bizi Ramazan ayına ulaştır” Nebevi duamız kabul görmüş, Ramazan ayının “tüm imkân ve fırsatları, rahmet ve bereketi” hizmetimize sunulmuştur.

İşte zaman, işte Ramazan, işte imkân, işte fırsat… Konu başlıkları “Kur’an, oruç, imsak, iftar, sahur, seher, rehberlik, apaçık belgeler, hak ve batıl, sabır, sınav, infak…” Ve daha nice rahmet ve bereket yüklü kelime ve manalar…

Bu güzelliklerin her birinden istediğinizden istediğiniz kadar faydalanıp sonunda kendiniz için “maddi manevi getirisi yüksek bir hayra” dönüştürün. Sahibinin “O, benim içindir ve mükâfatını ben takdir edeceğim” buyurduğu salih bir amele…

Ramazan ayında Rabbimizden gelen bu “sınırsız lütuf” bizi hem sevince, büyük heyecana sevk ediyor hem bir nebze şaşkınlığa/bocalamaya, ne yapacağını bilmezliğe… İşe nereden başlamalı, nasıl başlamalıyız?

Bunca güzelliği “itlaf etmeden/ziyan etmeden” kalıcı bir hayra dönüştürmek her babayiğidin harcı olmasa gerek. “… Kalıcı olan güzel davranışlar/salih ameller değer açısından Rabbin katında daha hayırlı ve bir ümit kaynağı olarak daha tatmin edicidir.”(Kehf: 18/46)

O halde işe “niyetle” başlamalıyız. Her ibadete “Allah rızası niyetiyle” başlamak olmazsa olmazımızdır. “Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa salih bir amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin.”(Kehf: 18/110)

Allah’a yapılan ibadete başkasını ortak etmek o ibadeti Allah rızasının dışında dünyevi beklentilerle yapmaktır. (Görsünler, desinler, övsünler, ticaretim artsın, parmakla gösterileyim, spor olsun, perhiz yapmış olayım vd.) “Ameller niyetlere göredir. Kimin niyeti neyse elde edeceği ona göredir” Hadis-i şerifi bu hakikati ifade eder.

Ramazanın başında ve her yeni gününde “Niyet ettim Allah rızası için bu günkü/yarınki orucu tutmaya” der ve diğer tüm dünyevi hesapları arkada bırakırız. “Niyet hayır akıbet hayır” olur inşallah.

Ancak unutulmamalıdır ki “doğru bilgi olmazsa iyi niyet her zaman sahibini arzu ettiği gayeye ulaştırmayabilir.” Sadece iyi niyet kurtarmaz.

İyi niyetli ama doğru bilgiye sahip olmayan yaşlı bir kadının koca bir doğanı nasıl zavallı bir tavuğa dönüştürdüğünü Mevlana (ks) çok güzel hikâye etmiştir. “Sana iyi bakmamışlar” deyip gagasını, kanatlarını ve tırnaklarını keserken kendince iyilik yapmaktaydı kadın. Ama gel gör ki bu bilinçsiz müdahale doğanın hayatını karartmıştır.

Aynen bunun gibi, “Oruç ibadetinin farz kılınmasının gaye ve hikmetinden, kişiye kazandırması gereken takva bilincinden yoksun bir oruç da” şekilden ibaret kalır. Eğlence kültürüne dönüşür, zenginlerin birbirini ağırladığı ziyafetlere evrilir. “Yeme, içme ve cinsel arzuların tatmini” dışında her şeyin mübah olduğu bir anlayışa kapı aralar.

Kur’an, terk edilmiş kutsal kitaba dönüşür. Sünnet, on beş asır öncesinin Arap kültürüne irca edilir. Sokaklar lebalep dolu mescitler Müslümana hasret kalır. Niyetler akşamdan yapılır; sahur, seher, sabah namazı listenin dışına itilir…

Ramazan ayına mahsus “bereket yüklü terimlerden” anlamlı cümleler, hayata dokunan salih ameller üretilemez. Hâlbuki Ramazan başlı başına bir medeniyet inşa projesidir.

-Ramazan Kur’an ayıdır.

-Ramazan Oruç ayıdır.

-Ramazan sabır ve şükür ayıdır.

-Ramazan huzur ve bereket ayıdır.

-Ramazan bedeni dinlendirip ruhu besleme ayıdır.

-Ramazan Hak-batıl mücadelesi ayıdır.

-Ramazan teslimiyet ayıdır.

-Ramazan takvaya ulaşma ayıdır.

-Ramazan gündüzü ve gecesi ibadet ayıdır.

-Ramazan nefsani arzulara dur deme ayıdır.

-Ramazan bir irade eğitimidir.

-Ramazan İNFAK ayıdır.