Yerel seçimlerde “PAZAR” da aday olanlar ve olamayanlara bakış

Abdullah UZUN

BELEDİYE BAŞKANI- İL GEEL MECLİS- BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ SEÇİMLERİ

Seçimler her ne kadar millî iradeyi yansıtsa da, Türkiye gibi heyecanlı bir memleket kaldıramıyor bu kadar seçim atmosferini.

31 Mart 2019 Yerel seçimleri için yaklaşık altı aydır yoğun bir çalışma yapılarak bugüne gelindi.

Ülkemizde olduğu gibi Rize-Pazar’da, bu zorlu süreçten geçti.

İlk olarak Belediye Başkanı adayları için yoğun bir çalışma temposu yaşandı.

İnsanlar, kimden yana tavır koyduysa o adayın olacağı heyecanı ile bu sürece dahil oldu.

Pazar ilçesinde genelde AK Parti ve CHP arasında seçimler yoğunlaşır.

Bu ve diğer Partilerde Belediye Başkanı adayı olacaklar arasında heyecanlı bekleyiş açıklamalardan sonra bitti.

Sonuçta Ak Parti, CHP, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi adaylarını açıkladı.

Aday adayı olanlar, aday olarak bekleyenler arasında yaşanan yarış sona erdi.

Aday olanlarda mutluluk, olamayanlarda ise hüzün ve kırgınlık ortaya çıkardı.

…………………………

Başkan adaylarının belirlenmesinden sonra, bu kez Belediye ve İl Genel Meclisi Üyeleri “kim” olacak heyecanı başladı.

“Beklenti” içinde olanlar ile “benden vazgeçmezler “ diyenler de, bu sürece dahil oldu.

Adaylar belli olunca “ben emindim..” diyenler, ”bana bu yapılır mı, söz verilmişti?” diyenlere kadar mutluluklar ve mutsuzluklar yaşandı.

Aslında siyasette “söz” ne kadar geçerli olduğunu bilenler, bu gelişmelerden etkilenmemesi gerekirdi.

Ama şu “nefis” var ya bir türlü rahat durmuyor. İnsanın uykularını kaçırıyor.

“Bana da bunlar yapılır mı” dedirtiyor. Yani “kendisine yapılmasın da, başkası ne olursa olsun” anlayışı..

Kazanan bir diğerinin de kendi partisinden biri olduğunu düşünmek bile istemiyor. Dedim ya “ah bu nefis”..

Maalesef her sınıf ve cinsiyetten insanlarında bu sinsi “NEFİS” tuzağına düştüğünü görünce üzülüyoruz.

Aday edilmeyenler, aday olarak seçilenlerden daha az yetenekli değillerdir.

Aksine çok daha yetenekli ve kabiliyetli de olabilirler.

Seçimlerde bunlara bakılmıyor.

Veya bakmıyorlar.

Bu işler farklı yürüyor.

Âlimler bile çirkin siyasetin şerrinden boş yere mi “Allah’a” sığınıyorlar.

Nefsi bir kenara koyarsak, Aslında kaybeden olmadı.

Kaybedenler beklentisi yüksek olanlarda yaşandı.

Neyi kazandık, neyi kaybettik?

Kâr-zarar muhasebesinde;

Kimin gönlünü kırdık, kime su-i zan ettik, kime iftira attık, kimlerin dedikodusunu yaptık?

Tarafgirlik uğruna zulümlere rıza mı gösterdik?

Ben buna kaybetme demiyorum. KISMET” diyorum.

Her işe hayır gözüyle bakanlar bu olaya da “vardır bir hikmeti “diyerek bakmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.

Nefis muhasebesinin yönünü değiştirerek olaylara bakarsak sıkıntı ortadan kalkar.

Etrafımıza bakalım, sosyal hayatta durum nasıl? Hepimizin zor zamanları, dar günleri olmuştur ve olmaktadır. İyi gününüzde sizinle gülenlerin kaçını zor gününüzde yanınızda bulursunuz. ? “Düşenin dostu olmaz” derler, yalan mıdır?

Unutmamak gerekir ki, makamlar bugün var yarın yok!

Kaybetmek, aslında gelecek zamanlardaki yarışlarda elde edilebilecek en büyük tecrübeler olmaktadır. Yapılan yanlışların eğer olumlu dönüşü alınabiliyorsa işte o zaman kaybetmek en büyük kazanım olacaktır.

Kazandıysan bir gün kaybedecek, kaybettiğinde ise bir gün kazanacaksın. Önemli olan bu hüznünün ve coşkunun farkında olmaktır.

Her şey kader ile takdir edilmiş ki kısmetine razı ol ki rahat edesin.