“(Fakat) melekleri görecekleri gün, günahkârlara o gün hiçbir sevinç haberi yoktur ve: ‘Size, sevinmek) yasaktır, yasak!’ derler.
Onların yaptıkları her bir ameli ele alır saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız).”(Furkan: 25/22-23)
“Oruçlunun iki sevinci vardır. Biri iftar ettiği zamanki sevinci diğeri de Rabbine kavuştuğu zaman (oruç tutması sebebiyle göreceği güzelliklerin) sevincidir.”
(Müslim, Sıyam; 164)
Soru:
Ramazan ayını gaflette geçirenler neler kaybediyor hocam? Bu gaflet ne zamana dek sürecek? İnsanlar birilerine kızıp iman ve ibadetlerden uzaklaşıyorlar. Ne dersiniz bu konuda?
Cevap:
Herkes Yüce Allah’ın huzurunda, dünya sahasında “eşit kullardır.” Herkes burada “kendi imtihanını” vermektedir. Sınavda olan bir genç başkalarına öfkelenip sınavı terk ederse ne kazanacaktır? Efendimiz (sav),
“Her insan (her gün) sabah kalkıp (pazara çıkar), nefsini satışa arz eder.
Kimi onu azat, kimi de helâk eder.”
(Müslim, Taharet, 1)
Müslümanlar eğer gerçek bir Müslüman iseler “Allah’a kullukta hiçbir bahanenin arkasına sığınmadan” iman, ibadet ve ahlak imtihanı için var güçleriyle çalışırlar.
Ve bilirler ki, “pişmanlık ölüm gelmeden önce fayda eder, sonraki pişmanlık derin bir azaptan başkasını getirmeyecektir.”
Soru:
Hocam, basit bahanelerle Ramazan orucu sonra kaza edilmek üzere erteleniyor. Kışın kısa günlerde tutarım diyerek. Bazen de “ben hocaya sordum olur dedi” diye de bir mazeret ekliyor. Doğrusu nedir?
Cevap:
“Her kim ruhsatsız ve hastalıksız olarak Ramazanda bir günün orucunu tutmazsa, bütün bir sene oruç tutsa da onu ödemiş olmaz.”
(Ebu Davud, Savm, 38)
“Hocaya sordum” meselesine gelince soruyu sorma biçiminiz “cevabın şeklini” değiştirir. “İbadetler kul ile Rabbi arasındaki sır alanıdır.” Kimin mazeretinin geçerli olup olmadığını bir kulun kendisi bir de Rabbi bilir.
Onun içindir ki Efendimiz (sav) şöyle buyurdular,
“Müftüler sana fetva verse de sen yine kalbine danış, fetvanı kalbinden al”
(Müsned, I, 194)
