Ahşap ile insan arasındaki ilişkiyi ve ahşabın insanın “ruh dünyasına” yaptığı katkıyı “ahşap evlerin komşuluk yaptığı” köylerde doğup büyüyen insanlar olarak çok iyi bilir ve bu güzelliği iliklerimize kadar hissederiz.

İnandığım doğrum şudur bu konuda; ahşap ve üzerine işlenen sanat, insanın stresini alır, ona sevgi, huzur ve mutluluk verir.

Özellikle birçok köyümüzdeki ahşap üzerine özenle işlenen muhteşem sanat eseri detaylar, benim bu düşüncelerimde ne kadarda haklı olduğumu adeta ispatlamaktadır.

Asırlardır bu muhteşem “ahşap evleri” yapan ustalar; aklını kalbi ile birleştirerek ortaya ahşap evlerin yaşanılabilir güzelliğini çıkarmışlardır.

Ahşap evde bir ömür geçirmek, inanın bana; çok özel bir ayrıcalıktır!

Günümüzde mimarı yapıların neredeyse yüzde 90’ı beton yapılardır ve bugün şehirlerde doğup büyüyenler, hayatlarında bir defa bile olsa “gıcırdayan ahşap merdivenlerden çıkmamışlar” ve doğal olarak bu güzelliği yaşamamışlardır!

Bugün artık uzmanlar tarafından da kabul edilmiştir ki; hem sağlık hem de ruhsal açıdan “ahşap evler” en huzur veren yaşam alanlarıdır!

Kalabalık şehirlerde üst üste katlar çıkılamadığı için ahşap evler yapılamamaktadır.

Ama bizim “Senoz Vadisinde” böyle bir sorunumuz yoktur hamd olsun.

Çünkü tek ya da iki katlı ahşap evler çok rahat yapılabilmekte ve bize yaşam ve hayat alanı olabilmektedir.

Ahşap yapıların daha doğrusu ahşabın insan sağlığı için çok önemli olduğu konusunda artık herkes hemfikirdir.

Hangimiz köylerimizdeki “ahşap arturmalarda oturmanın” keyfini şehirlerdeki “balkonlardan” alabiliyoruz!

İnsanın ruhsal anlamda dinlenmesinin neredeyse ilacı gibidir bizim köylerdeki evlerin “ahşap arturmaları!”

Yeri gelmişken şunu da ifade edeyim.

Özellikle “arturma” ismini kullanmamın nedeni öz Türkçe olmasındandır.

Arturma-artırma; evin dışarıya doğru “artırılan bölümüne” verilen isimdir bizim Senoz Vadisinde ve bu ismi ta Orta Asya’dan beri kullanmaktayız!

Düşünebiliyor musunuz?

Eviniz ahşap, ahırda inekleriniz var ve onların “nezüşlerini/seslerini” duyuyorsunuz.

Üst ya da alt kata inerken merdivenlerin ritmik olarak çıkardıkları sesler yol arkadaşınız oluyor.

Birde yağmur yağıyorsa, işte o zaman ahşap evlerin “yağmurun sesiyle” birlikte verdiği keyif ve huzur bir başka oluyor.

Onun için;

Ahşap evde yaşamak bir terapi gibidir.

Doğal sağlıktır ahşap evde yaşamak.

Çünkü, ağaç demek doğallık demektir!

Ahşap evlerde yaşamak büyük bir ayrıcalıktır derken bütün bunları kast ediyorum işte.

Ve tabii, yıllardır dilimin döndüğünce “ahşap evleri anlatmamın sebebi” bütün bunlardır.

Şu bilgiyi de yeri gelmişken vermek isterim.

Ahşap evler, doğru bir yerde ve doğru ağaçtan yapılırsa beton yapılara göre daha uzun ömürlüdürler.

Tabii ahşap evlerin artıları olduğu gibi eksileri de vardır.

Basit bir kibrit alevi ile tutuşabilir mesela ahşap!

Evde herhangi birinin dalgınlığı yüzünden de yangın çıkabilir ve elektrik köylerimize geldikten sonra bu durumu sıkça yaşamaya da başladık maalesef.

Bu yüzden özellikle ahşap evlerin elektrik kabloları ve onların bağlantı yerleri en güzel ve en kullanılır şekilde yapılmalıdır.

Diğer bir tedbirde, evlerin birbirlerine çok yakın yapılmaması olmalıdır.

Çünkü, ahşap yanmaya başladı mı maalesef yakınında bulunan diğer evlere sıçraması çok kolay oluyor. Yıllar önce Çayeli Senoz Vadisi Ormancık (Cutinç) Köyünde büyük bir mahalleyi bu yüzden kaybetmiştik.

Daha yakın zamanda Çukurluhoca Köyünde de ayni akıbeti yaşamış birçok ahşap ev yanmıştı.

Birde ahşap evlerin tahta ya da lambrilerine sürdüğümüz vernik ve her çeşit boya ve kaplamada yangın riskini artıran faktörlerdir.

Doğal bir materyal olması sebebi ile ahşap kimyasal malzemeler içermez.

Çünkü ahşap yalıtkandır ve elektrik akımlarına karşı da dirençli olduğu için betonarme ve çelik yapıların oluşturduğu elektromanyetik alanlar oluşmaz.

Ve bu özelliği sayesinde ahşap yapılar, insan sağlığına zararlı gazları, bakterileri betonarmenin aksine emerek yayılımını engeller.

Nem her ne kadar gerekli olsa da fazlası hem insan sağlığına hem de eşyalara zarar vermektedir. Ahşap, yapısı ve özellikleri sayesinde havadaki nemi, dokusundaki özellikleri sayesinde filtreler.

Betonarme ve çelik yapılara nazaran kat kat uzun ömürlü olan “ahşap evler” düzenli ve doğru bir bakımla çok uzun yıllar sağlam kalabilmektedir.

Bütün bu bilgiler gösteriyor ki; ahşap doğal bir materyal olması sebebi ile kimyasal madde içermez ve tabiri caizse tahtalar nefes alarak içerde yaşayan insanların bol oksijen almasının önünü de açar!

Yılarca ahşap evlerde yaşayanlar olarak bütün bunlara şahidiz.

Bütün Senoz Vadisi köylülerinden ricamdır!

Asırlar önce yapılan “ahşap köy ve yayla evlerimiz” bugün bile hala dimdik ayaktadırlar!

Köylerimizde az sayıda kalan ahşap evleri ve onların üzerlerine işlenen muhteşem sanat eseri işlemelerine zarar vermeyip koruyup kollayalım!

Bu konuda doğup büyüdüğüm köy olan Başköy Köylüleri çok büyük hassasiyet göstererek, eski ahşap evlerini koruyor ve yeni yapılan evlerini de ahşaptan yapıyorlar.

Bunun en son iki örneği “Yağcı ve Bayraktar ailelerinin” yıllar sonra baba ocakları olan Başköy’de yapmış oldukları “ahşap evlerdir.”

Yakında çıkacak olan “Tulum’un Gizemi” isimli kitabımızdaki bir makalemin başlığıydı;“ahşap evler konuşur!”

O makalenin giriş bölümü şöyledir;

Bize bir şeyler söylüyor bu ahşap evler!
“Nasıl yani, ahşap evler konuşuyor mu?”
“Şaşırdınız mı?

Konuşurlar elbet!

Onların hiçbiri bir tesadüf eseri yan yana gelmiş evler değillerdir.
Hepsi birbirinin yanına yakıştığı için oradalar!

Ve hepsinin de ayrı ayrı bir hikâyesi vardır!

Ahşap evlerin dün olduğu gibi, bugün ve yarınlarda da “birbirleriyle konuşması için” köylerimizde ve yaylalarımızda yaptıracağımız yeni evlerimiz mutlaka ahşap olmalıdır.

Tamamı olmasa da en azından bir kısmı kesinlikle ahşaptan yapılmalıdır.

“Ahşap Evler”; bize dedelerimizden kalan önemli bir kültürel ve geleneksel mimarı mirasımızdır.

Her halde hiç birimiz; gelecek kuşakların bu güzelliklerden mahrum kalmasını istemeyiz!

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun.