“Eğer (Yunus) o sıkıntılı anlarında bile pişmanlıkla Rabbine yönelip tesbih edenlerden/ tövbe edenlerden olmasaydı yeniden dirilecekleri güne kadar balığın karnında kalakalırdı.”

(Saffat: 37/143-144)

“Bir defayla bir şey olmaz” ile başladı her şey… Hâlbuki bir defayla çok şey olur, olabilir. Günah bataklığına yuvarlananlar mahvettikleri ve artık geri dönülmez buldukları hayatlarının “bir defayla bir şey olmaz” düşüncesiyle başladığını çok geç fark ettiler.

Bir anlık gaflet, bir anlık dalgınlık, bir anlık öfke, bir anlık şeytan vesvesesine kulak verme, bir anlık boş bulunma insan hayatında büyük yaralar açar. Bir yumruk, bir kurşun, bir yanlış karar, bir yanlış tercihtir hayatı karartan…

Âdem (as) ve Havva annemiz şeytanın ısrarlı dürtülerine bir anlık dalgınlıkla evet dediler de neler geldi başlarına. Musa aleyhisselam ırkdaşının yardım çağrısına anlık bir kararla koştu ve bir yumrukla hayatının akışı değişiverdi. Yunus aleyhisselam kavmini terk etti de ne badireler atlattı…

“Her insan (her gün) sabah kalkıp (pazara çıkar), nefsini satışa arz eder. Kimi onu azad, kimi de helâk eder” buyurmaktadır Hz. Peygamber (sav). Tevbe edilmeyen günahlar şeytana verilen tavizlerdir. Ruhunda açılan yaralardır. “Taviz tavizi doğurur, günah günahı çağırır.”

Mevlana (ks) mesnevide bir hikâye anlatır. İsrailoğullarından Azim günah işlemek niyetiyle yola çıkar… Yolda anlam veremediği birçok şeyle karşılaşır… Onlardan biri de şudur: Azim yolda bir adam gördü. Adam büyükçe bir taşı kaldırmaya çalışıyor ama yerinden oynatamıyordu. Sonra o taşın yanına bir başka taş getirdi. İkisini birden oynatmaya çalıştı ama yine oynatamadı. Bu sefer gitti üçüncü bir taşı getirdi yan yana koydu. Taş bir iken, iki iken yerinden kımıldamamıştı ama üç olunca adam kolaylıkla kaldırıverdi. Azim şaşırmış kalmıştı…

Azim yolda karşılaştığı bir ihtiyara başından geçenleri bir bir anlattı. İhtiyar dedi ki: “O taş kişinin işlediği ilk günahtır. Kişi bir günah işlediğinde kendisine ağır gelir. Pişmanlık duyar, günah altında ezilir. Sonra ikinci günah üçüncü günah derken artık bir eziklik, pişmanlık duymamaya başlar.” İşte bunun açıklaması budur.

Bu gerçeğin farkında olan Âdem (as) ve Havva annemiz: “Ey Rabbimiz! Biz nefsimize zulmettik ve pişmanlık duyuyoruz. Eğer sen bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen biz mahvolduk demektir.”(Araf: 7/23)

Bu gerçeğin farkına varan ve pişmanlık duyan Musa aleyhisselam: “Ey Rabbim! Ben kendime yazık ettim beni bağışla!”(Kasas: 28/16) diye yalvarmış ve affedilmiştir. Allah affetmiştir ama insanlar intikam için peşindedirler. Demek ki bir hata sadece bir hata değildir. Hataların açtığı nice sıkıntılar vardır.

Musa aleyhisselam ölüm korkusuyla Mısır’ı terk eder. Yaya yürüyüşle sekiz günlük bir mesafede başka bir memlekete, Medyen’e gider. Yorgun ve bitkindir. “… Bir ağacın gölgesine çekilir ve der ki:

Ey Rabbim! (Ne halde olduğumu en iyi bilen sensin) Şu an bana bahşedeceğin her hayra/nimete öylesine muhtacım ki…”(Kasas: 28/24)

Hatanın farkında olmak, hatadan pişmanlık duymak, vicdan azabı çekmek ilahi rahmet kapılarının açılmasına vesile olur. Nitekim öyle de oldu. Şuayb aleyhisselam ile tanıştı ve normal hayatına dönmüş oldu.

Yaptığı hatanın farkına varan Yunus aleyhisselam “Rabbim ben kendime yazık ettim!”(Enbiya: 21/87) dedi ve pişmanlık duydu. O da affedilenlerden oldu. Rabbimiz onun hakkında şöyle buyurdu: “Eğer o Rabbini çokça tesbih edenlerden olmasaydı yeniden dirilecekleri güne kadar balığın karnında kalırdı.”(Saffat: 37/143-144)

“Bir defayla bir şey olmaz” sözü şeytanın zehirli yemle yemlenmiş tuzağından başka bir şey değildir. Bu sözle bizi ayartamazsa şeytan çekip gidecek değildir. Bizde bunca “açık/gedik/eksiklik/düşmana gönül kaptırma/ dalgınlık/ boşvermişlik” varken boş durur mu? Hemen yeni bir formatla çıkar karşımıza…

Bu sefer mükemmeliyetçilik silahını kullanır. “Bir vakit namazla, bir cumayla, bir iyilikle, bir geceyi ibadetle geçirmekle, bir ay oruç tutmakla, bir kişinin güzel davranışıyla hiçbir şey düzelmez” der ve kenara çekilir.

Hâlbuki samimiyetle yapılan bir tevbe-istiğfar, bir namaz, bir cuma namazı, bir iyilik “Allah rızasına atılmış çok önemli bir adımdır.” Kötülükten iyiliğe, batıldan Hakka, yanlıştan doğruya, gazaptan rahmete atılan bir adım bir adımdan çok fazla şey ifade eder.

Bir Kutsi hadiste şöyle buyrulmuştur:

“… Kulum bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim.” (Buhari, Tevhid, 50)

Mübarek gün ve gecelere bu gözle bakmalı ve “Allah rızasına yaklaşmaya vesile” kılmanın gayreti içinde olmalıyız. “Kalbimiz kudret elleri arasında olan Rabbimiz” umulur ki bize rahmet tecellileriyle nazar eder de bir geceyi ebedi kurtuluşa dönüştürüverir.

Bunun gerçekleşmesi senin atacağın ilk adıma bağlıdır. Sen bir şeyler yapmazsan senin için kimseler bir şey yapamaz. “… (Onların durumu), tıpkı ellerini suya doğru açıp da ağzına (suyun) ulaşmasını bekleyen kimse (gibidir). Bu durumda o asla suya kavuşamayacaktır…”(Ra’d: 13/14)

(6 Mart 2023) Pazartesi gününü Salı’ya bağlayan gece “Berat gecesidir.” Bu gecenin ebedi kurtuluş beratı almaya vesile olmasını niyaz ediyorum…


BERAT GECESİ

Yusuf KAMBUR

4.03.2023 11:40:43

133