Allah Rasulü (sav) sağ olsaydı Ramazan ayında akşamdan sonra nerde olurdu?
Gündüz bütün Müslümanların dertleriyle hem hal olan, İslam devletinin sorunlarıyla uğraşan, eğitim ve öğretim faaliyetlerinde fiilen yer alan, hasta ve yaşlıları ziyaret edip başı okşanmadık bir yetim bırakmayan, kâfir, müşrik ve münafıkların her türlü baskısına göğüs germeye çalışan Peygamber ve Ashabı Ramazan ayında akşam namazından sonra sizce nerde olurdu?
Hicretten sonra İslam Tarihi savaş ve Gazvelerle doludur. Bedir, Uhud ve Hendek gibi çok büyük savaşların yanında yirminin üstünde gazve yapılmıştır.
Hicretten sonra Yahudi, Hıristiyan ve Münafıklarla çok büyük mücadeleler yapılmış, Peygamber (sav)’e suikast girişimi bile olmuştur.
Bu devirde eğitim-öğretime büyük ağırlık verilmiş, bu faaliyetler bizzat Allah Rasulü tarafından organize edilmiştir. Bi’ri Maune’de 70 Kur’an Hafızı (Kur’an öğreticisi) şehit edilmiştir.
Bütün bunlar yaşanırken çoğu zaman geçim sıkıntısı çekilmiş, karınlara taş bağlanmış, Peygamber ailesinin boğazından üç gün arka arkaya buğday ekmeği geçmemiştir. 50 derecenin üstünde bir sıcaklıkta ramazan orucu tutulmuş. Akşam bir veya birkaç hurma ve su, sahurda belki bir bardak süt veya hurma…
Sahabi sordu:
“Ya Rasulellah! Siz nafile namazları oturarak kılmazdınız, neden oturarak namaz kılıyorsunuz?
“Açlık” dedi Allah Rasüulü (sav), “Açlıktan dolayı ayakta duracak mecalim kalmadı.”
Bunca yoğunluğa ve imkânsızlığa rağmen Rasulüllah (sav) ve Ashabı akşam namazından sonra:
Ya bir zikir meclisinde,
Ya bir ilim meclisinde,
Ya tek başına Mescidin bir köşesinde ibadetle ve tefekkürle meşgul,
Ya bir infak organizasyonunda,
Ya Kur’an tilavetinde,
Ya Cihad (Allah yolunda savaş) hazırlığında,
Ya Emri bil maruf Nehy-i anil münker (İslam Dini’ni insanlara anlatma) derdinde,
Ya da bir yetim veya öksüzün gönlünü almadaydılar.
PEKİ, BU RAMAZANDA BİZ NERDEYİZ!
İlim meclisinde yokuz.
Allah’ın mescidinde yokuz.
Zikir meclisinde yokuz.
Kur’an meclisinde (Mukabele okunan yerde) yokuz.
Bir infak (ihtiyaç sahiplerini gözetme) işinde yokuz.
Beş vakit namazda cemaatte yokuz.
Teravih namazında yokuz.
Kitap okuma işinde yokuz.
Çocuk yetiştirme derdinde yokuz.
Sahi bu ramazanda biz neredeyiz? Ramazan, oruç ve Kur’an bizim neremizde? Ramazan’da bile ibadete zaman bulamayacaksak, Rabbimizi hatırlamayacaksak ne zaman hatırlayacağız? Zamanlarını sadece iftar saatini beklemekle geçirenler, orucu sadece mide’ye indirgemiş olmazlar mı?
Müslümanlar olarak Rasulüllah (sav) ve Ashabına ne kadar benziyoruz değil mi?!!!
“Allah’ın seni görmek istediği yerde bulamamasından, asla bulunmaman gereken yerde suçüstü yapmasından sakın! Yoksa kötü akıbet çok yakın!”
Ramazan ayının bundan sonraki gün ve gecelerini daha verimli geçirmeye azmedelim. Bu Ramazan’ın son ramazanımız olabileceği düşüncesinden hareketle feyiz ve bereketinden azami istifade etmeye çalışalım.
Orucumuz makbul, ömrümüz bereketli, sonumuz bayram gibi olsun!