Rize’miz dün olduğu gibi bugün de maalesef göç veren iller sıralamasında en önlerdedir!

On yıllardır çaya alternatif ürünler ve istihdam alanları oluşturamamaktan, katma değer üretememekten dolayı, Rizeli kendi doğduğu ve yaşamak istediği cennet parçasından büyük şehirlere göç etmek zorunda bırakılmıştır!

Bildiğimiz gibi; Sovyetler Birliğinin dağılması sonucu bağımsızlığını kazanan birçok ülke oldu. Özellikle Rize ilimiz bu dağılmanın olumlu ve olumsuz etkilerini hemen yaşayan illerimizin başında geldi.

Hopa ilçesinin sınırında bulunan Sarp Kapısının açılması sonucu ülkemize bu kapıdan girenlerin adeta akınına uğramıştı o günlerde.

Göç veren bir il olan Rize ve ilçeleri için yeni fırsatlar doğdu diye çok sevinmiştik!
 

O gün itibarıyla iktidar ve muhalefette bulunan siyasilerin Sarp Kapısı hakkında ki düşüncelerine bire bir şahit olmuş ve bu düşünceleri arkadaşlarımla birlikte çıkardığımız Kaçkar Gazetesinde detaylı bir şekilde paylaşmıştık.

Özellikle Refah Partisinde siyaset yapan hemşerilerimizden olan bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemlerini hatırladım…


1993 yılında “Rize Kaçkar Gazetesin” de, “Sarp Kapısı ne kapısı” diye haber yaparak bu meseleyi gündeme getirmiştik ve demiştik ki; “Sarp Kapısının açılması sonucu karşılıklı sınır ticareti ilimizin ve çevre illerin ekonomik olarak gelişmesine katkı sağlar…” diye tespitlerde bulunulmuştu.

Aradan yıllar geçti. O günlerde bağımsızlığını yeni kazanan ülkelerin insanları ilk önce Doğu Karadeniz’de daha sonra tüm Karadeniz ve Doğu illerimizde de kurulan “Rus Pazarlarında” ülkelerinden getirdikleri daha çok elektronik eşyalarını satarak, ülkemizden ihtiyaçları olan “yiyecek-içecek” türü şeyleri alarak geri dönüyorlardı.

Bugün bu ticaret neredeyse tek taraflı bir durum arz etmektedir!

Göç Rize ve ilçelerinde durmamış, nüfus artacağı yerde eksilmiş ve ortaya çıkan iş gücünü karşılamak için sınır kapısının öte tarafında bulunan Gürcistan’dan iş gücü ithal etmeye başlamışız!

Özellikle “Çay Bahçelerini” yaz tatillerinde “resim çekme” mekânı olarak kullanan biz Rizeliler, çay tarımını tamamen “Gürcülere” bıraktık!

Şimdilerde yeni bir furya baş gösterdi bizim ellerde!

Bu yeni furyanın adı “Arap Turistlerdir!”

Yatırım almıyoruz ve maalesef üretmiyor, gurbette kazandığımız üç beş kuruşu tatil için geldiğimiz memleketimizde yiyoruz. Memlekette kalanlarımızda özellikle başta Arap misafirlerimiz olmak üzere, yerli ve yabancı turistlere yaylalarımızda kurdukları otel ve “salıncak!” türü hizmetler vererek para kazanmaya çalışır oldular.

Abarttığımı düşüneniniz varsa lütfen “Ayder Yaylasının” bugün ki haline gidip bir baksın!

Adı artık Ayder yaylası değil “vonağına/otlağına” ucube salıncaklar saplanan yayla oldu artık o güzelim yaylamız!

Öyle ki; bu gidişle Kaçkar Dağların eteklerinde kurulan “kadim yaylalarımız” kendi adlarıyla değil “paralı müşterisine” sunduğu hizmetle anılır olacak!

Sarp Kapısı açıldıktan sonra bütün Rize ve ilçelerinde “otel açma furyası” başlamış ve hemen hemen her ilçedeki mahallelerde bile onlarca otel açılmıştı! Tıpkı bugün yaylalarımızı kendi ellerimizle çirkinleştirdiğimiz gibi 90’lı yıllarda da şehirlerimizi “daha çok para kazanmak için” gelişigüzel açılan otellerle çirkinliğe teslim etmiştik!

Dün Sarp kapısı açıldıktan sonra bölgemizde kanayan yara olan “fuhuş” görüntüleri için haklı olarak;

“Sarp kapısının görüntüsü şu anda ki yönetimin bir görüntüsüdür!” diyen bugünün Cumhurbaşkanına bizim de şunu demek hakkımız var sanıyorum!

Yaylalarımızda ki bu çirkinliklerde ; “sizin bugün ki yönetiminizin bir görüntüsüdür!”

Maalesef uzun yıllardır devlet yatırımı alamayan bölgemizin insanı; kendi çay tarlasını “Gürcülere” teslim ettikten sonra şimdide yaylalarını kendi eliyle yağmalayarak günlük kazanç peşine düşmüştür!

Ayıptır, günahtır ve yazıktır!

Bu duruş bize hiç ama hiç yakışmamaktadır.

Coğrafyamızda eskiden beri “tok insanlar” yaşıyor. Bundan sonrada böyle olmasını istiyorsak bu “açgözlülüğe” dur demeliyiz hep birlikte.

Ayder Yaylası başta olmak üzere diğer tabiat harikası yaylalarımızı gelip görmek için can atan insanlara bu ucubeliği göstermeyelim ve atalarımızın bize bıraktığı mirasa sahip çıkalım!

Lütfen en başta köy muhtarları olmak üzere, bölgede ki sivil toplum örgütleri ve duyarlı hemşerilerim ayağa kalksın artık!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz.


Kürşad Yılmaz
19.08.2019 12:38:56
İzmirde de bir çok noktada orman yangını çıktı. Kaz dağları traşlandı, sizin memleket yağmalanıyor. Ülkemiz çok kötü yönetiliyor Abdurrahman Akın abi

Yaşar Kara
19.08.2019 12:54:12
Kötü zamana denk geldik yaşamak için.

Nurten
19.08.2019 15:06:52
Tuhaf bir durum var. Sosyal medyada temiz bakımlı doğa resimlerini paylaşan insanlar bunun tam aksini yapıp oldukları yerleri kirletip hoyratça kullanıyorlar. Çok acayip bir durum .

Osman Karakaş
19.08.2019 23:45:28
Mükemmel bir yazı acı ama gerçek hepside. İnşaAllah uyanırda memleketimize her türlü sahip çıkarız. Yoksa halimiz harap. Helal ve haramı unuttu milletimiz. İşin başı bunu düzeltmek

Leyla Güven
20.08.2019 09:03:24
Osman Karakaş bey tespiti yapmış,helal haramı unuttuk diye. Sorun budur bu çözülmedikçe çok daha yağmalanır,söylenir dururuz.

Fatma sarı
20.08.2019 09:33:26
taşın kalbı yok ama onı da yosun sarar.Elimizden bir şey gelmiyor en fazla bozulan yaylalara gitmiyoruz

Nurten
2.09.2019 13:26:58
Gözümüz aydın Ayder temizlendi.Devlet el koydu.Bundan sonra bu kirliliğe müsaade etdilmemeli.

Ayıptır! Günahtır! Yazıktır!

Abdurrahman Akın

19.08.2019 09:59:15

25