Hiç düşündünüz mü bilmiyorum ama, benim aklıma hep takılır bu soru.
Davut Şahin
davut@yeniasya.com.tr
Zira, İsrail –diyelim ki- bir-kaç çocuk öldürse hemen uluslar arası camiaya karşı “pardon” savunması yapabilir. Geçiştirebilir.
Peki, ısrarla neden hep bombardımanlarda hep çocuklar ve kadınlar hedef seçilir?
Çünkü her katliam sonrası çıkarılan bilançoya baktığınızda üçte birinden fazlası çocuk… Diğer üçte biri kadın ve yaşlılar.
Mesela:
İsrail’in fosforlu bomba dahil kullandığı ileri teknoloji ürünü silahlarla 1.100 Filistinliyi öldürmüştü. Bunların üçte birinden fazlası çocuk olması sizi şaşırtmıyor mu?
...
İkinci İntifada’nın başladığı tarih olan 2000’den 2008’e kadar 4 bin 32 Filistinliyi şehit etmişti.
44 bin 666 kişi yaralanmış, buna ek olarak 8 bin 435 kişi sağlık ekipleri tarafından tedavi görmüştü. Dikkat edin… Burada öldürülen çocuk sayısı 750’yi bulmuş. Yani İsrail ordusunun Filistinlilerin evlerine ateş açması sonucu 732 yetişkin erkek ve 262 kadın Filistinli’nin hayatına son verdiği rakamlara bakılırsa, çocuk katliamı rakamlarda öne çıkıyor. (Filistin Ulusal Haber Merkezi)
…
Dahası aralarında çocukların, yaşlıların, hamile kadınların da bulunduğu 131 Filistinli, kendilerini hastaneye taşıyan ambulansın veya araçların askeri denetim noktalarında bekletilmesi sebebiyle hayatını kaybetmiş.
İsrail’in ısrarla çocuklara yönelik katliamlarının altında yatan temel sebep:
“Filistin toprakları üzerinde bir halk yani insanlar yaşamıyor” düşüncesi.
Çünkü onlara göre, vaat edilmiş topraklar üzerinde “Filistinli-Arap” ismi verilen “insan-altı” yaratıklar bir tür “haşerat” olarak tanımlanıyor.
Zaten, İsrailli bir partinin lideri, bundan kaç yıl önce, “Bunları böcek gibi ezmeliyiz, üzerlerine nükleer bomba atalım” sözleri meselenin vahametini gözler önüne seriyor bir bakıma.
Dahası aşırı sağ kadın Milletvekili Ayelet Shaked, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği son operasyonlara destek vererek;
“Hepsi bizim düşmanımız ve onların kanı bizim elimizde olmalı. Bu öldürülen teröristlerin anneler için de geçerli. Annelerin oğullarının peşinden gitmeleri adil olur. Ölmeliler ve evleri yıkılmalı ki, bir daha terörist yetiştiremesinler” dedi. (Basın)
Bunu söyleyen bir kadın, bir anne olamaz. Tipik bir insan bozması bir canavar olabilir ancak.
Filistinlilerin ebediyen “terörist” oldukları yolundaki düşüncesine sahip olan Yahudiler, Siyonist propagandası ile her ne vesile ile olursa olsun, her “Filistinli”yi “terör ve terörizmi” yan yana getirmeyi başarmış bulunuyorlar.
Bu psikopat beyinsizler, Filistinli herhangi bir anneyi “anadan doğma terörist” doğuruyor düşüncesiyle şimdiden öldürüyor.
Dolayısıyla yarın elinde taş ve sapanlarla önlerine çıkan çocukları şimdiden temizlemiş(!) oluyorlar.
Manyak katiller sürüsünün, çocuk ve kadınları katletmesindeki sır, aslında bir dönem Savunma Bakan Yardımcısı Matan Vilnai’nin sözlerinde gizli: “Şoah!”
Yani: “Soykırım.”
