ABDULLAH UZUN
Karadeniz Bölgesi'nde ne yazık ki sel ve heyelan felaketleri artık olağan hale geldi. Son olarak Rize ve Artvin'de etkili olan sağanak yağışlar sonucu dereler taştı, yollar kapandı, ev ve işyerleri sular altında kaldı. Şükür ki bu kez can kaybı yaşanmadı, ancak ciddi mal kayıpları meydana geldi.
Felaketin sebepleri yıllardır aynı:
Dere yataklarının bilimsel esaslara uygun olarak düzenlenmemesi,
Vatandaşların tüm uyarılara rağmen dere kenarlarında yapılaşmaya devam etmesi,
Devletin de kuralları uygulamada yeterince kararlı davranmaması.
Sonuçta vatandaş da devlet de olaylar karşısında el birliğiyle mücadele etse de ortaya çıkan tablo değişmiyor. Yine istenmeyen görüntüler, milli servet kayıpları, yapılan onca yatırımın ve emeğin bir anda yok olması bizleri derinden üzüyor. Acı ama gerçek olan şu ki; bu felaketlere kendi ellerimizle davetiye çıkarıyoruz.
Biz gazeteciler olarak bu konularda defalarca uzman görüşlerine yer verdik, uyarılar yaptık. Ancak çoğu zaman dikkate alınmadı. Yaşımız itibarıyla böyle felaketleri defalarca gördük. Dedelerimizin "Her kırk-elli yılda dere yatağını bulur" sözleri aslında deneyimle ortaya çıkan bir gerçeği anlatıyordu. Biz ise bu sözlere kulak asmadık, bildiğimizi yapmaya devam ettik.
Sevindirici olan yönü ise şu:
Devletimiz afetin yaşandığı ilk andan itibaren bütün imkânlarını seferber ediyor. Bakanlar düzeyinde olay yerine gidiliyor, vatandaşlarla birebir ilgileniliyor. Sahada 7/24 görev yapan ekipler canla başla çalışarak yaraları sarmaya gayret ediyor. Bu fedakâr ekipleri yürekten kutluyorum.
Millet olarak biz de zor zamanlarda bütün kırgınlıklarımızı bir kenara bırakıp tek yürek oluyoruz. Böyle bir vatana sahip olduğumuz için her zaman şükrediyoruz.
Rize ve Artvin'e geçmiş olsun. Rabbim bir daha böyle afetleri yaşatmasın.