Değerli dostlar derdimiz çok büyük!
Bu derdin adıbana göre “samimiyetsizliğimizdir!”
Bu güzel ülkenin insanları maalesef üzülerek ifade ediyorum ki; müthiş bir samimiyetsizlik  modasına kendilerini kaptırmış bulunuyor son otuz  yıldır!…
 
İnsanımız, yani; siyasetçisinden, münevverine, işçisinden, köylüsüne, zanaatkârından, öğrencisine topyekûn bu ülkenin insanının “düşünce noktasındaki samimiyetsizliği”  bugün her zamankinden daha fazla ayyuka çıkmıştır!
 
Şöyle bir düşünelim, neyin çilesini çekip samimiyetsizliğimizi açığa vuruyoruz diye…
Çalıştığımız işin mi?
Okuttuğumuz çocuklarımızın mı?
Akrabalarımızın mı?
Komşularımızın mı?
Suriyeli mültecilerin mi?
Doğu illerimizden her gün gelen şehit haberlerinin mi?
Nihayet ülkemizin mi?
Ya da dünyanın bu gün geldiği noktanın mı?
Evet, hangi meseleye samimiyetle bakıp çilesini çekiyoruz ya da hangi çileye talibiz?
 
Türkiye’mizin ve İslam Coğrafyasının bugün ki geldiği noktanın, ıstırabını ruhumuz da duyabiliyor muyuz?
Ya da ne kadar bu konularla ilgiliyiz.
Kafa yorup sorgulayabildik mi olup bitenleri bugüne kadar?
Bu tip soruları çoğaltmak mümkündür elbette...
 
Bana tuhaf gelen şey, çilesiz, ıstırapsız bir hayat süreriz de, bu duruma karşın yine de ne kadar çok ayrılıklarımız olduğu noktasında ki şaşırtıcı benzerliklerimizdir!  
Şimdi çile dedim de; kimilerinin aklına hayat pahalılığı şu veya bu partinin seçimi kazanması ya da kendi takımının şampiyon olması, izlediği dizinin kaç reyting aldığının hesabının içinde oldukları düşüncesi de gelebilir bazılarının aklına!
 
Biz öncelikle neye karşı ne kadar samimiyetsiziz önce onu tanıyacağız, teşhis edeceğiz ve harekete geçirmek için gerekli donanımlara sahip olmak için elimizi taşın altına sokacağız...
Yoksa bu kısır çekişmeler içerisinde hayatımızı boşa geçirmiş olacağız.
Donmuş , pörsümüş ruhlarımızı önce ayıklayacağız , bunun nasılını ve niçin ini , okuyarak , sorgulayarak ve samimiyetle  yapacağız elbette!..
 
Çilemizin ve ıstırabımızın ruhlarımızın kirlenmesiyle birebir ilişkili olduğundan hiçbir kuşkumuz olmasın…
Şunu ifade edeyim…
Samimiyetsizliğimizin temel sebeplerinden birisinin de bizi biz yapan değerlerden uzaklaşmış olmamızdır da…
 
Yaradan şöyle buyuruyor “ Ben insanı eşya ve hadiselere hakim olması, onları teshir etmesi için kendime halife olarak yarattım “
 
Şimdi her birerimiz kendimize soralım sevgili okuyucularım.
Bu hitabın merkezinde olması gereken bizler, bu hitabe, ne kadar yakınız acaba?
 
“Ormanın ezeli dilsizliğine karşı derenin öyle iniltileri vardır ki; insana bütün bütün hüzün verir”   dememiş mi insanoğlu!
Bu hüznün gereğini yerine getirebilecek ruhlara ihtiyacımız her zamankinden daha fazla değimlidir sizce de?
 
İnsan olmanın büyük mesuliyetini içerisinde olmamız gerekmez mi?
Ve hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekenlerden olmayalım mı ?
Eğer samimi bir duruşa talip olabilirsek, bozulan pörsüyen bu cemiyete dönerek “ Bu cadde çıkmaz sokak “diye haykırabiliriz ancak!
 
Cemil Meriç ”Yığın düşünmez maruz kalır” derken, sanıyorum bugün içinde bulunduğumuz durumu resmedecek en güzel ifadeyi de ötelerden günümüze miras bırakmış oluyordu diye düşünüyorum!
İfade edilen yığınlardan olmak istemiyorsak etrafımızda ki olup bitenlerin şuuruna vakıf olmamız gerekiyor…
Yoksa çok daha şikâyet etme makamında olur, samimiyetsizliğimize, vurdumduymazlığımıza çok daha kulp da bulabiliriz!
Ve elbette, bölük pörçük ifade etmeye çalıştığım düşüncelerim, durumundan memnun olmayan insanımız içindi!
 
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz… 

özlem
4.01.2016 15:32:59
atalarımız ta ötelerden bugünü görmüşler bir takım düşünceleri ifade etmişler. ama ne yazık ki günümüz de gözümüzün önünde yaşanan gerçekleri idrak edemeyen, geçmişini, sevgisini, saygını, vicdanını, birlik-beraberliğini, bilincini kaybetmiş yığınlar haline geldik ne yazık ki. böyle bir durumda atalarımıza hürmet, saygı duymamak mümkün değil. umarım günümüzde sadece eleştiren, sorun üreten değil çözüm önerileri getiren ve en güzel hizmetlerin bireysel sorumluluktan geçtiğini bilen insanların artması temennisini taşıyorum. kaleminize sağlık.

Faruk Ateş
4.01.2016 16:48:25
maalesef samimiyetsizliğin dibini gördü bu toplum.her konu bu samimiyetsizliğe dahil.

Ahmet kahraman
5.01.2016 18:58:18
Özlem hanıma katılıyorum. Samimi insanların artmasını temenni etmekten başka çare yok gibi.

ahmet karabacak
6.01.2016 12:27:32
ne diyelim... toplum olarak alışmışız birkere bize dokunmayan yılan misali, birlik beraberlikten uzak saygı sevgiden bi haber yetişiyor nesiller malesef... haksızlığın karşısında dimdik durmayı ''donkişotluk'' görenler çoğunlukta malesef... yapılan haksızlıkların lehimize olmasına gerek yok alkış tutmamız için... insanlıktan uzaklaşıyoruz hep birlikte... eskisi gibi değil malesef yaklaşımlar... takımımızın lehine olan haksızlıklara ses çıkarmıyoruz ya da komşumuzun hakkı gasp edildiğinde... ucu bize dokunana kadar sessiz kalıyoruz... ne için??? dünya malı? şan,şöhret...hep geçici dünya için... bazen yapılan yanlışlara sessiz kalırken bazende çıkarlarımız uğruna alkış tutuyoruz... unutmayın yarın ahirette huzura durduğumuzda alkış tutan ellerimiz sessiz kalan dillerimiz bizlerden hesap sorar... umarım ve inşAllah bu yazı bir nebze olsun kendimize çekidüzen vermemize vesile olur...Allah razı olsun sn yazarımız. hepiniz Allaha emanet olu. saygılarımla...

Birazcık Samimiyet!”

Abdurrahman Akın

4.01.2016 11:15:05

19