Abdurrahman Akın

Tarih: 02.12.2025 12:33

"Ümitlerimiz kırık değildir"

Facebook Twitter Linked-in

Türk'ün tefekkür kalelerinden, değerli mütefekkirimiz Prof. Dr. Erol Güngör, “İslam Tasavvufunun Meseleleri” isimli dev eserinde toplum kesimlerine dair şu tespitlerde bulunur. 

Toplumda 3 sınıf insan vardır; 

Ulema, Ümera, Fukara.  

Ulema bozulunca din,  

Ümera bozulunca devlet,  

Fukara bozulunca ahlak elden gider.  

Ulemayı bozan hırs,  

Ümerayı bozan adaletsizlik  

Fukarayı bozan riyakârlıktır.  

Erol Güngör Hocamızın tespitleri üzerinden, biz de bugünkü Türkiye hakkında rahatlıkla şu değerlendirmeleri yapabiliriz; 

Ulema bozulmuş; din, birçok şarlatanın oyuncuğu haline gelmiştir! 

Ümera bozulmuş; devlet, teröristin ayağına gidecek kadar zaafa düşmüştür! 

Fukaramız bozulmuş; bencillik ve nemelazımcılık yarışına girmiştir! 

Bugün, Türk’ün yurdu da, töresi de hiçbir devirde görülmediği kadar kuşatma altındadır! 

Ülkede her alanda çok ciddi sorunlar var; buna rağmen “tuzu kurular” her şey normalmiş gibi hayatlarına devam ediyorlar. 

Kudretliler ise;  

Vicdanları rahatsız eden adalet sistemini eleştirmeyin,  

Ekonominin kötü gittiğinden bahsetmeyin,  

Teröristlerle yapılan pazarlıkları görmemezlikten gelin; her şey yolunda “sorun yok!” gibi davranın istiyorlar! 

Özgür ve demokratik toplumlarda, toplumsal sorunlara karşı kayıtsız kalmak; gücü elinde bulunduranların yapıp ettiklerini sorgulamadan benimsemek anlamına gelir. 

Hâlbuki doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmek; "ideolojik bağlılıktan” ve siyasi sorumluluktan önce "ahlaki" bir meselesi olmalıdır insanın! 

Uzun yazıların çoğunluk tarafından okunmadığını tecrübe ettiğimden dolayı; makaleyi, direk aklımıza ve kalbimize hitap eder, düşünmemize de vesile olur diye inandığım son bir iki cümleyle bitireceğim! 

Kutadgu Bilig’de, "Hayat bir sermaye, onunla iyi ad kazanmaya çalış" nasihatini yapan Yusuf Has Hacib’e, 

"Hiç kendini denemeyecek misin? Ne olduğunu kim olduğunu öğrenmeden mi öleceksin?” uyarısını yapan Ahmet Hamdi Tanpınar’a, 

 “Kıyamet günü, Yaratıcıya anlamlı ve onurlu bir hikâye anlatabilmeliyim” sözünün sahibi Ayşe Şasa’ya, 

"Zalim çoktur. Hepsinden ziyade bizi kurtardığını söyleyen eller bize zulmediyorlar; Devletliler, servetliler, kuvvetliler" hakikatini ifade eden Nurettin Topçu’ya, 

”Gün gelir Anadolu Beylerbeyliği’ni bile size çok görürler!" uyarısını yapan Fethi Gemuhluoğlu’na, 

"Gece yarılarında, Türkiye derdiyle uykuları kaçmayan insan, kendi dip sesini bulamaz" hassasiyetinin sahibi Nuri Pakdil’e, nasihat tadındaki sözleri için kulak verip; 

Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in(sav); "Hikmet; müminin yitik malıdır. Nerede bulursa alsın” hadisi şerifi üzerine tefekkür edelim istedim. 

Son olarak ben de bir “beylik cümlesi” ederek makaleye nokta koymak istiyorum. 

Nihal Atsız’ın; “Ümitlerimiz kırık değildir” sözüne sonuna kadar katılsam da, artık biliyor ve inanıyorum ki; 

Dünya kurulduğundan bu yana hakikatleri söyleyenlerin sözleri, bugüne kadar insanların büyük çoğunluğu tarafından pek kabul görmemiştir!  

Tarih boyunca doğruyu anlatmak için; peygamberler, fikir ve gönül insanları, filozoflar gelip geçmiş bu dünyadan; onlar ne kadar anlaşılabilmişler ki; bugün de hakikatleri ve doğruları söyleyenler tam anlamıyla anlaşılabilsinler! 

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun… 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —