İnsanın düşünme ve sorgulama dünyasını esir alan, onun iradesini hiçe sayan; “benim dediğim ve yaptığım her şey doğrudur!” buna inanacak ve bu minval üzere hareket edeceksiniz istismarına; “aklını, fikrini, vicdanını ve gönül dünyasını” açan insanın dramatik serüvenini yaşıyoruz bugün ki Türkiye’de!

Allah adına yola çıktıklarını söyleyenlerin istismarına gönül kapılarını ardına kadar açanlara bizim yazdıklarımızın bugün ki şartlarda tesir etmesi de imkânsızdır.

Bunun farkında olarak yazımı/yazılarımı bu bilinçle yazdığımı söylemeliyim!

Yine de yazdıklarıma kulak vererek, “Allah’tan başka İlah yoktur!” düsturuna sarsılmaz bir imanla inanan ve bugün ki yaşadığımız haksızlıklara karşı dik durarak; “bu yaşanılanlar zulmün ta kendisidir!” diyebilecek insanların varlığına şahit olmak geleceğimiz adına ümit vericidir!

Hiçbir makam, mevki, para, güç, insanın istismarına fırsat vermemelidir!

Ülkenin insanı bu istismardan kendisini bir an önce kurtarmalıdır.

Fert fert bu istismardan kendimizi kurtaramadığımızdan dolayı; hakkı söylemekten korkar hale geldik ve düşünce şerefimizi kendi elimizle ayaklar altına aldık!

Parti liderlerinden/cemaatlerin dini önderlerine kadar gelen tüm istismar hareketlerini sorgulamadan kabul eden insan bilmelidir ki; birilerinin istismardan ve kendi eliyle açtığı o kapıdan giren tahakkümden bu kafada olduğu müddetçe asla kurtulamayacaktır!

Bugün yaşadığımız olaylara objektif bakabilenlerimiz için bu durumun izahı hiç de zor değildir! İnsanların hangi nedenlerle bu istismara kapı araladıkları ve neden bu sıradanlıktan vaz geçmediklerini görmek tarafsız bakanlarımız için cevaplanması zor bir soru değildir!

Son zamanlara kadar, yakın uzak (eş, dost, akraba, arkadaş) demeden zaman ayırıp, dilimin döndüğünce (yazılarımdan bağımsız olarak bire bir daha çok belgeli olarak) gerçekleri ifade etmeye gayret ederdim.

Kendimce muhatap olduğum kişinin çeşitli nedenlerle/bahanelerle göremediği gerçekleri göstermeye çalışırdım!

Bunun yaşadığımız bu cemiyette çok boş bir çaba olduğunu anladım artık!

Görmek istemeyen kadar kötü kör yok bu dünyada!

İnsanların büyük bir çoğunluğunun gerçeği onun menfaatleriyle doğru orantılı olan her şeymiş meğer!

İnsan, sadece işine geleni, menfaat ve çıkarına göre algılama ve ona göre davranma refleksi geliştirerek kendi doğrularını ne pahasına olursa olsun hayata geçirmek ve bunu yaparken de “vicdan, adalet, merhamet” kavramlarını elinin tersiyle iterek 'hem kendi hem de çevresinin dünyasını cehenneme çevirmekten keyf alır olmuş!
Meseleye daha geniş açıdan bakacak olursak diyebiliriz ki; zaten böyle olmasaydı yeryüzünde bu kadar kötülüğün olması imkânsız olurdu!
İnsanlara kendi kendilerine kurguladıkları yalanlarıyla mutluluklar dilemekten de başka çaremiz kalmıyor tabii!

Ne hazin bir durumdur!

İnsan, insan olmakla sorumluluk sahibi olduğunu unutuyor; aklını, fikrini, duygularını geçici bir süre içinde olsa birilerinin emrine verebiliyor!

Ahlakı kaygılarımız hayatımızın olmazsa olmazlarındandır.

Aklını ve vicdanını harekete geçiren her insan ömrünün her safhasında, hayatının merkezine koyduğu “ahlak ve vicdan” ile iç içedir.

Zaten; ahlak, bir problem bir dert olarak sadece biz insanlar için vardır.

O problem bizde sorumluluk duygusunu geliştiriyorsa bir anlam ifade ediyor zaten.

Yalnız; aklını, fikrini ve duygularını kiraya veren insanlar bu sorumluluktan kaçacağı zannına kapılmaktadırlar!

Bu sıradanlıktan kendilerine pay çıkaranlar “insanın bu zaaflarını” da kullanabildikleri kadar kullanıyorlar!

Bunun sorumlusu elbette kendilerini kullandırtanlarındır!

Doğru dürüst düşünmeyen, eleştirmeyen, olup bitenler karşısında nemelazımcı davrananların yarın ki günde “her şey bir aldanıştı” deme hakları da yoktur!

İnsanı doğru yola götürmeyen her düşünce çıkmaz sokaktır!

Onun için her zaman ifade ettiğim gibi; kendisini gelip geçici dünyevi menfaatler için; yalana, dolana, haksızlığa siper edenler benim gözümde birer kahramandır bugün ki Türkiye’de!

Formun ÜstüFormun AltıGörüşmek üzere, Allah’a emanet olun…


Mustafa Aydın
15.03.2019 10:26:32
Allahtan başka İlah yoktur! imanın son noktası.Oraya gelebilsek bugün yaşadıklarımızı yaşamayız ki.

nurten
15.03.2019 11:59:06
Genelde menfaartımız neye denk gelirse onu görmeye meyilli bir toplumuz. Siyasete de öyle bakıyoruz. Muhtarlık seçimi de buna dahil. Hepimiz birbirimize benziyoruz görmek istemediklerimizi görmüyor ama öteki berikine çamur atmayı seviyoruz.

Hamit arabacı
15.03.2019 15:52:14
İktidardan düşsün ak parti görün bakın o zaman neler neler konuşacak bizim millet

Ümit Kara
15.03.2019 16:04:39
Böyle gelmiş böyle gider.

Ahmet Yılmaz
18.03.2019 17:09:28
İnsanların zaflarını değil fakir ve ihtiyaç sahibi olmalarını kullanıyorlar. Çevremden biliyorum,mecburlar bazı insanlar buna.

“ Hiç kimse “görmek istemeyen kadar” kör değildir! ”

Abdurrahman Akın

13.03.2019 09:54:57

274