SANAL DOSTLUKLAR

SANAL DOSTLUKLAR

TEFEKKÜR 25.02.2014 12:28:22 9 0
SANAL DOSTLUKLAR
Sedat Dingin(Yeni Asya)

Bu hüzünlü sorunun acıklı cevabına direkt girmeden şu söz ile devam etmek istiyorum:
“Bir çivi bir nal kurtarır.
Bir nal bir at kurtarır.
Bir at bir süvari kurtarır.
Bir süvari bir bölük kurtarır.
Bir bölük bir ordu kurtarır.
Bir ordu bir savaş kurtarır.
Bir savaş bir vatan kurtarır…”
            İnternet neredeyse hepimizin birçok alanına giren bir nimet… Oturduğumuz yerden bir ülkeye gitmek üzere taksimizi kapımızın önüne getirtebiliyor, uçak biletimizi ayırtabiliyor, sonrasında yine rezervasyon yaptırdığımız otelden araç isteyip otele gidebiliyor, orada tatilimizi yapabiliyor ve aynı yöntemlerle tekrar evimize dönebiliyoruz…
Nimet dedim, ama bazen nimetin suistimal edilme durumları da söz konusu.
Dünyada yaşayan ve birkaç inch ekranlardan kâinata bakan canlılar oldu insanların çoğu… Peki, biz bu çoğunluğun veya azınlığın neresindeyiz? Öyle ya bilhassa Müslümanlar olarak bazı konular üzerinde daha hassas olmamız elzem durumda. Yukarıda belirttiğimiz gibi bir çivi olma yolunda ne kadarız? Yoksa şu hayatta bir çivi bile olamadık mı? Yoksa daha çok boşa geçen dakikalara çivi olmayı mı yeğliyoruz? Dijital hayata dalıp, ilgisizlikten yakınan eşler, dostluklar mı oluşturduk yoksa kendimize? Bunun sonucunda psikolojik anlamda yaralı nesiller ve küçüklerimize sıcacık tecrübeler aktarmaya hiç de hevesi kalmayan yetişkinler mi olduk?
İnternet elimizin altında, her an olsun kaygısını yaşayarak ne yazık ki fiziksel anlamda benzerliklerin olduğu, aynı soy isme sahip, ancak bunların dışında hiçbir ortak paydası olmayan  ailelerin, grupların bulundukları topluma, hizmete ne kadar faydalı olabilecekleri aşikar ve aşikar olduğu kadar da ürkütücü... Akşamların oturup sohbetlerin edildiği, “ günün nasıl geçti hayatım, kardeşim, dostum vs.” soruların sorulamadığı, ortak  paylaşımların yapılamadığı bir evde, acılar da ortak olmaktan çıkmayacak mı?  Beraberce dışarıya çıkılıp bir yol boyuna, bir geziye, bir pikniğe, sohbete, yakınları ziyarete gitmeyerek evlerde ne yazık ki kalabalığın içinde yalnızlaşmaya kendimizi mahkûm ediyoruz. Şayet, aksi durum söz konusu olmaya başladığında da maazallah, henüz internetten tanışılan, sanal insanlar ile paylaşılır oluyor bunların hepsi… İşte kırılma da burası ya. Bu sefer de sanal dostuklar başlıyor. Etrafımızda bolca var esasında; yapmacık, samimiyetten oldukça uzak… İçimizden çokları içinden gelerek “kardeşimmm” diyebilecek kişi sayısını maalesef bir elin parmağı kadar gösteremez olmuş.
Hayat, aslında her saniyesiyle ile bize verilmiş bir lütuf değil midir? Etrafımızdakiler ihsan-ı ilahi değil midir? Öyledir ama nedendir bu boşa geçmişlik? Sorulmaz mı sonra, bir ömrü nasıl harcadın? Madem sorulur, madem mutluluğun sırrı da bu değil. “Mademki helâl dairesi keyfe kâfidir. Madem harama girmeye hiç lüzum yoktur.” O halde maden değerindeki “mademlerin “ farkında olmaktır bütün mesele.
Nimeti nimetsizliğe çevirmek büyük bir sorumluluk istemez mi? Yalnızlığa mahkum ettiğimiz kardeşlerimizin, yakınlarımızın bir nevi haklarına girdiğimiz gerçeği karşısında; sosyalleşirken asosyal olamnın acı neticesini hangi kelimeler, hangi icraatlar kurtarabilir? Ne dersiniz interneti nimet sınırlarında tutup etrafımızdakilerle müfritane irtibata geçelim mi? 

Anahtar Kelimeler:
1

Projenin ilk ayağı Rize Pazar’da başladı.

2

İSTANBUL’DA DÜZENLENEN YÖRESEL ÜRÜNLER FUARI SONA ERDİ.

3

BATUM’DA SINIR TEMSİLCİLERİ TOPLANTISI YAPILDI

4

Z kuşağını anlamanın önemi!

5

Tarım Fuarındaki Yerini Aldı