Yavaş yavaş toprakla bağını koparan ve bunun sonucu olarak bireyselleşen insanoğlu, iletişim çağının kurbanı oldu!

21.yüzyılın iletişim imkânları baş döndürücü bir hızla hayatımıza girdi ve insanı duygularımızı alt üst ederek her birimizde büyük bir sarsıntı yarattı!

Eski çağlarda insanların haberleşme çeşitliliği çok azdı.

Bu durum aslında insan için bir nimetmiş yeni yeni anlıyorum!

Yakın zamanlara kadar, mektup,telgraf, ankesörlü telefonla iletişim sağladığımız yılların güzelliğini düşündüm bunca iç karartan haberlerin gölgesinde…

Eskiden günlük yaşantımızda karşımıza çıkan küçük-büyük olayları kendimizi ve çevremizi mutsuz edecek şekilde algılıyor onu bertaraf etmek için çabalarımız oluyordu.

Gücümüz yeter yada yetmez o meselenin üstesinden gelme gayretimiz vardı.

Ya şimdi öyle mi?

Şehrimizde, köyümüzde, mahallemizde, yaşadığımız apartmanlarda ki sorunlar artık bizim olmaktan çıktı.

Daha doğrusu hayatımızdan çıkarmak zorunda kaldık!

Bundan daha yirmi yıl kadar önce bile etrafımızda ki küçük mutlulukları fark eder onlardan lezzet alırdık!

Bizim hepimizin kendimize göre, yaşadığımız cemiyete göre önceliklerimiz vardı.

En küçük bir mutluluk verici hadise bile bizim için çok değerli olabiliyordu!

O mutluluk karelerini yakalamış insanlar için o an ömür boyu yüreğinin bir tarafında saklı kalırdı…

Ve biliyorum ki bugün bile o kareleri yaşayan insanlar için o anlar hala çok değerlidir tıpkı bende olduğu gibi…

Hayretle ve ibretle izliyorum bugün ki cemiyeti!

Her şey gözünün önünde hayat bulurken hiç bir şeyin farkına varmadan birömür geçiren milyonlarca insanın yaşadığı bir dünyadan bahsediyorum!

İsterseniz şöyle bir göz atalım son birkaç ayda dünyada ve ülkemizde neler oldu, bizleri hayrete düşürdü ve hayatımızdan öyle ya da böyle çekip gitti!

Suriye’de patlayan bombalar kaçımızın umurunda!

Yeni Başkanını seçen Amerika’da ki yaşanılanlar!

İsrail’in Filistin’de ki katliamları!

Yunanistan’ın Kardak kayalıklarında çıkarmaya çalıştığı sorun!

Azerbaycan Ermenistan sınırında ki yaşanılan çatışmalar!

Dünyada ki ekonomik kriz!

15 Temmuz alçakça kalkışmasının failleri olan Fethullahçı terör örgütünün davaları!

Doğu illerimizdeki Mehmetçiğimize karşı her Allah’ın günü yapılan ahlaksız saldırılar!

Ekonomik kriz için de çırpınan halkımızın feveranları!

Her gün yaşanan çevre problemleri!

Televizyon kanallarında seviyesiz programlar!

Bir kaçını saydığım olaylar gözümüzün önünden gelip geçti, kimisini unuttuk bile!

Bu listeyi uzatabiliriz…

Sizlerde önem derecesine göre kendi hayatınızdan eklemlemeler yapabilirsiniz bu listeye…

Olup bitenler bir ışık hızıyla hayatımızdan akıp gidiyor!

Bütün bu yaşadıklarımızda mutsuzluğumuza ket vurarak bir program dâhilin de iyimser düşünmemizin ortadan kalkmasına vesile oluyor.

İyimserliğimiz sadece ortadan kaybolmakla kalmıyor her şeye kötümser ve komple teorileriyle bakar da oluyoruz aynı zamanda!

Bu durum ben merkezli bir hayatı bize dayatarak, başkalarının bakış açılarını önemsemememize ve bencilleşmemize sebep teşkil ediyor.

Tabii bu duruş beraberin de alternatif düşünceden uzak bir tutumun mahkûmu da yapmıştır bizi!

Anlatmak istediğimi tam izah edebildim mi bilmiyorum!

Son tahlilde şunu ifade etmek gayretindeyim…

Bugün Türkiye’nin çözüm bekleyen en temel problemi insanın kendisidir!

İletişim çağının bize dayattığı, bizi yönlendirmeye programlı, düşünmeden, sorgulamadan kabul etmeye zorlandığımız birilerinin gerçekleriyle değil de; dürüst ve objektif olma kaydıyla, içimizdeki düşünceleri sansürlemeden bizi ifade eden insanı gerçeklerimizle yüzleşmeliyiz artık!

Evet, iletişim çağının insanlarıyız bundan kaçamayız elbette.

Ama yüzde yüz inandığımız ve haklı olduğumuz konularda bile bize birilerinin “kabul edin biz haklıyız!” demelerine de söyleyecek çok şeyimiz olmalı diye düşünüyorum!

İnsan kendi inandıklarının doğrultusun da hayatına yön vermelidir bu saatten sonra…

Yoksa bu iletişim çağında bugün gündemimize teğet geçen; sosyal, siyasal,kültürel ve ekonomik meselelerimizi anlama ve irdelememiz konusun da sınıfta kalmaya devam ederiz!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…


özlem
1.03.2017 12:03:03
ne yazık ki teknoloji çağında olmamız ve her gün gelişen teknolojinin insanları günden güne körleştirdiği-bağımlılık yarattığı kanısındayım. teknolojiden uzak kalamayız elbette çağa ayak uydurmamız gerekir, ancak bağımlı olup gönül gözlerimizi kapatmayalım! önemli olan nokta budur bence. kaleminize sağlık

Alper Yılmaz
1.03.2017 15:02:33
Aynen Akın abi,sorun insanın kendisinde.

Mustafa Aydın
2.03.2017 10:22:11
türk milleti referanduma kilitlendi ha bir de beşiktaşın şampiyonluğuna sizin saydıklarınız umrunda değil!

Alparslan
2.03.2017 14:38:35
dostum yazılarını takıp ediyorum çoğuna katılıyorum. hayat akarken birbirlerimizi de unutmayalım isterim.

Hayat akarken!

Abdurrahman Akın

1.03.2017 10:04:38

5