Yaklaşık üç yıl önce “Ne çekiyoruz eksik sözlerden” başlığıyla bu sayfada bir yazı yazmış ve özetle demiştim ki;

“Sosyal medyanın hayatımıza girip yaygınlaşmasından sonra, özellikle edebiyat dünyasında eserler vermiş kişiler üzerinden bugünden yarına “kökleşecek” hatalar oluşmaya başladı!

Şimdi sosyal medya çıktı mertlik bozuldu. Ben de bu durumdan uzun zamandır şikâyetçi olduğum için ismi üzerinde en fazla bilgi kirliliği oluşturulan birkaç düşünce adamımızın “düşüncelerinin slogan” haline dönüştüğü sözlerinin metinler içinde ki yerini sizlerle paylaşarak bu konuda katkı yapma gayretinde olacağım…”

Sosyal medyanın hemen hemen tüm mecralarında paylaşımlar yapıyor, dünyada ve ülkemizde olup bitenleri yine sosyal medyanın değişik haber sitelerinden uzun zamandır takip ediyorum. Bu defa “edebiyat dünyasının insanlarının” sözleri üzerinden yapılan yanlışlara değil, bizzat hayatın içinden her gün karşılaştığımız “sosyal medya yalanları ve paylaşımları” üzerine bir köşe yazısında neler yazılabilirse onları satırbaşlarıyla yazmaya gayret edeceğim.

Maalesef insanımız okumak ve araştırmayla başı hoş olmadığı için önüne ne gelirse gelsin “doğruluğunu test etmeden” hele birde düşüncesine hizmet ediyorsa gördüğü haber, hemen sosyal medya hesabından paylaşma yanlışına düşüyor!

İnternetin sahip olduğu özellikleriyle hayatımızı çok fazla kolaylaştırdığına kimse itiraz etmez/ edemez. Tabii bunun tam tersi de olabiliyor; yani internet hayatımızı zorlaştırabiliyor/altüst edebiliyor!

İnternetin kötü taraflarından birisi ve belki de en çirkin tarafı; yalan bilgiler üzerine kurgulanan “yalan haberlerdir!”

Koruma kalkanına sahip olmayan kişiler için internet dünyası zaten kirli bir dünya!

Hangi ideolojiye sahip olursa olsun, bugün ki cemiyetin insanı “araştırma zahmetine katlanmadan” önüne servis edilen; duygularına, siyasi algısına ve konumuna uygun olduğuna inandığı “saçma sapan” haberleri çok rahat sosyal medya hesabında paylaşabiliyor.

Son zamanlarda bu paylaşımlara bir de “siyasi kirlilik sosu” eklendi, hepten kirlenip nefret ettirmeye başladı insanı bu saçma sapan paylaşımlar!

Yakın uzak tanıdıklarımın “hatalı paylaşımlarını” dilimin döndüğünce uyarıp düzeltmeye çalıştım çok zaman. “İnternette gördüğünüz her şeye inanmayın araştırın, araştırmıyorsanız, araştıran/bilen insanların sözüne kulak verin, ikazlarına uyun…” diye diye bu yazıyı bana yazdırma noktasına getirdiniz!

İnternet ortamında ve özellikle sosyal medya mecralarında yalan haberler paylaşarak insanların ve kurumların zarar görmesine, masum insanların canının yanmasına sebep olanlar tartışmasız bir şekilde suç işlemektedirler. Çok iyi bildiğimiz bir konuda bile sosyal medyada paylaştığı bir haberi bize karşı savunan insanların varlığına her gün şahit oluyoruz!

Olmayan bir şeyi olmuş gibi göstererek algı operasyonları yapmak internet dünyasının en fazla başvurduğu çirkinliklerden!

Bir örnek vermek istiyorum. Çalıştığım kurumun sorumluluk alanında olan “Çanakkale ve İstanbul Boğazları” ile ilgili olan geçiş ücretleri konusunda öyle yalan, akla ziyan paylaşımlar yapılıyor ki; bu paylaşımı yapan arkadaşlarımı uyarınca enteresan bir şekilde “paylaşılan yalan habere inanmaya devam edip” gerçeği söyleyen bana inanmamaktadırlar!

O paylaşılan “yalan haberde!”; İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından “yerli ve yabancı gemilerin” bedava geçtiği üzerineydi. Hatta bu yalan haberi “TC. ve Atatürk’ü” hatalı göstermek için “Montrö anlaşması” üzerinden servis ederek “kara sularımızda yabancı gemilerin bedava geçtiklerini” ama “kanal İstanbul projesi” ile buna son verileceğine bile vurgu yapılmaktadır! En hafif ifadeyle söyleyecek olursak; işin içeriğini bilen ve uyaran bir kişi olarak bu haberin içeriği de ahlaksız, araştırmadan paylaşanlarda ahlaksızdır desem haksız sayılmam her halde!

Bu kadar çok “yalan ve çirkin haberi” paylaşanlara verdiğim cevapta;

Değil bedava geçmesi o gemilerin; Devletin, (benim de çalıştığım) bir kurumu olan Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü (KEGM) tarafından, Deli Dumrul’un köprü hikâyesinde olduğu gibi ; “boğazlardan geçen gemilerden bir akça geçmeyenlerden döve döve iki akçe, hem de o gün ki dolar kuru üzerinden” alıyor diye izah etmeye çalışıyorum.

Maalesef anlamış bulunmaktayız ki; sosyal medyada ki yalanların sonu gelmeyecek. Doğrusu ne demedikçe, doğrusunu araştırmadıkça bu aldatıcı paylaşımları hem de “besmele çekerek!” paylaşmaya devam edecek olanlar bilmeliler ki; bu yalan haber bir gün kendisi içinde yapılır ve işte o zaman “Anya ile Konya’yı” görmüş olurlar, ama o zaman da iş işten geçmiş olur!

Türk şiirinin yaşayan büyük ustası “Sezai Karakoç” un bir sözü ile meramımı daha net ifade edecek olursam; “Anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, biraz cahillik kâfidir!”

Büyük Türkçü “Hüseyin Nihal Atsız” vefat edeli kırk beş sene geçti. Ama bugün bile hala haklı çıkması gerçekten de inanılmaz değil mi? “Cidden; bu ülke deliler, geri zekâlılar ve ruh hastalarıyla doludur!”

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…


Mustafa Aydın
24.07.2019 10:19:44
Bizim millet yalan söylemeyi severdi internet sayesinde daha güzel söylemeye başladı.

Nurten
24.07.2019 11:46:05
Yalan haberle prim yapmak önce gazetecilerin kabahatı sonrada buna inanan halkın kabahatı.araştırmadan yayınlanan her haber kurşun gibi kişinin kendisine döner.

Kürşad Yılmaz
24.07.2019 13:10:55
Bu tür yalan ve provakasyon amaçlı paylaşımlar çok tehlikeli. Adalet ve savcılar zamanında önlem almazsa toplum yalan ile kaosa sürüklenebilir sosyal medya eliyle. Çok önemli bir konuyu gündeme getirdin Abdurrahman Akın abi.

Alpaslan
24.07.2019 14:13:51
Milypnlarca kişi şu anda bu yorumu yaparken bile bu suçu işlemeye devam ediyor dostum.

Yalan haber yapmak ve yaymak ahlaksızlıktır!

Abdurrahman Akın

24.07.2019 09:49:15

69