Tarih: 20.10.2014 16:53

Gelin olan kıza anne hediyesi: Dert Küpü

Facebook Twitter Linked-in

   Her nekadar günümüzde gelen hediyelerin şekli ve miktarı büyük ölçüde değişime uğraması söz konusu olsa da bu âdetin devam edeceği bir gerçektir.
Eskiden düğüne davet dilen kişilerin getirdikleri hediyeler arasında, güğüm, kazan,orta ğüğüm,kalaylı orta abdest almak için güğüm, kalaylı (sırf sofrada kullanılan su içmek için) bakır ğüğüm, bakır sahanlar, bakır tavalar, gümüş maşrabalar (bazıları bunu odasında saklar, bazısı da su ikram etmek için kullanırdı) el süpürgesi (birkaç tane de olabilir ) ayran koymak için büyük badya, bal koymak için küçük badya,bakır sini, şimşir (çimçir)  kaşıkları ve lahana ezmesinde kullanılan günümüze kadar gelen düz tahta kaşık,çarık (çabla), kestane ağacından yapılmış büyük tahta kaşık vb.
            Düğüne gelenler, yakın enişteler(damadın halasının eşi,damadın kuzenleri,damadın dayıları vb)kişiler bir koç hediye ederlerdi aile adına.Koçun gövdesine koçu hediye getirenlerin isimlerinin baş harfi boyayla yazılırdı.Diğer davetliler de ellerindeki imkânlar doğrultusunda hediye götürürlerdi.
            Fakat bu hediyelerin yanında konumuzu teşkil eden ve günümüzde unutulan bir hediye çeşidi daha vardı ki her geçen gün önem ve ehemmiyeti daha da iyi anlaşılmaktadır. Evlilikle kurulan hayatın mutlu bir şekilde devam etmesi, karı-kocanın huzurlu bir hayat sürmesi için olmazsa olmazların başında bu hediye çeşidi gelirdi.
            Gelin olacak olan kıza annesi tarafından verilen bu hediye bir çamur küpten ibaretti. Maddi anlamda belki de bir kıymet ifade etmeyen bu hediye, manevi anlamda değeri ölçülemeyecek dereceye sahipti. Evlilik hayatının temel felsefesini kız annesinin verdiği bu hediye tayin ederdi.
            Evlenecek olan kız mutlaka yeni evinde birçok sıkıntı ve zorluk çekecektir hayatın bir kuralı olarak. Haliyle yeni alışacağı bir ev ve düzenle karşı karşıya kalacağından tecrübesizliğin vereceği hasarları en aza indirmek görevini kız anası üstlenirdi. Günümüzde gelinin dertleşeceği, sırlarını anlatabileceği kişiler eskiden maalesef yoktu. Yeni gelinlerin dertlerini anlatabilmesi veya sırlarını paylaşabilmesinin bir yolu olarak bu uygulama yapılırdı.
Dertleri küpün içine atmaları nasihat edilirdi. “Bir derdin olursa at küpün içine, bir sıkıntın olursa onu da at küpün içine” denilirdi. Gelin olan kıza bir annenin yapacağı en önemli nasihat buydu. Bu şekilde sabreden ve anne nasihatini tutan gelinler çok olmuştur.“Dert küpü oldum” sözü bu şekilde davranan gelinlerin bir yakınması şeklinde deyim olarak günümüze kadar gelmiştir.
            Bir de nasihatlarında  başörtülerinin (mendil,çember,yemeni) ucunu bağlayarak  “buraya bağlayıver sırrını”derlerdi gelin anneleri. Bu da biraz kulağına küpe et şeklinin kulağında sır kalsın versiyonuşeklinde yorumlanabilir.
            Bir başka nasihat ise sır saklama konusunda “sandığına bunu da koy, üstüne bastırıp koy,kilidi açılmasın” şeklinde sır saklamaya yönelik öğütler verilir bu doğrultuda yetiştirilirdi gelin olacak kızlar.
            Sır saklama çok önemliydi eskiden. Bir ailenin içinde olup biten her şeyin evin dışına taşmaması, dışardaki insanların aile içinde geçenleri bilmemesi çok önemliydi. Huzurlu ve saadet içerisinde geçirilecek bir ömrün devamı bir şekilde sır saklamaya bağlanırdı. Çünkü eskiden evliliklerde genel gaye ölümüne kadar sürmesiydi. Geçirilecek olan evlilik hayatındaki acı ve tatlı hatıralar o ailenin en mahrem konuları arasında yer alırdı.
Sır saklamaya yönelik birçok hikâyeler gelmiştir günümüze.Ah yeni gelin, ah ayrılan gelin genç yaşında… Köy dışından gelen genç gelin, incisini,boncuğunu,iğnesini atardı küpün içine, bir de sırlarını. Küpün üstündeki kapağı da bağlardı başörtüsüyle.Ayrılmak zorunda kaldığında bir tek küpünü isterdi. Çünkü evlilik hayatındaki her şeyini paylaştığı tek sırdaşı bu küptü.
Ona sanki mektuplarını koyduğu bir sandık gibi gelmiştir bu dert küpü.Evin sırlarını kendi sırlarını attığı küpün içine,ayrıldıktan sonra eline geçince yıkardı, güneşte kurutur ve arındırırdı.Tekrar çeyizine koyar ve hayatını sürdürürdü. 53 Rize dergisi 


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —