Tarih: 13.08.2016 13:24

Pazarlı Demokrasi Şehidi Erhan Dural'ın bilinmeyen hikayesi

Facebook Twitter Linked-in

Ankara'da görevli bürokratımız Eğitim Camiasının değerli elamanı Cengiz Ekşioğlu'nun araştırmaları sonucu elde ettiği bilgleri  sizlerle paylaşıyoruz.

Şehitler tepesi boş değil,
Biri var bekliyor.
Ve bir göğüs, nefes almak için;
Rüzgar bekliyor.
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş meçhul asker diye?
Arif Nihat Asya
 
Erhan DURAL
Irmak Köyünün hamuru vatan sevgisi ile yoğrulmuş çocuğu;
Pazar’ın,Rize’nin,Karadeniz’in, Türkiye’nin yiğit evladı,
1983 yılının Haziran ayının onunda dünyaya geldi, Ailenin ikinci çocuğu olarak;
O doğduğunda Anne ve babasının yüzlerinde sevinç ve mutluluk vardı, iki kardeşi daha oldu.
Erhan İlkokula Ankara’da başladı. Çocukluk yıllarında yüreğinde filizlenen Millet ve vatan sevgisini şehit olmadan önce şöyle kaleme almıştı

Düşman sarmış vatanın her yanını
Bu yolda ne şehitler dökmüş kanını
İncitme sen yazıktır vatanı
Sana Yardım edecek binlerce şehit yatmış.

Bu duyguları besledi yıllarca yüreğinde Erhan. İlkokulda İstiklal Marşı söylenirken bayrağın direğe çekilişini büyük bir heyecanla izlerdi. Bir gün öğretmenine ;” Daha uzun bir bayrak direği bulalım Bayrağımızı daha yükseklerde dalgalansın deyince öğretmeni; Erhan çok çalışıp sizler bayrağımızı daha yükseklere çekeceksiniz” demişti.
Liseyi bitirip Askere gitti vatani görevini İzmir Foça’da yaptı, Ama bu vatan görevinin bittiği anlamına gelmediğini biliyordu.
Yine şehit olmadan yüreğindeki vatan sevgisini “Bir düşün hele o muhteşem geçmişini” diyerek şöyle devam etmişti şiirine;
…..
Bir düşün hele o muhteşem geçmişini
Türk ordusun önünde düşmanın çöküşünü
Ya ölüm ya istiklal deyişini
Sende durma bitir zalimlerin işini
 
Düşmanın gözü var taşında toprağında
Düşmanın gözü var yurdun her bucağında
Ne analar savaştı cephane taşıdı yavrusu kucağında
Türkün dostu yok şu dünyanın tek bucağında

 2013 Yılının Eylül ayında çok sevdiği Ayşegül ile evlendi. Çocukları oldu ismi ile müsemma olsun diye  ”Yaman Asaf” adını verdiler çocuklarına.  Çok sevdiği Ayşegül  “Sesi güzeldi bir iş yaparken sürekli şarkı söylerdi, O kanaatkardı, dünya malında gözü yoktu” O gece Yaman Asaf’ı halasına bıraktık Beraber çıktık, Erhan ‘Bugün çıkmazsak bir daha çıkamayız’ dedi, çıkarken selfi çektik Son selfimiz olsa da gideceğiz dedik ve öyle oldu” diyor.
Eşi, Kardeşi ve Eniştesi ile Genel Kurmayın önüne geldiklerinde karşılarında tanklar vardı. İçinde mazısı kahramanlıklarla dolu şerefli Türk Askerinin Üniformasını giymiş vatan hainleri vardı. Erhan bilemezdi onların bu kadar alçak, bu kadar hain olduklarını.
Şehit olmadan şöyle yazmıştı şiirinde kalleşler için sanki bu günü görerek;

Şu cihanda savaşsız gün görmedik
Dostumuz var sandık hiç bulamadık
Her zaman inandık ama hep aldandık
Yıllarca bize dost sandığımız düşmana kandık.

Tanklardan sivillere o şekilde acımasız saldırıyorlardı. “Eşi yerde kanları görüyoruz korkmuyoruz” diyor. Erhan bu tanklar nasıl bize saldırır olamaz diyordu. Eniştesi yaralanmıştı. Eşi ve kardeşi eniştesini tedavi için oradan uzaklaştırdılar. Eşi Erhan’a “dönelim” dedi. Erhan orda kaldı “Ben bitirmeden eve dönemem” dedi, Eşine. Eşi “Sen kal savaş” dedi. Sabah saat Beşe kadar orda mücadele ettiler “saat beş de evi aradı dört tankı ele geçirdik bir tane kaldı” diye
Bilemezdi ki kardeş bildiği Üniformalı rütbeli askerin kendisine silah doğrultacağını, Beşinci tankı ele geçirirken tankın içinden açılan ateş sonucu beş sivil oracıkta şehit oldu. Erhan da şehit olmuştu.

Destanını yapmış, kasideye kanmış.
Bir el ki; ahretten uzanmış,
Edeple gelip birer birer öpsün diye fâniler!
Öpelim temizse dudaklarımız,
Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.
Rüzgarını kesmesin gövdeler
Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasîdeler.
                             
 
Geri gitsin alkışlar geri,
Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!
Ona oğullardan, analardan dilekler yeter,
Yazın sarı, kışın beyaz çiçekler yeter!
Söyledi söyleyenler demin,
Gel süngülü yiğit alkışlasınlar
Şimdi sen söyle, söz senin.
                       Arif Nihat Asya
 
                Baba Kazım DURAL Şehit oğlu ile ilgili şöyle diyor; Ramazan Bayramında Türk Bayrağına sarılı şehit cenazelerini görünce Erhan; “Bayram günü nasıl bunu yaparlar, Ben şehit olacağım” deyince. “Oğlum Asker değilsin, polis değilsin nasıl şehit olacaksın ”dedim. O” bak görürsün baba ben şehit olacağım demeye devam etti” .Oğlum Vatan için şehit düştü. Dedi.
Erhan DURAL Türk Bayrağını en yükseğe çıkarmıştı. Binlerce kişi O bayrağı açmış arkasından yürüdü Pazar sokaklarında; Milletinin gönlünde bayraklaşarak en yükseğe çıktı. ŞEHİT oldu. Vatan Millet, Demokrasi uğrunda.
    


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —