Bu ülkede yaşadığımız olumsuzluklar huzurumuzu dumura uğratarak bir program dâhilinde iyimser düşünmemizin ortadan kalkmasına da vesile oluyor!
Hayretle ve ibretle izliyorum bugün ki cemiyeti. Sanki hiçbir şeyin farkına varmadan nefes alıp veriyoruz gibi geliyor bana…
Bize dayatılan, yönlendirmeye matuf, düşünmeden, sorgulamadan kabul etmeye zorlandığımız gerçeklere değil de, kendi gerçeklerimizle yüzleşelim istiyorum!
Bütün bu olumsuzluklardan karineler vererek asil söylemek istediğimi anlatmak derdindeyim!
Sokaklarımız, caddelerimiz resmen işgal altında.En basitinden, sokağın huzurunu sağlamaktan sorumlu olan emniyet güçleri hemen hemen her şeye kayıtsızdır. Belediye otobüs duraklarının bile ticari taksilerin hem de bunu engellemesi gereken polislerin gözü önünde işgal edildiği ve trafiğin keşmekeş haline getirildiği bir şehirler de yaşamak insana ıstırap vermiyor değil… 
Hastahanelere gidiyorsunuz, sizinle doğru dürüst ilgilenmeyen doktorlar, hemşireler, sağlık çalışanları… Hastalığınızı o ortamda unutup geri dönüyorsunuz. Dışardan gazel okuyanlara kulak asmayın, gidin herhangi bir devlet hastahanesine bizzat görün curcunayı! Sanırım eğitim sisteminin en fazla berbat ettiği yerlerdendir tip fakülteleri. Sizi bilmem ama bana öyle geliyor ki sağlığımızı teslim ettiğimiz doktor ve hemşirelerin ruhları yok gibi!
Hukuka başvuruyorsunuz, adalet dağıtması gerekenler adaletsizlikten başka bir yolun yolcusu olmadığını görüyorsunuz. Şu son İstanbul Barosu seçimlerin de gördük, hukuku tesis etmesi gereken avukatların nasıl da sloganlara mahkûm olduklarını.
Bu ülkede devletin hukuku maalesef adalet dağıtmıyor. Ali’ye uygulanan hukuk Veli’ye sıra geldi mi tam aksı yönde uygulanıyor! Ve biz hala hukuktan, adaletten, insan hakkından bahsediyoruz!
Eğitim sistemimiz derseniz tam evlere şenlik bir hal arz ediyor! Ne öğretmen öğretmen gibi, ne öğrenci öğrenci gibi. Çocuğu olanlar çok iyi bilir. Okullarda eğitim ve öğretim tam bir curcuna. Şikâyet edeceğin makam bile bulamıyorsun, bulsan zaten balık baştan koktuğu için sonuç alamıyorsun!
Nerde bizim dönemimizde ki idealist öğretmenler nerde bugün ki öğretmenler! Öğretmenler her şeyin “öğretmekle” bittiğine inanmışsa orada eğitimin kalitesinden zaten bahsedemeyiz!
Hele birde okullarımızın çevresini, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı uyuşturucu tacirlerinin müşterisi haline getirmişsek varın siz düşünün yarınlarımızı!
Siyasetçiyi zaten anlatmaya gerek yok! Onlar seçilirken milletin efendisi, seçildikten sonra başka bir canlı türüne dönüşen gurur kumkumaları. Halk dalkavukluğunun padişahi da diyebiliriz siyasetçiler için. Emanet kafayla ve liderinin kendisine dikta ettirdiği sahte akılla siyaset yapanlardan bir şey beklemek imkân dâhilin de değildir zaten!
Siyasetçinin atadığı bürokrat, “yukarıya kuzu aşağıya aslan” kesilen tam bir yalakadır bu ülkede. Siyasetçinin güdümünde icraat yapmasını beklediğimiz atanmışlardan bu ülkeye fayda gelmeyeceğini tecrübelerimden anlamış bulunmaktayım.   Öyle ki dünyanın en eski mesleklerinden olan “yalakalık” bugün bürokratlar üzerinden hayat buluyor dersek yanılmış olmayız!
Ya özgür ve tarafsız olması gereken basın-yayın organlarına ne demeli. Hangi tarafa kulak kesilmişse diğer tarafa sağır olan Türkiye’de ki basın, tam bir bezirgân çığırtkanlığına karşılık gelen bir yayın politikasına sahiptir!
Dün ak dediğine bugün kara diyen bir sürü zihin ve fikir fukarası insanın basın-yayın dünyasının içinde topluma çeki-düzen vermenin gayretindedir!
Ya sivil toplum örgütlerine ne demeli. STK’lar demokrasinin olmazsa olmazlarıdır ama gelin görün ki bizim ülkemizde toplumun sorunlarını çözmesi gereken bu örgütler tamamen bağımsızlığını kaybetmiş kurumlar haline gelmişlerdir…
Diğer toplumsal olaylardan zaten bahsetmiyorum! Her Allah’ın günü midemizi bulandıran onca “ahlaksızlıklar” gözümüzün önünde cereyan ediyor ve biz sadece kınamakla meşgulüz!
Aklıma gelen hallerimizi ve sıkıntılarımızın kaynağını kabaca ifade etmeye çalıştım.
Siz ne kadarına katılırsınız onu bilmiyorum ama benim son olarak diyeceğim şudur; bu ülkenin asıl sorunu “ahlaktır”, ama siz kalkar derseniz ki hayır asıl sorun “Başkanlıktır”, işte ona diyeceğim bir şey de yoktur!
Son tahlilde; benim gibi “ahlak” diye düşünen küçük bir azınlık adına diyebilirim ki, “biz yolumuza siz de yolunuza!”. Üzgünüm ama bize de bunu demekten başka bir çare bırakmadınız!
Tabi bizim gibi düşünmeyenler, seçerler“Başkanlarını”ülkenin tüm sorunları da tarihin çöplüğüne atılır ve bizde bundan memnun oluruz!
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…
  

İbrahim Gül
27.10.2016 13:28:35
Devletin çivisi çıkmış bunların derdi başkanlık. Ahlaka sıra geldi mi herkes ahlaklı zaten.

meryem
27.10.2016 14:29:20
başkanlık geliyorrrr

Bülent Sarı
27.10.2016 15:12:18
saydiğiniz bi̇r çok meslek dalinda o kadar değerli̇ i̇nsanlar var ki̇ ,sanki̇ haksizlik ettiniz gibi. yoksa ülkede büyük bi̇r ahlaki dejenerasyon olduğu o kadar açik ki̇.

Neslihan
27.10.2016 17:16:46
terörle ilgili birimlere ne demeli,her gün şehit haberlerini duymamazlıktan gelmeye başladık,sorgulanması gereken o kadar çok şey var ki bu ülkede.

Alper Yılmaz
28.10.2016 10:06:32
Ahlak sorun olmaktan çıkalı çok oldu Akın Abim!

Mahmut Şahin
30.10.2016 15:50:49
Bütün hayatımız yaşadıklarımız ile düşündüklerimiz arasındaki masum çelişkiden ibarettir ,bugün ki Türkiye çelişkilerini öyle derinleştirdi ki yarına umutlu bile bakamıyoruz.

“Asıl sorunumuz ne?”

Abdurrahman Akın

27.10.2016 12:33:57

3