RİZE'DEN PORTRELER 1
SİYASETİN GÖLGESİNDE DEĞİŞEN RİZE
*Rize'de Engin Uzman ağabeye uğramayı, günlük koşusundan dönen Şenol Birol ağabeyimin orada olduğu zamana denk getirmeye çalışırdım. İkisi de üsten aşağı futbol kokardı. İkisi de bana Rizespor'un tarihini çekilen zorlukları anlatırdı. Birisi hatıralarda birisi Rize'de yaşıyor.
Muharrem Kürkçü asaletti. Rizespor için çabası hep sürdü. Rizespor hakkında ne sorarsan cevap alabilirdin. Ama kendi yaptıklarını anlatmayı sevmezdi. Hem amatör hem de profesyonel kuruluşta kurucu olarak görev almıştı. Yağmur altında şemsiyesiyle maç bileti sattığı anlar hafızamdan hiç gitmez.
Fikret Gürses ile iş yerinin balkonunda yaptığımız konuşmalar hep güzelliğe Rize'ye dairdi. Keyif verirdi. Güven verirdi. Bu sohbetlerin ecelin bitireceğini hiç düşünmezdik.
ARİF'İN KAHVESİ VE UÇUP GİDEN HATIRALAR
Kentsel dönüşüm. Yeniden yapılanma. Rize için kaçılmazdı. Getirdikleri de oldu götürdükleri de. Rize ilinde Arif'in Kahvesi sosyal hayatın bir parçasıydı. Rize ilinin 50 yılına damgasını vurmuştu. Nice güzel insanlara mekân olmuş hatıralara şahitlik etmişti. Her Rize'ye gidişte uğrar Az sonra Nihat Mete emicem gelecek onu göreceğim hissine kapılırdım. Süleyman Sevimli emice ile sohbetlerine şahitlik edeceğim. Nihat Mete'ni bir basın toplantısında gazetecilere "Benim dediklerimi yazamazsınız, siz yine bildiğinizi yazın" demesini hiç unutmam. Siyasi görüşü ne olursa olsun Rize'de kimin başı sıkışsa, arabuluculuk yapma işi olsa ilk akla o gelirdi. Günümüz Rize'sinde ona dair çok şey anlatılır. Mertliği, açık sözlülüğü ile tanınırdı. Arif'in Kahvesi onunla renkliydi. Günümüzde çok taşlar yerinden oynasa da, Arif'in Kahvesi'nin adı modaya uyularak Cafe olarak değişse de Nihat Mete gerçeği sonsuza kadar yaşayacaktır. "Fakirin kahpeliğine puştluk, ağanınkine plan denir" sözü hafızalara kazınan Emice'yi Rizeliler unutmayacaktır.
MUHİTTİN TÜRÜT DEYİP GEÇİLMEZ AADIN MI?
Eski defterleri karıştırdıkça hatıralar gözlerimin önünde canlandı. Muhittin Türüt Amca esti aklıma. Rize Ziraat Odası Başkanlığı yaptığı yıllarda yönetiminde yar alan Ağabeyim Mehmet (Enver Kar) Ağabeyim Yönetim kurulu toplantılarına giderken beni de zaman zaman yanına alırdı. Orada tanıdım Muhittin Türüt Emice'yi.. Heybetli halı muhabbeti aklımdan hiç çıkmaz. Onun çayı çay üreticini savunması partiler üstü idi. Zaten o zamanlar siyasette bu dendi kutuplaşmamıştı. Memleket sevgisini memleket meselesini sözlerinden, yüreğinden heyecanından anlardınız. Sonra gazetecilik yıllarımda gelişti yakınlığımız. Ben onu çok sevdim. Aadın mi sen…
KALAMOZLU CAVİT ÖZGÜR
Cavit Amca ile bizi Gazeteci arkadaşım Ömer Şan tanıştırdı. Şan "bir memleket sevdalısı, çayın ve çaycının sesi, kulağı ve dahi neferi" olarak tanımladığı Cavit amcanızı bakın nasıl anlatıyor: Çaya dair haberlerin peşinde koşturup, arada ufak araştırma ve makaleler hazırlarken buldu beni, tanıştık! Sadece, ben 'Cavit Özgür' dedi. Sene kaç bilmiyorum. Sonrası malum. Basın toplantılarında, çaya dair programlarda, geçmişe dair söyleşilerde çoğunlukla beraberdik. Şimdilerde birilerinin kendine emek biçtiği Rize-Artvin Havalimanı projesinin 1960 yıllardaki, merhum arzuhalci Kayıkçı Dayı ile çalışmalarını, Rize-İspir Erzurum yoluna dair ilk çalışmaları ve Sandıkçı Şükrü'nün destanı ile İpsiz Recep'in 'ipsizliğini' de Cavit Amca'dan öğrendim. Merhum Cafer Tayyar Tuzcu ile de denk gelince hep eskiyi anardık... Şimdi ise biz onları anıyoruz. Ne olursa olsun sığmıyor kelimelere!.. Hele de bugün yaşananlara bakınca. Taze çay kokusunu içinize çekince Cavit Amcanın emeğinin tadı gelir genzinize, tanımadığınız için anlamlandıramazsınız! Verdiği mücadele, yazdıkları ve yaptıkları anlatılmalı bugüne ve geleceğe… Şimdi O, hala Kalamoz'da, köydeymiş, yaşlılık nedeniyle kente inemiyor gibi geliyor!
ÇOK EKSİLDİK BE SÜLEYMAN ABİ ABİ
Süleyman Kalyoncu; siyasi görüşü ne olursa olsun tanıdığı görüştüğü herkesin sevgisini kazandı. Yüzünden gülmeyi hiç eksik etmedi. Rize'ye dair her alanda her platformda söylenecek bir sözü vardı. Bu yüzden siyasete bile bulaştı. Konu Rize olunca Rize ilinin faydası olunca heyecanlanırdı.
Unutmak mı asla. Kendisini 1988 yılında tanıdım. Adamdı, ağabeydi, sırdaştı. Dar zaman dostuydu. Daha konuşacak sözümüz yarım kalmış sohbetlerimiz vardı.
ELBET BİR GÜN BULUŞACAĞIZ BU BÖYLE YARIM KALMAYACAK
Rize'de yerel gazetecilik yeni başlamıştım. Rize Atatürk Stadı'nda oynanan maçlarda dışardan gelen misafirlerle tek tek ilgilenen bir insan dikkati çekmişti. İşini büyük bir titizlik, özveri ve heyecanla yerine getiriyordu. İş yoğunluğu koşuşturma derken bırakın ne iş yaptığını ismini bile öğrenememiştim. Bir gün Şeref ağabeyim Rize Belediye Parkı'nda buluşacağız. Yanına gittim. Baktım o karizma ağabey yanında. Ağabeyim bizi tanıştırdı: " Bak dedi güzel insan Mehmet Örün Bizim komşu köyden Kalamoz'dandır. İrtibatı kesme onunla" dedi. O günden vefat edinceye kadar hiç yirmi beş yıl kopmadık. Yıllık izin Rize'ye gittiğimde ailemden önce o haberdar olur, daha köye çıkmadan buluşurduk. Onunla sohbetin, içilen çayı tadı başkaydı. Sohbetlerimizin ana konusu hep Rize idi. Rize'ye bir çivi çakılsa memnun olur, bir Rizeli hemşerisi üzülse o da üzülürdü.
RİZE'DEN BİR "CAN" GEÇTİ "İZ BIRAKARAK KALPLERE DOKUNARAK "
Orhan Can Rize'de yıllar esnaflık yaptı. Öyle kayda değer bir varlık para biriktirmedi. Dost biriktirdi insan biriktirdi. Çeşitli nedenlerden dolayı tahsilini yarım bırakmış ve kuyumculuk işiyle iştigal olmuştur. Uzun yıllar tamircilik yaparak Rizelilere hizmet etmiştir. Çeşitli gazetelerde köşe yazıları yazarak birikimlerini deneyimlerini görüşlerini insanlarla paylaştı. Gazetecilikte de suya sabuna dokunmuş Rize ile ilgili her konuyu Rastgele başlığı altında yıllarca kaleme dökmüş. Ve en güzeli insan biriktirmiş, dost biriktirmişti. Rize'nin "CAN"ı yalansız hilafsız adam gibi yaşadı. Bunun yanında da etrafında olup bitene "bana ne", "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" demeyen güzel kalpli insandı…
NECATİ BAYRAM TUZCU
Necati Ağabey ile tanıştığımızda o otuz bense on yedi yedi yaşındaydım. Yerel basında var olma mücadelemde destek verdi. Nasihatleri oldu. Çok hatıralarımız var. Bunların çoğunda var olan Şakir Topaloğlu ağabeyde yıllar önce aramızdan ayrılmıştı. Hepsi artık fotoğraflarda belleklerde kaldı. Rize ile ilgili her kitabım çıktığında, ona ulaştığımda çocuklar gibi sevinir, mutlu olurdu. Rize'de yerel gazetecilik yıllarının ardından 1998 yılında İstanbul'a taşındım. İETT Genel Müdürlüğü Basın Yayın Müdürlüğü'nde görevli olmam ve araştırmalarımdan dolayı ulusal basına emek vermiş insanlarla sık sık karşılaşıyoruz. Onlar Rize deyince bana hep iki kişiyi sordular. Altın sarısı saçları ve güzel yüreğiyle sevilen Rizespor Eski Kaptanı Hüsnü Kürkçü ve kimseye kötülüğü olmayan Rize basınında sembol olan altın kalpli Necati Tuzcu, yıllar önce mesleklerinden emekli olsalar da unutulmamışlardır. Ben her ikisini de tanıdığım için her seferinde bu durumdan büyük haz alıyordum.
USTAYA SAYGI VE METİN İSLAMOĞLU
Siyasette farklı mevkilerde olsak da Metin İslamoğlu Abi bize çalım atmayı hiç düşünmemiş ve bize yol ışık olmuştur. Bir basın toplantısında, bir fotoğrafta onun önünde yer almakta haya ederdim. Cep telefonuma gelen mesaj ile yüreğime bir acı düşmüştü. Gazeteci Ömer Şan'dan gelen mesajda " Ve yaşam bir duayene daha yol verdi. Rize gazete ve matbaacılığının usta ismi Yeni Viçe Gazetesi Sayfa Sekreteri Metin İslamoğlu'nu kaybettik" yazıyordu. Metin İslamoğlu, bana hep yol gösterici, hatırlatıcı olmuştur. O vedasıyla yine öğreticiliğini yapıyor, ölümü ta yakından hatırlatıyordu. En son Kenan Yelkenci ağabeyin orda buluşmuş, hatıralara üzerine konuşmuştuk. Ama bana hiç hastalığından söz etmemişti. Yanımıza bir çocuk gelmiş Metin Abi "Torun geldi ben kaçar" demiş yanımdan ayrılmıştı. "Nasıl olsa buluşuruz" demiştim. Meğer o son görüşmemizdi.
RİZE BASININ YAVUZER HOCASIYDI
Yerel Gazeteciliğe başladığımda tanıdım Yavuzer ağabeyi. Mesleğinin öğretmen olmasından da kaynaklı olacak ki bizlere hep kucaklayıcı öğretici oldu. Kötülerden kötü insanlardan hep uzak oldu. Gazeteciliğe 1964 yılında Hürriyet Haber Ajansı muhabiri olarak başladı. Rize de Ekrem Orhon'un "denizi kara, karı para yapan adam" şeklinde ilk röportajı ile yaşayan "ölüden mektup var" şeklinde röportajlar ve haberle yaptı. Çeşitli ulusal basın kuruluşlarının temsilciliğini yürüttü. 1996 TRT Rize haber bürosu sorumlusu olarak görev yapmaya başladı. Haftanın her günü TRT Trabzon Radyosuna bağlanarak Rize gündeminden haberler aktarmaktaydı. Karadeniz kültürüne katkılar sağladı.
Fatih Sultan KAR / İST.