Tarihi tecrübeler bize göstermiştir ki; evde, okulda, cemiyette sahip olamadığımız insanımız, kendi değerlerinden bihaber olarak yetişerek vatanına ve milletine karşı düşman yetişebiliyorlar!..
İyi yetiştiremediğimiz insanımızdan dolayı, sürekli vurgulanan “dış düşman” dediğimiz emperyalizmin yapamadığını kendi elimizle yaparak milletin geleceğini karartıyoruz…
Bu topraklarda, insanımızı kendi tarafına çekme ve kullanma biz Türklerin tarih sahnesine çıkmamızla birlikte başlayan bir gerçeğimizdir! Emperyalizm tarafından her dönem bu yönteme başvurulur ve başımıza bela olan; kandırma, bölme ve sonrada parçalama siyasetine tanık oluruz!
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana geçen zamanda “insanımıza hakkıyla sahip çıkılmadığı” dönemler olmuştur. Özellikle bu dönemlerden biri olan ve zirve olarak gördüğüm Ak parti iktidarı ile birlikte başlayan “açılım sürecini” dilimizin döndüğünce, kalemimizin yazdığınca tarif etmeye ve insana sahip çıkmanın aslında bu olmadığını ifade etmeye çalıştım!..
“Açılım çılgınlığının!” öz yurdumuza göz koymuşların emellerini gerçekleştirmek için en uygun ortam olduğunu bıkmadan usanmadan anlatmaya çalıştık… Bugün geldiğimiz noktada, gelen her şehit haberi milletimizi derinden yaralamakta ama “açılım olmaz” diyenleri de, üzülerek söylemeliyim ki haklı çıkarmıştır!
Bugün geldiğimiz noktada hüzünlü bir sevinç içindeyiz! Artık bölücüler ayaklanmalarının kendilerine çok pahalıya mal olduğunu anlamışlardır. Ama bunu anlamış olmaları, onların inadından vaz geçeceği anlamına da gelmemelidir!
Mehmetçiğin, düşmanlarının değil yalnız Allah’ın huzurunda baş eğip, vatanı korumak ve kollamak vazifesini dün olduğu gibi bugün de bihakkın yerine getireceğinden Türk Milleti olarak hiçbir şüphe duymadık. Verilen şehitlere bu açıdan bakarak birazcık da olsun teselli bulabiliyoruz!
Açık seçik ortada olan gerçek şu; bugün Anadolu Coğrafyası üzerine yapılan saldırıların altında bilmeliyiz ki, dün Sevr’de yapılan hain planın yeniden hayat bulma çabası vardır. Son yaşanılan ayaklanma bunu bize bir kez daha göstermiştir. Bütün maksat, ülkemizi bölmek, Orta Doğuya yeniden çekidüzen vermek ve İslam Dünyasını daima bir sömürge statüsü içinde tutarak zengin kaynaklarını yiyip bitirmek!..
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz her bakımdan Anadolu coğrafyasında ki Türk hâkimiyeti için önemli bir yer tuttuğunu ve ülkemizin bütünlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğunu tüm dünyaya Mehmetçiklerimiz aylardır süren temizlik hareketiyle haykırmaktadır!
Asla unutulmalıdır ki; Anadolu’da ki son Türk Devletinin parçalanması demek, sadece ve sadece “emperyalizmin” işine yarayacaktır. Böyle bir parçalanma (Allah korusun) olursa; bundan sadece Türk Milleti değil topyekûn İslam Dünyası zarar görecektir.
Bunu bilerek ve idrak ederek hareket etmek yalnız bir namus borcu değil aynı zamanda “dini ve milli” bir görevdir de…
Başta şuursuz politikacıların, gafil yazarçizer takımının, aldatılmış Kürt çocuklarının, özgürlük budalası ajanların el ele verip ülkemizi felakete sürüklemelerine sapasağlam karşı durmak her Türk evladının birinci görevi olmalıdır bu saatten sonra…
Netice olarak şunu söyleyebilirim; dün Kurtuluş savaşı verirken emperyalizmin takındığı tavır, kendi çıkarları ve menfaatleri doğrultusundaydı. Bugün de değişen bir şey yok. Amerika, İsrail ve Avrupa Birliği Ülkeleri kendi menfaatleri için “özgürlük kisvesi” altında “sinsi planlarını” bugün yeniden sahnelemektedir…
“Malazgirt Zaferiyle” birlikte Anadolu Coğrafyasında yeni bir sayfa açmış olan Türkler, bin yıldır bu coğrafyayı yurt edinmiştir. Asıl olan gerçek budur gerisi hikâyeden başka bir şey değildir!
Bu gerçeği en başta ülkeyi idare eden siyasetçiler bilmeli ve bundan sonra ne idüğü belirsiz şeylerle ülkemizi deneme tahtasına çevirmemelidirler!
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…
