Tarih: 27.08.2013 15:58

RTEÜ 1.VAKIF TOPLANTISI YAPILDI!

Facebook Twitter Linked-in




RİZE KENDİSİNE SIRT DÖNÜLECEK BİR ŞEHİR DEĞİLDİR

 

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın onursal başkanlığında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı 1. Vakıf Meclisi Toplantısı gerçekleştirildi.


     Eğitim alanında devletin kamu hizmeti yükünü azaltmak için çalışmalarda bulunulması, Üniversitemizin kısa sürede Türkiye’nin ve dünyanın önemli üniversiteleri konumuna ulaşabilmesi, fiziki ve teknolojik altyapısı ile eğitim, araştırma ve uygulama imkânlarının geliştirilmesine destek olmak bunun yanı sıra akademik ve idari personelin ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanması ayrıca başarılı öğrencilerin ödüllendirilmesi ve desteklenmesini sağlamak amacıyla kurulan Üniversitemiz Geliştirme Vakfı, gerçekleştirilen 1. Vakıf Meclisi Toplantısı’nda bundan sonra yapılması gerekenler konusunda çalışmalarda bulunuldu.


     İlk konuşmayı Belediye Başkanı Halil BAKIRCI’nın yaptığı toplantıda başkan, Rize’de başkanlığa seçildiğimden bu yana önemli ekonomik ve sosyal değişimler görüldüğünü bu değişimlerde üniversitenin önemli bir payının olduğunu söyledi.


       İkinci konuşmayı yapan Rektör Vekili Prof. Dr. Hüseyin KARAMAN fiziki ve teknolojik yapısı ile eğitim araştırma ve uygulama imkânlarının geliştirilmesine yardımcı olmak amacıyla kurulmuş olan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı Meclisi toplantısına katılarak bize güç ve destek veren herkese çok teşekkür ettiğini ifade etti.


    Üniversitenin Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi,

   Mühendislik Fakültesi, İlahiyat Fakültesi,  Su Ürünleri Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakülteleri, Sağlık Yüksekokulu, Turgut Kıran Denizcilik Yüksekokulu, Yabancı Diller Yüksekokulu, Fındıklı Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu ile Güneysu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulları, Adalet Meslek Yüksekokulu, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Pazar, Ardeşen ve Fındıklı Meslek Yüksekokulluları, Fen Bilimleri, Sosyal Bilimleri ve Sağlık Bilimleri Enstitüleri ile 8 farklı Araştırma ve Uygulama Merkezi vasıtasıyla çalışmalarını aktif olarak sürdürdüğünü önümüzdeki yıllarda da Hukuk Fakültesi, Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Ardeşen Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu ile Güneysu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulunu aktif hale getirmeyi hedeflediklerini söyledi.


        Yeni kayıt yaptıran öğrencilerle birlikte yaklaşık 16.000 öğrencinin eğitim öğretim görmekte olduğunu, 299 tanesi Yrd. Doçent, Doçent ve Profesör olmak üzere 666 akademik personelin, 303 İdari personel ve 300 tane de yardımcı hizmetler sınıfı personelin çalışmakta olduğunu belirtti.


        Rektör Vekili Prof. Dr. Hüseyin KARAMAN; “Sayın Başbakanımızın ve vakfımızın destekleriyle birlikte öğrencilerimizin, öğretim elemanlarımızın, dolayısıyla da üniversitemizin çıtasını yükseltmek; üniversiteyi özellikle tıp, mühendislik ve ilahiyat alanlarında Orta Asya Ve Kafkaslara açmak için çalışmalarımız devam etmektedir. Bunun ilk adımlarını atmış bulunuyoruz.

     Tıp Fakültemizde üç yıldır komşu ülke Gürcistan’dan gelen Tıp Öğrencilerine staj eğitimi verilmektedir. Ayrıca 2013-2014 eğitim öğretim yılında hem üniversitemizin yabancı öğrenci sayısını 400’e çıkaracağız, hem de Yemen’in 22 farklı bölgesinin birincilerini Üniversitemizde ağırlayacağız. Yabancı öğrenci sayısıyla ilgili olarak vermiş olduğum rakamlar sadece bir başlangıçtır. Bu sayıyı daha yukarılara çıkaracağız.  Bilim ve teknoloji alanında rekabet gücüne sahip, ulusal ve uluslararası alanda tercih edilen güçlü bir üniversitenin üç temel şartı vardır: Fiziki ARGE yapısı, alanında söz sahibi nitelikli öğretim elemanı ve nitelikli öğrenci.


       Sayın Başbakanımızın ve siz değerli vakıf meclisi üyelerinin destekleriyle bilimsel ve etik değerden ödün vermeden tüm paydaşlarıyla iyi ilişkiler kuran, ulusal ve uluslararası arenada rekabet gücüne sahip, mezunları tercih edilen güçlü bir üniversite meydana getirmek için çalışıyoruz. Üniversiteler, insanlığın ilk oluşum süreçlerinden bugüne kadar bilgi aktarımının yapıldığı en üst kurumlar olmuşlardır. Tarihe baktığımızda üniversitelerin her dönemde üç temel hedefe yönelmiş olduklarını görüyoruz. Birincisi insanlığın bilgi birikimini yeni nesillere aktarmaktır. Ancak üniversiteler sadece bilgi aktaran kurumlar değildir. Aynı zamanda ahlak ve değer yargıları da oluştururlar. Dolayısıyla eğitim kurumları evrensel bilgi birikimini gelecek nesillere aktarmanın yanı sıra bilgili, erdemli ve ahlaklı bir insan yetiştirmeyi de kendilerine misyon edinmişlerdir.

Üniversitelerin hedeflerinin ikincisi, kendi medeniyetini, kendi kültürünü temsil eden bir bilim adamı, bir aydın ve bir nesil yetiştirmektir. Bu bağlamda üniversitelerimiz, dünya çapında bir bilim adamı yetiştirme iddiası kadar, İslam kültür ve medeniyet havzasının onurlu temsilcilerini de yetiştirmek durumundadır. Üçüncüsü ise, mezunların bir mesleği icra edecek kabiliyet, donanım ve yetenekte olmasıdır. Zaten ülkelerin en büyük zenginliği bilgili ve donanımlı insan gücüdür. Bu insan sermayesinin yetiştirilmesinden birinci derecede üniversitelerin sorumlu olduğunu biliyoruz, bu şuur ve anlayışla hareket ettiğimizin bilinmesini arzu ederiz.” diyerek sözlerine devam eden Rektör Vekilimiz Prof. Dr. Hüseyin KARAMAN konuşmasının sonunda üniversitenin gelişmesinde ve bu günlere gelmesinde katkıda bulunan hayırseverlere, bakanlara, milletvekillerine, valilere, belediye başkanlarına, değerli davetlilere, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi mensuplarına, emeği geçen herkese teşekkür etti.

Üniversite Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail KAHRAMAN yaptığı konuşmasında, üniversitelerin bulundukları şehrin ve ülkenin kalkınmasında, gelişmesinde birlik ve bütünlüğünün temininde büyük hizmetler gören, faydalar sağlayan üst eğitim kurumları olduğunu ve şehrimizin sahip olduğu ve onursal başkanımızın ismini taşıyan üniversitemizin; isminin de yüklediği sorumluluğun bilinci çerçevesinde yurt içinde ve yurt dışında örnek alınan, itibarı yüksek, diploması aranan, mezunları tercih edilen, saygın bir kurum olmasını sağlamak gayesi ile Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfının 22 Şubat 2013 tarihinde kurulduğunu belirtti.

Mütevelli heyeti başkanı İsmail KAHRAMAN konuşmasına “Milli eğitimimiz yüksek eğitim ve öğretimimiz neşter vurulan konulardan biri oldu. Üniversite seferberliğine girişildi. Kısa zamanda büyük gelişme gösterildi. Eğitim tarihimize baktığınızda inişli çıkışlı bir grafikle karşılaşırız. Tarih bugünümüzü anlamaya ve geleceği görmemize yardım eden bir deniz feneridir. Selçuklu dönemimizde başlayan üniversite kurumuna verilen önem Osmanlı Dönemi’nde de devam etmiştir.

Osmanlı Dönemi’nde ilk üniversite Orhan Gazi tarafından 1330 tarihinde İznik’te ikincisi de kısa bir müddet sonra Bursa’da açılmıştır. İlme çok değer veren matematikte deha farsça ve Arapçaya tam vakıf, altı lisan bilen tarihimizin en büyük devlet ve siyaset ve siyaset adamı en bilgin devlet başkanı yirmi bir yaşında İstanbul’u Fetheden Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’un fethinden sadece bir gün sonra 30 Mayıs 1453’de sekiz fakülteli 300 odalı 70 kubbeli, mutfaklı, 300 hizmetlili Sahn-ı Seman Üniversitesini kurdu. Bugün İstanbul Üniversitesi’nin ambleminde kuruluş tarihi olarak 1453’ün yer alması bundandır.

İstanbul’daki diğer Üniversite Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Kurduğu Süleymaniye Üniversitesi olmuştur. On yedinci asrın ortalarında iki üniversite de 7.000 öğrenci vardı. İstanbul’un yanında Kahire, Edirne, Bursa, Konya, Bağdat, Şam, Halep, Mekke, Medine gibi büyük şehirlerde de üniversite vardı. Büyük yıkıma uğradığımız 1. Dünya Harbi sonrasında 1916’da İstanbul Üniversitesi’nde yüzün üzerinde profesör ve 1354 Öğrenci vardı” diyerek devam etti.

Konuşmasına Cumhuriyet dönemi ve sonraki üniversitelerinden de bahseden KAHRAMAN; “Cumhuriyetin başlangıcında Osmanlı Dönemi’mizden gelen altı üniversiteye 1923 – 1950 arasında, sadece iki üniversite eklendi. Gazi Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, 1950 – 1960 arasında ise beş Üniversite açıldı. Sayı 13 oldu. Vakıf üniversitelerinin kurulmasına 1984 yılında izin verildi. 2001 yılına geldiğimizde üniversite sayımız yirmi üçü vakıf olmak üzere yetmiş altı üniversiteye ulaştı. 2006 ila 2013 tarihleri arası büyük hamleler dönemidir. 55 devlet üniversitesi ve kırk altısı vakıf olmak üzere 101 Üniversite açılmıştır.

Bugün Türkiye’mizde yüz sekizi devlet altmış dokuzu vakıf üniversitesi olmak üzere 177 üniversite ile sekiz vakıf meslek yüksek okulu vardır. Böylece toplamda yüz seksen beş yüksek öğretim kurumu mevcuttur. 81 ilimizin tamamında üniversite mevcuttur.

Üniversiteleri köklü ve itibarlı kılan tecrübelerden istifade etmeleri güçlü alt yapıları ve akademik kadrolarıdır. Dünyanın meşhur Üniversitelerden Oxford 1096, Cambridge 1209, Sorbon 1257, Harward 1636, M.İ.T. 1861 tarihlerinde kurulmuşlardır. Dileğimiz böylesi listelere Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin de girmesidir.” diyerek üniversitemizden beklentilerimizi dile getirdi.

KAHRAMAN; “Hayaller gerçeklerin tarlasıdır. Hayalleri umutları kaybetmediğimiz müddetçe bir gün gerçekleşirler. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinden bilgili görgülü imanlı inançlı ruh köküne bağlı pozitif vicdan sahibi aktif dini ayakta doğru dik yiğit insanlar yetişecek, tarihe iz bırakacak nice lider insanları topluma kazandırılacak inşallah” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Ardından kürsüye çıkan Gümrük ve Ticaret Bakanı aynı zamanda Mütevelli Heyeti üyesi olan Hayati YAZICI yaptığı kısa konuşmasında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitenin vakıf ile çok daha hızlı büyüyeceğini ve eğitim kalitesini arttırarak ülkemizin önemli üniversiteleri arasında yer alacağını umduklarını söyledi.

Sayın Bakanı Hayati YAZICI’nın konuşmasının ardından Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan öncelikle vakfın kuruluşuna ön ayak olan herkese ve üniversiteye isminin verilmesine tekrar teşekkür ederek başladığı konuşmasına; “Ben bu ülkenin başbakanı olarak baba ocağı, ana ocağım Rize’ye vefa borcunu ödemenin gayreti içindeyim. Babam gibi, annem gibi Rize’den çıkmış, farklı şehirlere yerleşmiş Rizelileri şehirlerini unutmamaya, şehirlerine olan vefa borcunu ödemeye çağırmalıyız.” dedi.

Sayın Başbakan, 42 akademik birime sahip ve 2006 yılında kurulduğu güne nazaran çok ileri bir noktada olan üniversitenin daha da iyi seviyelere gelmesi gerektiğini vurgulayarak  “Rize’ye bu üniversiteyi kurarak Rizeli çocuklarımızın, gençlerin eğitim aşkını adeta bir vuslatla taçlandırdık. Şimdi yapmamız gereken bu Rizeli’nin damarlarında bulunan bu eğitim aşkını üniversite ile buluşturmak olmalı bunu yaparken tüm Rizeliler’i memleketlerine olan vefa borcunu ödemeye çağırıyorum. Ben bu ülkenin başbakanı olarak baba ocağı ana ocağım Rize’ye vefa borcunu ödemenin gayreti içindeyim. Babam ve annem gibi Rize’den çıkıp farklı şehirlere yerleşmiş Rizeliler’i şehirlerini unutmamaya, şehirlerine olan vefa borcunu ödemeye çağırmalıyız.” şeklinde konuştu.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitenin var olduğu müddetçe ülkeye, millete, insanlığa özellikle de Rize ve Karadeniz’e hizmetkar olacağına yürekten inandığını söyleyen Sayın Başbakan, “2006 yılında kurulan üniversitemiz, 3 enstitü, 11 fakülte, 7 yüksekokul, 7 meslek yüksekokulu, 8 araştırma ve uygulama merkezi ve rektörlüğe bağlı 6 bölüm olmak üzere 42 akademik birime sahip oluyor. Hiç kuşkusuz, 2006 yılında kurulduğu güne nazaran çok çok ileri bir noktadayız.” diyerek üniversitenin oldukça büyüdüğünü ifade etti.

Sayın Başbakan; “Esasen üniversitemiz, Rize şehrinde kurulmuş olması hasebiyle çok ciddi bir eğitim potansiyeline sahip. Bütün Doğu Karadeniz’de olduğu gibi Rize’de eğitim oranı, Türkiye genelinin çok çok üzerinde, bunu görmemiz gerekiyor. Rize’de doğmuş gençlerimizin çok önemli bir kısmı yüksek eğitim görme imkanını yakaladılar, iyi eğitimler aldılar ve Türkiye’de her alanda önemli vazifeler, önemli sorumluluklar yüklendiler. Rize’de eğitim görmenin nasıl fedakarlık gerektirdiğini eminim ki birçoğunuz yaşayarak tecrübe ettiniz. Sizlere büyüklerimiz, bunları hep anlattılar. Bana da gerek babam olsun, dedem olsun hep bunları anlattı. Köylerimizin bir çoğunda okul bulunmuyordu. Bırakınız okulu yol bulunmuyordu. Vasıta söz konusu değildi. Sabahın çok erken saatlerinden yataklarından kalkan çocuklar, önlüklerini giyiyor, yamalı pantolondan paltosuna kadar sırtlarına geçiriyor, büyüklerinden kendilerine kalan, bakıyorsunuz tabanı delik deşik ayakkabılarıyla o minik ellerini nefesleriyle ısıtarak yollara düşüyorlardı. En yakın okula gitmek için kimi zaman saatlerce yürümek gerekiyordu. Bu yürüme yol üzerinde hatta patika üzerinde bile olmayabiliyordu. Çamurun, suyun, karın üzerinde Rize köylerinin o dağınık yapılaşması içinde saatlerce insana rastlamadan yapayalnız yürümek zorunda kalıyorlardı. Çocuklar en yakın okula ulaştıklarında daha ders başlamadan zaten yorulmuş, bitmiş, tükenmiş bir halde oluyorlardı. Rize coğrafi olarak tabii ki dağlık bir yapıya sahipti. Okula ulaşınca dertler bitiyor muydu? Hayır, bitmiyordu. Sobası yanmayan, aracı gereci bulunmayan öğretmeni bile zor bulunan kalabalık sınıflarda akşam ediliyor, akşam da aynı şekilde bu kez dönüş meşakkati başlıyordu. Yolculuk daha da zor bir hal alıyordu. Liseyi bitiren talebelerimiz, Rize’de böyle bir imkan bulunmadığı için yakın illere, Trabzon’a, İstanbul’a, Samsun’a, Ankara’ya üniversite okumak için gidiyorlardı. İşte bu ve buna benzer zorluğa, tehlikeye badireye rağmen bizim çocuklarımız sabırla, sebatla okudular.” ifadelerini kullandı.

Sayın Başbakan, 81 vilayetin tamamıyla birlikte Rize’de eğitimin altyapısını iyileştirmek, eğitimdeki ilkel görüntüleri ortadan kaldırmak için büyük bir seferberlik başlattıklarını vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti; “11 yıllık süreç içinde Rize’de toplam bin 503 yeni derslik açtık. Rize’deki okullarımıza şu ana kadar gönderdiğimiz bilgisayar sayısı 6 bin 787. 11 yıl önce Rize’de 2 bin 974 öğretmen görev yaparken, bugün 3 bin 769 öğretmen görev yapıyor. Yurtlar, pansiyonlar lojmanlar noktasında önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Türkiye genelinde olduğu gibi Rize’de ücretsiz kitaplarıyla, burslarla, eğitim yardımlarıyla öğrencilerimizi ve velilerimizi çok güçlü şekilde destekledik. Bütün bunların üzerine Rize’ye inşa ettiğimiz bu üniversitemizi kurarak Rizeli çocuklarımızın gençlerimizin, eğitim aşkını adeta bir vuslatla taçlandırdık. Şimdi yapmamız gereken Rize’nin, Rizeli’nin damarlarında bulunan o eğitim aşkını, o fedakarlığı, cefakarlığı üniversitemiz ile buluşturmak olmalı. Yani bütün o meşakkatlere katlanan, sabreden, sebat eden Rizeli’leri tek tek bulup, kendilerinin yaşadığı zorlukları sonrakilerin yaşamasını önlemeleri için, onları seferberliğe davet etmek zorundayız. Bu toplantı bir yerde bu seferberliğin ilanıdır.” dedi.

Özellikle akademik noktada Rize’nin çok önemli değerler yetiştirdiğini, aynı zamanda iş dünyasında çok önemli, çok başarılı isimlere sahip olduğunu dile getiren Sayın Başbakan, “Hem bu akademik isimleri hem iş dünyamızı Rizeli isimlerini Rize’nin bugünkü çocuklarına vefa borçlarını ödemek üzere artık göreve davet etmek, onlardan istifade etmek zorundayız. Rize kendisine sırt dönülecek, unutulacak bir şehir değildir. Ben bu ülkenin Başbakanı olarak, baba ocağım, ana ocağım Rize’ye vefa  borcumuzu ödemenin gayreti  mücadelesi içindeyim. Babam gibi, annem gibi Rize’den çıkmış farklı şehirlere yerleşmiş oralarda yuva kurmuş, hayat kurmuş herkesi de bu şehirlerini unutmamaya, şehirlerine olan vefa borçlarını ödemeye çağırmak durumundayız. Bu meclis toplantısında gerçekten çok değerli Rizeli hemşerilerimle, çok değerli Rizeli isimlerle birlikteyiz. Şunu da söyleyeyim, bu kadar değiliz. Bunun adeta geometrik çarpanı var. Sadece bizim çabalarımız da yeterli değil. Rizeli olan, kendisini Rizeli gören, Rize sevdası içinde olan herkese tek tek ulaşıp, başta üniversite olmak üzere Rize’nin eğitimine, ticaretine, sanayisine, daha fazla katkı yapmaları için teşviklerimizi, artırmak zorundayız. Rize’nin, evet, eğitime yönelik çok büyük bir aşkı, büyük bir sevdası var. Ama Rize aşkına, sevdasına ulaşmak için, yani vuslat için artık uzak diyarlara göç etmek zorunda değil. Bizim bu işi artık burada halletmemiz gerekiyor. Her şeyi Rize’de bitirmeliyiz. Her anlamda büyük potansiyelimiz bulunuyor. Sadece Türkiye sathına yayılmış Rizeliler noktasında değil coğrafi olarak kültürel olarak tarım, sanayi, turizm olarak üniversitemiz büyük potansiyel barındırıyor. Üniversitemiz Dünya’da önemli üniversiteler arasında olmalı bunu başarmalıyız. Balıkçılık, denizcilik denildiğinde üniversitemiz tüm dünyada otorite olabilmeli. Kaptan mı diyorsunuz, hemen akla Rize gelmeli, Rize’deki üniversitemiz gelmeli. Buradan çıkan elemanlar aranmalı. Karadeniz denildiğinde Karadeniz ülkeleri, Karadeniz uluslararası politikaları denildiğinde hem bölgede hem dünyada üniversitemiz adeta otorite olmalı. Tabiat turizminde, botanik konusunda, hayvancılıkta, vahşi yaşamda, dağcılık başta olmak üzere sporda, Rize tüm dünyada üniversitesiyle adeta rekabet içerisinde olan şehirlerimizden bir tanesi olmalı. Rize her anlamda bunu başaracak, imkanlara, fırsatlara, birikime azami ölçüde sahip olmalı ve bunu kullanabilmeli. Rize’den, Rize’deki üniversitemizden ben böyle bir ulasal, uluslararası başarıyı şahsen bekliyorum. Bunu temin etmek için de ne gerekiyorsa imkanlar dahilinde bunu yapacağımızı bilmenizi istiyorum.” dedi.

Yaklaşan eğitim öğretim sezonu ile ilgili olarak da Sayın Başbakan, 11 yıl boyunca eğitimin alt yapısını iyileştirmek modernleştirmek ve güçlendirmek için çok büyük yatırımlar gerçekleştirdiklerini hatırlatarak “Bizim artık eğitimin fiziki alt yapısından daha çok muhtevasına daha fazla yoğunlaşmamız kaçınılmaz hale geldi. Ekonominin ihtiyaç duyduğu elamanları yetiştirmek için muhteviyata yönelmemiz lazım. Ülkesini ve dünyayı daha iyi tanıyabilen ve okuyan gençlerin yetişmesine önem vermeliyiz” diye konuştu.

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının son bölümünde özgürlüğün tanımını da yaparak “İlk dersimizden üniversitenin son gününe kadar bizim çocuklarımıza gençlerimize demokratik kültürü hoş görüyü birbirinin yaşam tarzına saygıyı anlatmamız geriyor. Kardeşlerim bizim en önemli aşmamız gereken şey özgürlükler konusudur. Peki özgürlük nedir? Bunu sorduğumuz zaman özgürlük istediğin yerde istediğin gibi at oynatmak değildir. Özgürlük bir başkasının özgürlük alanına kadardır, o alanda istediğini yapmaktır. Buda kamu düzenini bozmak sureti ile değil kamu düzenine saygı duymak sureti iledir. Ama bir başkasının özgürlük alanına girdiğiniz anda bu hem kamu düzenini bozmayı getirir. Hem şiddeti hem de kargaşayı getirir. Biz bir başkasının özgürlük alanına saygı duyduğumuz zaman bu ülke tutulamaz. O zaman refah, huzur ülkemizde egemen haline gelir. Bizim şiddet ile başarmamız gereken şey budur ve bunu başarmalıyız” ifadelerini kullandı.

Konuşmasının ardından Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı Başkanı ve Kültür Eski Bakanı İsmail KAHRAMAN Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a vakfın şiltini takdim etti.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı 1. Vakıf Meclisi Toplantısı’na Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Binali YILDIRIM, Belediye Başkanları, Kaymakamlar, Siyasi Parti İl Başkanları, Rizeli iş adamları, STK’lar, üst düzey bürokratlar, Eski ve Yeni Rize Milletvekilleri, İl Müdürleri, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyeti üyeleri ve asıl üyeler; Abdülkadir KART, Hüseyin KARAMAN, Halil BAKIRCI, Hamdi TOPÇU, Harun MERTOĞLU, Hayati YAZICI, İsmail KAHRAMAN, Mehmet CENGİZ, Necmeddin Bilal ERDOĞAN, Nurullah ÇAKIR, Seyfullah HACIMÜFTÜOĞLU ile Mütevelli Heyeti yedek üyeleri Ahmet GÜR, Ali Zeki SARUHAN, Cemil Şaban KAZANCI, Davut DİŞLİ, Hamdi SAFİ ve Lütfullah YILMAZ, Denetim Kurulu asıl üyeleri Hasan Kemal YARDIMCI, İbrahim Er, Rahmi METİN, Denetim Kurulu yedek üyeleri Lütfi ÇIRAKOĞLU ve Mehmet Emin ERKAN katıldılar.

    


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —