RAMAZAN GÜNLÜĞÜ CÜZ : 4 Sayfa : 61-80 Sureler: Ali İmran suresi
CÜZ : 4
Sayfa : 61-80
Sureler: Ali İmran suresi…
Surede 'Allah katında yegâne geçerli dinin İslâm' olduğu vurgulanmakta, İslâm’ın inanç esasları (özellikle uluhiyet ve nübüvvet) ile (birr ve takva gibi) bazı temel ahlâk kavramları üzerinde durulmaktadır.
Surede özellikle, Hıristiyanların Hz. İsa’yı ilahlaştırmaları, Yahudilerin de ona iftira ve karalamada bulunmaları ve her iki grubun da aşırılığa düşmesi ele alınmış ve İslâm’ın orta yolu açıklanmıştır.(Diyanet Kur’an Yolu Tefsiri)
'Bu surenin muhtevası Hıristiyanlaşma diyebileceğimiz bir temayüle karşı Müslümanları uyarmak üzerinedir. Hatırlayacaksınız bakara suresi Müslümanları Yahudileşme tehlikesine karşı uyarıyordu.
Hıristiyanlaşma tehlikesinin en büyük tezahürlerinden biri de “dinin temel referanslarını, ana kaynaklarını yanlış yorumlamaktır.”
'Teslis inancının' bir şirk inancı diyebileceğimiz “üçleme” inancının, yani 'baba, oğul, Ruh-ul Kuds’ten' oluşan üçleme inancının aslında İncil’in bir takım metinlerinin tahrif edilerek elde edilmiş bir inanç olduğunu biliyoruz.(Tefsir Dersleri)
Seçme Ayetler:
(يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنْ تُطٖيعُوا فَرٖيقًا مِنَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ يَرُدُّوكُمْ بَعْدَ اٖيمَانِكُمْ كَافِرٖينَ) “Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.”(Ali İmran: 3/100)
(وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَاَنْتُمْ تُتْلٰى عَلَيْكُمْ اٰيَاتُ اللّٰهِ وَفٖيكُمْ رَسُولُهُ وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللّٰهِ فَقَدْ هُدِىَ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ) “Size Allah’ın ayetleri okunup dururken ve Allah’ın Rasulü de aranızda iken dönüp nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah’a (gönülden inanıp samimiyetle) sımsıkı bağlanırsa, gerçekten o doğru yola eriştirilmiştir.”(Ali İmran: 3/101)
(يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِهٖ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ) “Ey iman edenler! Allah’a karşı sorumluluğunuzun gereğini hakkıyla yerine getirin! Ve (Allah’a) tam teslim olmadan can verecekseniz, sakın ölmeyin!”(Ali İmran: 3/103)
(كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَاْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَلَوْ اٰمَنَ اَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَاَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ) “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de varsa da çoğunluğu yoldan çıkmıştır.”(Ali İmran: 3/110)
Hadis-i Şerif:
(السَّحَرِ أَكْلَةُ الكتاب أَهْل وَصِيامِ صِيَامِنَا بيْنَ ما فَضْلُ) 'Bizim orucumuzla ehl-i Kitabın orucu arasındaki en önemli fark sahur yemeğidir.'(Müslim, Siyam, 46)
Netice: İslâm, başka hiçbir ideolojiye muhtaç olmayan ve “dünya-ahiret saadetini” garanti eden bir dindir. Müslüman ise başka toplumların yaşamlarına özlem duymadan kendi değerleriyle “tüm hayatını” süsleyen inanç sahibidir.
Müslümanın hedefi, Kitap ve sünnetle açık şekilde ortaya konmuştur. “İyiliğin, hayır ve hakikatin adamı olmak, kötülüğün, şerrin ve batılın” düşmanı olmaktır. “Hayra anahtar, şerre kilit” olmayan Müslüman İslâm’ın güzelliğine halel getirir.
Oruç ibadeti tüm hayır/cennet kapılarını ardına kadar açan, kötülük/cehennem kapılarını kilitleyen “bir kalkandır.”
-Tüm ibadetler Allah rızası için ve 'Allah ve Rasulü’nün ortaya koyduğu ilkeler' çerçevesinde ifa edilmelidir.
