Maalesef bugün “Türk Düşünce Hayatının” solunda ve sağında derin bir “ideolojik körlük” hüküm sürmektedir!

Her iki düşünce tarafına ait olanların büyük bir bölümü “neye inanıyorsa” onu görmeye ve onun propagandasını yapmaya gönüllüdür!

Üzülerek ifade ediyorum; ülkemizde her dünya görüşüne sahip insanların 'ideolojik körlüğü' bugün geldiğimiz noktada kalıcı hale gelmiştir!

Bu yüzdendir ki sorgulamadan her şeye körü körüne inanan/bağlanan insanların, düşüncelerini değiştirmesi gerçekten çok zordur bugün ki Türkiye’de.

Durum böyle olunca da kör olası “İdeolojik körlük” ülkemizin her alandaki müthiş tarihi birikimini de görmemizi engellemektedir.

Biz her şeye ideolojik körlük ile baktığımız için “doğruya doğru, yanlışa yanlış” bir türlü diyemez olmuşuz.

Doğruya doğru yanlışa yanlış diyemememizin altında işte bu “ideolojik körlük” yatmaktadır!

Hal bu ki; her alandaki “ideolojik körlük” ve iyi ya da kötü yapılan işleri “görmemek nankörlüğü” ülkenin “ayak bağıdır” ve ülkemizin gelişmesinin önündeki en büyük engeldir.

Hepimiz sosyal medyayı takından takıp ediyoruz.

Başta ülkenin siyaseti olmak üzere, sanatını, edebiyatını, ekonomisini, sporunu bu mecradan takıp edip değerlendirmeler yapıyoruz.

Benim gördüğümü mutlaka sizlerde görüyorsunuzdur.

Ülkemizde “ideolojik körlük yaşayan” insanlar “doğruya” doğru, “yanlışa” da bir türlü yanlış diyemiyorlar!

Ve benim tespit ettiğim gerçek şudur; ideolojik saplantılar, insanların kişiliklerini “yerle bir ediyor” ama onlar bu durumun farkında bile değillerdir!

Bazı insanlar kendi oluşturdukları ya da kendilerine dikta edilen düşüncelere zihinlerini öyle kaptırmışlar ki gözlerine içine sokulan “gerçekleri” dahi göremez hale gelmişlerdir.

Dışarıdan bakan herkes, göze batanı bu insanların nasıl görmediğini bir türlü anlayamıyor ama, onlar gerçeği görmemekte/görmek istememekte ısrar ediyorlar!

Mesela “hayat pahalılığı konusunda” hem hükümetin, hem Ak Partiye gönül vermiş insanların ideolojik körlük yaşadığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bir ekonomik kriz yaşadığımızı“sağır çoban” bile biliyor ama ideolojik körlük yaşayan insanlar bütün bu olup bitenlerin “kötü ekonomik yönetimin” sonucu olduğuna bir türlü inanmayarak; “dış güçler” yalanına sarıldıkların görüyor ve tabiri caizse çileden çıkıyoruz!

Keza ülkemizde “adaletin” tecelli etmesi noktasındaki zaaflarını/eksiklerini sadece iktidara gönül vermiş insanlar görmüyor/görmemezlikten geliyorlar.

Hele “eğitiminin” yıllardır “yazboz tahtasına” döndüğünü iktidar severlerin görmemesi anlaşılır gibi değil!

İktidara gönül vermiş olan insanlar böylede ana muhalefet partisi taraftarı olan kitle başka mı?

Ne gezer!

Onlarda gönül verdikleri siyasi partinin yanlışlarını eleştirmemek için bin bir dereden su getirirler, her defasında topu taca atarak “iktidar biz miyiz” diye sorumluluktan kaçarlar.

Mesele PKK’ya ve onun hapishanedeki liderine güzelleme yapan bir partinin genel başkanı hukuken suç işlediği için “hapishanede” olmasına rağmen; ana muhalefet partisi lideri “suçsuz” olduğundan dem vurur, hapishaneden çıkması gerektiğini söyler, fakat “ulusalcılık” hassasiyeti olması gereken siyasi düşüncenin insanları dönüp liderlerine “siz ne diyorsunuz?” diye hesap sormaz/sormak istemez!

Bir başka ideolojik bakış açısı ile sahip çıkılmaya çalışılan “çok uç” bir meseleden bahsetmek istiyorum. Bu konuyu yazmak içimden gelmese de burada bahsederek ülkemizdeki “ideolojik körlüğün” geldiği noktayı izah etmeye çalışacağım.

Şu LGBT konusu ne kadar iğrenç ve ne kadar orta da konuşuluyor hep birlikte görüyoruz değil mi?!

Ve bu konuyu konuşan, destek çıkanların büyük bir çoğunluğu; “iktidara muhalefet eden” yazarlar, sanatçılar ve sivil toplum örgütü üyeleridir.

Derin bir ideolojik körlük içinde olan bu kesim; güya meseleye “insan hakları” bağlamında bakarken, aynı bakış açısını ve hassasiyetini ne hikmetse kendileri gibi düşünmeyen “mütedeyyin, milliyetçi” insanlar için bir türlü göstermezler/gösteremezler!

Öyle bir ideolojik körlük içindedirler ki; bu konudaki paylaşımlarını dinlemekten, okumaktan ve görsellerini görmekten insan hayâ ediyor.

Hâlbuki meseleye “ideolojik körlük” ekseninden bakmayan herkes biliyor ki; “Aile toplumun temelidir, aile yıkılırsa ortada ne yaşanılacak ne de konuşulacak hiçbir şey kalmaz!”

Bugün Türkiye’de kutuplaşmadan, gerilimden bahseden bütün ideolojik taraflar aslında “ikiyüzlü” bir tutum ve davranış sergilemektedir.

Herkes kendi ideolojisinin dayatması içindedir ve geniş halk kesiminin derdi de umurlarında bile değildir.

Ne yazık ki bir iki örnek vererek izah etmeye çalıştığım “ideolojik körlük” ülkemizde hâkim olan zihniyettir.

Ve bu insanların sesleri daha gür çıkmaktadır.

İdeolojik körlükle düşünenler, yazanlar, konuşanlar, kendi inandıkları değerlere mutlak itaat etmesini isterler diğer insanlardan.

Bu mümkün olmayınca da “ya ilerici ya da gerici” yaftası vururlar insanların alnına!

Şu durumu da ifade etmek isterim.

İdeolojik körlüğün; insanlarda eleştiriye tahammülsüzlük, objektif olmamaya neden olmasına değinmek istedim makalemde.

Yoksa kimin hangi ideolojiye inandığı ya da inanmadığı benim hiçbir zaman sorunum olmadı.

Şurası muhakkaktır ki; ideolojiler insana yöneliktir.

İdeolojiler, insan daha iyi yaşasın, mutlu olsun diye üzerine kafa yorulan ve idealize edilen düşüncelerdir.

İnsanlar şuurlu bir okuyuşa ve bağımsız düşünce yeteneğine sahip olursa aslında ideolojiler topluma dinamizm kazandırır.

Bizim ülkemizde başkasının düşüncelerine pek tahammül edilmediği için ne yazık ki ayrımcılık yaratıyor bahsi geçen ideolojiler, böyle olunca da dinamizm yerine ortaya “ideolojik körlük” çıkıyor!

Benim bakış açıma göre, bir insan doğruya doğru yanlışa yanlış diyemiyor ve hüküm cümlesi kuramıyorsa; kesinlikle menfaatperest ve korkaktır!

Üç günlük dünyada hakikatimiz şu olmalıdır; insan Allah’tan korkmalı ve kuldan utanmalıdır!

Onun içindir ki şu gerçeğe sıkı sıkı sarılmalıyız.

Bizim ideolojik körlükle meselelere bakmamamız; “iktidar ve muhalefetin” ya da başka bir meslek sahibinin, bir yazarın, sanatçının veya spor adamının kendisine “çekidüzen” vermesi açısından çok önemlidir.

Okumadan, araştırmadan verilen hükümler yanlıştır ve insanı ideolojik saplantının batağına çeker!

Okumayan, sorgulamayan, körü körüne bir ideolojiye bağlı olan insan bana göre “ham” yani “pişmemiş insandır.”

Ve bu insanlar duruma göre de çok tehlikeli insanlarda olabilirler!

Çünkü “ideolojik körlük” içindeki insan asla “fikir üretemez” o sadece bir taşıyıcı, dikta edileni tekrarlayan zavallı bir kişiliğin sahibidir.

'En çaresiz göz hastalığı ideolojik körlüktür' demişler ya, işte bu çok doğru bir tespittir.

İdeolojik körlük, aklı emanete vermektir de aynı zamanda.

Çünkü; “ideolojik taassup” içerisinde olan kişilerde “ne akıl kalır nede vicdan!”

Onun için insanlığın en büyük düşmanı “kör ideolojiler ve dinci taassuptur!”

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…


Halit Yangın
12.10.2022 12:49:10
Ülkemizin neden gelişemediğinin adıdır ideolojik körlük.

Alpaslan
12.10.2022 13:15:40
Yine çok önemli bir konuya değinmişsin dostum, kalemin var olsun

Osman Yangın
12.10.2022 14:31:16
Onun için insanlığın en büyük düşmanı “kör ideolojiler ve dinci taassuptur!” makalenin son satırı bütün bir yazının özeti gibi olmuş. Üzüldüğümüz nokta, ülkemizde bu insanlardan çok fazla var olmasıdır.

Sevim Kiraz
12.10.2022 18:24:07
Türkiyede okuyan yazan çok fazla olsa da düşünen insan sayısı buna ters orantılıdır. İdeolojiden ziyade menfaat birlikteliği vardır. Bunların sonucunu görüyoruz. Bütün siyasi partiler yola çıkarken vatandaş lehine iş yapacağını söyleyerek çıkıyor iktidara gelince ne vaat ne ideoloji ne de vicdan kalıyor. Kaleminiz var olsun.

Şükrü Aydemir
13.10.2022 11:49:43
Kitap okumayanın ideolojisi olur mu sayın yazar? Tuttuğu partiden takımdan şehirden ibaret ideolojisi var milletin

Hüseyin Köse
16.10.2022 16:21:17
Düşünen insanın ideolojisi olur, okumayan her şeye kafa sallayan insanların ideolojiden çok menfaatı olur.

İdeolojik körlük!

Abdurrahman Akın

12.10.2022 09:46:03

690