RAMAZAN GÜNLÜĞÜ ;CÜZ : 6 Sayfa : 101-121 Sureler: Nisa suresi, Maide suresi, En’am suresi.
CÜZ : 6
Sayfa : 101-121
Sureler: Nisa suresi, Maide suresi, En’am suresi.
“Maide” gök sofrası demektir. Havarilerin İsa aleyhisselamdan “kalplerinin mutmain olması ve imanlarının pekişmesi” amacıyla “gökten sofra” istemeleri sureye isim olmuştur.
Maide suresi “kurallar ve sınırlar” suresidir. Kurtubi, sadece bu surede geçen 19 Farz tespit ettiğini söylemiştir. Surenin amacı insanoğluna “kontrollü ve sınırlı” bir hayat alışkanlığı kazandırmaktır. Zira “bir sınır yoksa hiç sınır yoktur.”
Sure, Allah ile kulları arasındaki sözleşmelere sadık kalınması talimatıyla başlar. Helal ve haram gıdanın sınırları çizilir. Zira “insan yedikleridir.”
Seçme ayetler:
(وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارٰى نَحْنُ اَبْنَاءُ اللّٰهِ وَاَحِبَّاؤُهُ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُمْ بِذُنُوبِكُمْ بَلْ اَنْتُمْ بَشَرٌ مِمَّنْ خَلَقَ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَاِلَيْهِ الْمَصٖيرُ)
“Yahudiler ve Hıristiyanlar “Bizler Allah'ın çocukları ve can dostlarıyız!” dediler. De ki: “Öyleyse neden günahlarınız yüzünden sizi cezalandırıyor?”
Aksine siz O'nun yarattığı insanlardan sadece bir kısmısınız. O müstahak olanın bağışlanmasını diler, (cezayı) dileyeni de cezalandırmayı diler; zira göklerde, yerde ve her ikisi arasındaki şeylerin tümü üzerinde hükümranlık Allah'a aittir ve dönüş O'nadır.”(Maide: 5/18)
(اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دٖينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتٖى وَرَضٖيتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ دٖينًا)
“Bugün sizin dininizi kemale ulaştırdım ve size olan nimetimi tamamladım. Ve Allah’a teslimiyet olan İslam’ı sizin için din/hayat tarzı olarak benimsedim. (Din olarak İslâm’dan razı oldum…”
(يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ دٖينِهٖ فَسَوْفَ يَاْتِى اللّٰهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ اَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنٖينَ اَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرٖينَ يُجَاهِدُونَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَائِمٍ ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْتٖيهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ)
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler.
Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar.
İşte bütün bu özellikler Allah'ın isteyene bahşetmeyi dilediği lütfudur. Zira Allah engin (lütuf) sahibidir, her şeyi ayrıntısıyla bilendir.”(Maide: 5/54)
Hadis-i Şerif:
(عَلَيْه يُعْلَى وَلاَ يَعْلُو اَلإسْلاَمُ)
“İslam en üstündür, onun üstüne/yüceliğine çıkılamaz.”(Darekutni, III/252)
Netice: Allah’a yakın olmak insanın/toplumun istek ve arzusuna göre değil, ortaya koyduğu değerlere göre gerçekleşen bir durumdur. Yahudi ve Hıristiyanlar Allah rızasını kazanma imkân ve ihtimalini kaybetmiştir.
Allah’ın razı olduğu yol “İslam yoludur.” İslâm’dan başka Allah’ın rızasına ulaşacak yol bulunmamaktadır. Oruç tutmak, Müslümanın “Allah yolunda” olduğunu gösteren en önemli işaret, delildir.
“Allah için hiç kimse vazgeçilmez değildir.”
