Tarih: 27.12.2013 19:46

“Orda bir köy var uzakta!”

Facebook Twitter Linked-in

Başköy’de geçen çocukluğum da yaşadıklarım benim bugün geçmişe dönük hatıralarımın önemli bir yerini tutar… Başköy sevgisini kelimelerle dökmek ve bu sevdamı sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum…

Ben ve o coğrafyada doğup büyüyen biz Başköylülerin o güzelim coğrafya parçasına sevgimiz; ayran gönüllü sevgilinin sevgisi gibi değildir ve asla öyle de olmayacaktır!…

Hayatımızda öyle zamanlar vardır ki, yerleri ancak o zamanları yeniden yaşayarak doldurabiliriz! Başköy gibi bir cennet köşesini sevmek, ondan ayrı kalanların yüreğine çok ağır bedeller ödetir!... Benim duygularım da olduğu gibi köylülerim de; özlemini duyduğu köyleri için gönlünün tüm kapıların açmaktan çekinmez. Bu özlemin ortak paydası şudur; her ne kadar hayat şartlarından kaynaklanan bir gurbet serüveni yaşasak da, bir gün Başköy’de buluşmak ümidi gönlümüzün bir köşesinde bizimle birliktedir!...

Farkındaysanız şu ana kadar sürekli vurgu yaptığım şeyin adı “Başköy ve köyümüze duyduğumuz özlem”…Ben bu duyguyu çokönemsiyorum. Yaşadığımız dünyada insan bir çok şeye özlem duyar. Duymalı da zaten. Bu özlem ve hasreti kısa süreli giderebilmek son zamanlarda daha sıkça yaşadığımız bir şekle dönüşmüştür…

Yedi yaşına kadar sadece köyün de ve çevresi diyebileceğimiz, komşu köyler ve yaylalardan başka bir yeri görmeyen ve kişiliğiminoluşmasında büyük pay sahibi olan Başköy benim dünyamda nasılunutulabilir ki! Çevremizde ki olup bitenleri algılama yaşına  geldiğim de Senoz Vadisi dışında bir dünyanın varlığıyla karşı karşıya kalmama rağmen,ben bugün bile yedi yaşına kadar köyde yaşadığım ve daha sonra delikanlılık dönemini de içine alan köy yaşantımı hiçbir zaman unutmadım… Köyümden ayrı kaldığım süre zarfın da bile asla yüreğimden, aklımdan çıkarmadım. Bu duygu bana yaşama sevinci verdi ve vermeye devam ediyor da!...

Bunları yazarken samimiyetimden zerre kuşku duymamanızı istirham ederim! Biz Başköy’lülerin sevgisi, özlem ve hasretin adı diye de ifadeedilebilir… Sevgimizin kaynağı olan köyümüz,gerçekten gidip görülmeye ve yaşanmaya değer bir cennet parçasıdır…

Benim köylülerim genel itibari ile temiz huylu, mert, yardımsever ve misafirperverdir…Ben çocukluğumdan günümüze gelinceye dek, her komşumun bu misafirperverliğini bizzat yaşayarak şahit olmuş bir Başköy’lüyüm… Şimdi geldiğimiz nokta aslında hiç de iç açıcı değildir… Köyümüz mahzundur. Kışın hemen hemen bacası tüten bir evimiz dahi yoktur! Baharla birlikte yavaş yavaş, tıpkı tabiatın uyanması gibi bacalar da tütmeye mahzun kalan dağlar sabaha daha güzel uyanmaktadır… Yazın ise durum tersine dönmekte ve köyümüz eskisi gibi olmasa da şenlenmektedir…

Çayeli’nin merkezine girmeden Çayeli ile Rize arasında bulunan Büyükdere adıyla anılan derenin solundan güneye doğru vadiyi takip ederek önce Madenli, daha sonra sırasıyla Buzlupınar, Kaptanpaşa, Çukurluhoca yerleşim yerlerini takip ederek Başköy’e ulaşılabilir. Rize iline 46 km uzaklıkta olan Başköy, Çayeli ilçesine 28 km mesafededir. Bölgenin en sık ormanları ile çevrilidir. Köyün adının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle beraber en son köy olması nedeniyle bu adın verildiği sanılmaktadır. Başköy 1970’lı yıllara kadar yarısının Ormancık Köyü, diğer yarısının Uzundere Köyü’ne bağlı iken, 1970’lı yıllarda Ormancık ve Uzundere köylerinden ayrılarak yeni, küçük, şirin bir köy olarak tarih sayfasındaki yerini almış.

Köy Karadeniz yaşamına uygun mimari tarzda evlerden oluşmakta, her ev arasında 2 km mesafe bulunmakta. Bir arada görünen evlerin çoğunda akraba ilişkilerinden kaynaklı baba-oğul-torun üçgeninde yaşam sürmekte. Feodal ilişkilerin yoğun yaşadığı bir köy olarak görebiliriz.

Türkiye’nin bir çok yerine göç veren köye ulaşım 1 saatten fazla sürmekte. Yaz aylarında yoğun ilgi gören köye kışın 2 metreye ulaşan karla tamamen iletişim kesiliyor. Yaşam 3 ay kendi imkanları ile sürüyor. Başköy 33 haneden oluşan bir köy. 2013 yılı itibariyle köyde sürekli yaşayan 66 kişi. Başköy’de 20-25 yıl öncesine kadar herkesin evinde 6-7 inek beslenir, ailenin süt ihtiyacını sağladığı gibi geçiminde de destek oluyordu. Bölgenin olmassa olmazlarından Çay bu köyde de birincil geçim kaynağı. Ormanlık alanların açık olan kısımlarına çay, elma, armut, erik, kiraz gibi meyveler ekilerek kendi ihtiyaçlarını sağlıyor. Köyün yerleşim yerinin çok yükseklerde olması nedeniyle arıcılık en iyi şekilde yapılıyor. Tamamen doğal ortamda yetiştirilen arılar, bölgenin en saf balını üretiyor. Marka haline gelen Senoz Balı yıllık üretimin az oluşu nedeniyle çok yüksek fiyata alıcı bulmakta.

Başköy’de kış sebzeleri alışılmışın dışında her evin bahçesinde mutlaka vardır. Lahana, mısır, patates, fasulye, yazkış ihtiyaçlarımızı karşılamak için herkesin bahçesinde mutlaka yetiştiriliyor. Nüfus artıp ihtiyaçlar farklılaştıkça köyde yetişen ürünler bu farklılaşan ihtiyaçları karşılayamaz olunca daekonomilerine destek için gençler farklı illere  çalışmaya yöneldi. Eğitim de bunlara eklenince gençlerin bir çoğu geri dönmedi. Şimdilerde köyde kalanlar kendi ihtiyaçları kadar bu meyve sebzeleri ekmeye başladı. Büyükbaş hayvancılık tamamen bitmiş durumda. Bir kaç ailenin dışında balüretimi de kimse yapmıyor. Köyün geçim kaynağı olan Çayı toplamak için Gürcü işçilere bırakılıyor.

Köyden göç eden gençlerin çoğu İstanbul, İzmit, Sakarya, İzmir gibi illerde yaşamaya başlamış. Sadece yaz aylarında gelinen köy, kışın terkedilmiş havasında. Köyün emektar muhtarı Şaban Akın'dır. Köyde, ilköğretim okulu taşımalı sistemle birlikte terk edilmiş. Köyün içme suyu şebekesi çalışmakta, sağlık ocağı, PTT gibi kurumlar bulunmamakta. Köye ulaşımı sağlayan yolun büyük bir kısmı betonlanmıştır. Elektrik ve telefon mevcuttur. Köy yemekleri geleneksel olarak yapılmakta, muhlama, hoşmer, mısır ekmeği, kara lahana yemeği, taze fasulye turşusu, kara lahana sarması, Olmassa olmazlarımızdan çay, hamsi, dereden tutulmuş taze alabalık mutlaka sofralarda vardır. (ABDURRAHMAN AKIN)














 
SENOZ DERESİ


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —