1989 yılında edebiyat dergileri ve kültür kitaplarıyla yayın hayatına başlayan Kaknüs Yayınevi psikoloji, felsefe, sosyoloji, antropoloji, tarih, biyografi, roman & hikâye, tarihî roman, Türk klasikleri, Doğu klasikleri, Halil Cibran kitaplığı, Tolstoy kitaplığı, hatırat ve şiir gibi 25 farklı kategoride binden fazla kitap yayımladı. 2006 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Yılın Yayıncısı ödülüne layık görüldü. Kaknüs kitapları 25 farklı dilde yayımlanıyor, okunuyor. Bu başarının mimari Muhammet Çiftçi yayın dünyasında faaliyet gösteren Rize Çayelili hemşerimizdir. Yayın hayatına Kaknüs Dergisi ve kitapeviyle atılan Çiftçi ile yaptıkları, yayınları ve yayıncılık üzerine söyleştik
YOLA KAKNÜS DERGİSİ İLE ÇIKTIK
Kaknüs Yayınları nasıl kuruldu?
Yola bir kısım arkadaşlarla beraber çıkartmış olduğumuz bir Kaknüs Dergisi ile çıktık. Bu dergi 8 sayı kadar devam etti. Epeyce bir okur kitlesi yakalamış bir dergiydi. 95-96lı yıllara gelince benim bu arada epeyce bir farklı iş arayışlarımda bir yandan devam ediyordu. Babamın kerestecilik işleriyle bir yandan meşgul oldum. Bir yandan bir arkadaşımla beraber Türkiye’nin ilk özel radyolarından birini kurduk. Daha derli toplu yayıncılık yeni bir marka altında var olan birikimlerimizle hareket etmek fikri doğdu. 1996 yılında Kaknüs yayınlarını kurduk. 1997 yılının başında da ilk dört kitabımız çıktı.
YAYINCILIKLA LİSE YILLARINDA TANIŞTIM
Yanı Kaknüs Yayınları kurulmadan önce siz bu işte zaten vardınız
Benim tabi ilk yayıncılıkla tanışmam lise yıllarıma denk geliyor. Öğrenci dergisi çıkarttığım yıllarda ben aslında yayıncılığa bulaştım. Bu da benim 15-16 yaşlarım demek. Sonrası da çok hızlı bir şekilde gelişti. Yani bugün geldiğimiz noktada tabi ki başında da söylediğim gibi hani bir yayınevinde çalışmışlığım herhangi bir alanında falan hiçbir şeyim olmadı. Tamamen özveriyle, kendimi işime vererek, eksiklerimi açıklarımı görerek, daha fazla çalışarak, insanlar günde 5-6 saat belki bu işle ilgilenirken ben günde 18 saat hem bedeni hem zihnen 18 saat 20 saat çalışarak Kaknüs’ü bugünlere getirdik diye düşünüyorum.
GAYEMİZ İYİ İŞLER YAPMIŞIZ DİYEBİLMEK
Geldiğiniz noktadan söz edersek
Kaknüs Yayınları olarak yayınladığımız her kitabı titizlikle hazırlayarak, o alanla ilgilenen okuyucunun bize teşekkür etmesini istedik. Aldığımız tepkiler, bu idealimizde başarılı olduğumuzu gösterdi. Okura zihinsel ciddi bir katkıda bulunmayacak popüler eserleri basmaktan kaçındık. Yayınladıklarımızı mutlaka yayıncılık çizgimizde bir yerlere oturtuyoruz. 25 farklı kategoride yayın yapıyoruz. Yayıncılığı toplumu dönüştüren bir araç olarak görüyoruz, bu da sorumluluk duygusu taşımamıza neden oluyor. 30 yıl sonra dönüp arkamıza baktığımızda “İyi ki bunları yapmışız” diyebilmek istiyoruz. Her yıl farklı okuyucu kitlelerine hitap edebilecek seriler başlatıyoruz. “Araştırma-İnceleme”, “Düşünce”, “Aile Kitaplığı” gibi 25 farklı kategoride 5 farklı yayınevi (felsefi ve edebi kitapların çıktığı Kaknüs Yayınları, akademik dini metinlerin ve tasavvuf klasiklerinin yayımlandığı Furkan Kitaplığı, çocuk kitapları yayıncılığı yaptığımız Kaknüs Çocuk, Uçan Balon ve Sincap Kitaplığı) bünyesinde yeni kitaplar yayımlamaya devam edeceğiz. Ben açıkçası bu noktada başarılı olmayı kendisine hedef edinmiş bir insanım. Yayıncılık birikimle alakalı bir şeydir. Onun için birkaç kuşağın tecrübesi, birikimi efendim böyle bir aile şirketi gibi bir şeyler bu işlerde çok önemli şeyler. Bugün bize bunu gösteriyor yani açıkçası.
SAHİP ÇIKMALI
Bir Rize Kitaplığı seriniz var. Bu fikir nereden çıktı?
Yaşadığımız topraklara eserler bırakmaz amacıyla yayınevimizin bulunduğu Üsküdar’a hitap eden Üsküdar Kitaplığımız ve baba ocağımız memleketimiz Rize’ye yönelikte Rize Kitaplığı serimiz var. Rize kitaplığından bu güne değin, Rize Hemşin İlçesi Mezar Kitabeleri, Dambur Tarihi, Türk Çayının Dünü Bugünü, Kopuzlar (Rizeli Bir İşadamının Gerçek Yaşam Öyküsü), Bir Köy Monografisi ( Rize – Kalkander Hüseyin Hoca Köyü), Kuvâ-yı Milliye'nin Rizeli Emicesi İpsiz Recep ve İlyas Sami Kalkavan’ın Milli Mücadele Hatıralarım isimli kitaplarını yayınladık. Bu seride yayına hazır on adet daha eserimiz var. Yalnız Rize iline hitap eden bu eserlere Rizelilerde sahip çıkmalı, okumalıdırlar.
OLAYLARA FAKLI GÖZLE BAKMA İMKANIM OLDU
Sözünüzün bir yerinde “bende seyyahlık da oldu içimde” demiştiniz. Bu seyyahlığınızın hikayesi nedir?
O çok eskiye dayanan bir şey. Yani evlenmeden önce iki ay çalışır bir ay gezerdim. Bu anlamda biraz özgürlüğüne düşkün ve gezmeyi seven bir insanım. Bunun da hayata bakışımda bulunduğum konumda hayatıma çok renk kattığını, çok okuyan mı bilir ki okuma ile alakalı bir iş yapıyorum ama çok gezen mi bilir. Ben herhalde hem çok okuyan hem de çok gezenin ikisini bir arada yapmak istedim. 1994 yılında bir arkadaşımla, (şimdi Kanada Toronto’da yaşıyor) beraber yaptığım karayolu ile şehir şehir Nahcivan’dan başlayıp, Azerbaycan, İran güzergâhıyla Filipinler’e kadar planladığımız ama Endonezya’ya kadar gittik. Seyahat işte üç ay kadar sürdü. Hedefimiz, o arkadaş Endonezya’da köhne bir balıkçı köyünde evlenip kalacaktı, ben ise dönecektim Türkiye’ye. Üç ay sonra vardığımızda ben geri döndüm, o arkadaş benden sonra işte birkaç ay kaldı, soyuldu falan derken o da birkaç ay sonra döndü. Bu seyahat beni çok etkilemiştir tabi ki. Burada İslam alemini çok daha yakından tanıma fırsatı buldum. Birçok ibadet yerlerini, haç yerlerini, çeşitli inançları yerinde gördüm. Mimarilerin iç içe girişlerini, birbirlerini etkileyişlerini, inançların, kültürlerin birbirlerinden etkilenişleri, farklı siyasi yapıları, farklı adetleri, birçok şeyi görme fırsatı yakaladım. Sonrasında da işte uzun yıllar Balkanlar’a her yıl neredeyse bir ay Balkanlar’da kaldım. Rusya’nın çeşitli yerlerinde, Kafkaslar’da, Orta Asya’da, Afrika’da, uzun yıllardır Avrupa’da sürekli gidip geliyorum. Senede iki buçuk üç ayım Almanya’da, Avrupa’nın çeşitli geçiyor. Onun için olaylara çok daha farklı gözle bakma fırsatım oldu. Birçok meslektaşımla yurtdışında, Avrupa’da olsun, Orta Doğu’da olsun, Balkanlar’da olsun mesleki paylaşımlarımız oluyor karşılıklı. Bunlar tabi bir yayıncı için zenginliktir.
NOT
HER YERDE VAR RİZE KİTAP FUARI’NDA YOKLAR
Yayın dünyasında Rize bayrağını en yukarıda taşıyan büyük bir marka olan Kaknüs Yayınlarının Rize Kitap Fuarı’nda yer almaması büyük eksikliktir. Bunun yanında Rizeli yazarlar Vahit Okumuş, Şefik Kantar, Şeref Bilsel, İbrahim Karaca, Hikmet Haberal’ın ve daha birçok ismin davet edilmemesi büyük eksikliktir. Üzüntü ile karşılıyorum. Rize yayıncılığında kendisini tek otorite sananlarla yapılan istişare yetersizdir.
Fatih Sultan KAR / İST.