İlahi Adalet

İlahi Adalet

TEFEKKÜR 28.01.2016 07:52:48 39 0
İlahi Adalet
Yazar George Orwell’in İspanyol iç savaşında bir sniper tarafından vurulduğunu anlatan yazısını sizlere sunmak istiyorum... İsterseniz bu satırlarla bir giriş yapalım:

“Bir kurşunla vurulmanın tecrübesi çok ilginçtir. Bu tecrübeyi ayrıntılarla tanımlamaya değer olduğunu düşünüyorum.

Saat beşte duvarın köşesindeydi. Bu saatler her zaman tehlikeli zamanlardır. Çünkü bu saatlerde güneşi arkana alırsın, başını duvara yapıştırsan bile gölgen önüne düşer. Bu ise suretinin ana hatlarını çizer. Ben bekçiyi değiştirmek için nöbetçilerle konuşuyordum. Aniden hissettim. O an ne hissettiğim oldukça parlak bir şekilde hatırlamama rağmen tanımlamak için oldukça zor. Sert kabaca bir patlamanın merkezinde olmanın duyusu diyebilirim. Orada yüksek sesli bir patlama ve benim etrafımdaki herkesi kör edecek bir parıltı… Muazzam bir şok hissettim. Çok şiddetli bir şok, bir elektrik terminalinde olmak gibi, hiçbir acıya benzeyen bir acı. Tam bir zaafın hissiyatı, dertli olmanın önünde kum torbaları ile kaplı kocaman bir mesafe vardı. Bu hissi en çok bir yıldırım ile vurulsaydın o zaman hissedebileceğini düşünüyorum. Vurulduğumu hemen bildim. Herşey bir saniyeden az bir zamanda oldu. Benim tüfek olduğunu düşündüğüm ona yakın patlama… Öncelikle dizlerim yukarı doğru buruştu ve yere düştüm. Uyuşuk sersemleten bir his vardı. Sıradan hiçbir hisse benzemeyen bir acı.

Konuşmakta olduğum Amerikalı nöbetçi ‘Vay! Sen vurulur musun?’ dedi. İnsanlar etrafıma toplandı. Bu tür durumlardaki olağan telaş vardı. ‘Onu yukarı kaldır! Nerede vuruldu o?’ ‘Gömleğini açın!’ vb.

“Amerikalı benim gömleğimi açmak için bir bıçak istedi. Cebimde bir tane olduğunu söyledim. O anda kolumun felç olduğunu hissettim. Acı yoktu. Belli belirsiz bir memnuniyetim vardı. Bu yaralanma karımı mutlu edecekti çünkü. O hep benim yaralanmamı isterdi. Kötü bir şekilde vurulmuştum. Kurşunun önümde bir yerlerden vurduğunu hissetmiştim. Nereden vurulduğumu sormak istedim. İlk denememde ufak bir gıcırtı çıkarabildim. İkinci denememde başardım. Onlar boğazda olduğunu söylediler. Ağzımdan bir sürü kan döküldü. Arkamdaki İspanyol’un kurşunun açık bir şekilde boynum boyunca gitmiş olduğunu söylediğini duydum. Sonra sıradan zamanlarda beni şeytan gibi ısıtacak olan alkolü hissettim…

“Sonra birisi esnerken kan benim ağzımın köşesinden dışarı damlıyordu. Ana yol gitmişti diye düşündüm. Ne kadar uzun süre dayanabilirsin, şah damarın kesildiğinde ne kadar devam edebilirsin? Birkaç dakika muhtemelen, herşey çok buğuluydu. Ben benim öldüğümü farz ettiğim iki dakikada herşey olmuş olmalı. (….) Bu aptal talihsizlik beni çileden çıkarıyordu. Öldürülmek, hatta bu harabede bile değil. Aptal hendeklerin bayat bir köşesinde, bir anın dikkatsizliği ile…

“Düşündüm, beni vurmuş olan adama karşı herhangi bir dargınlık hissetmedim. Eğer yapabilseydim benim, öldürmek istediğim bir faşist olduğunu hayal ettim. (….) Gözüme, açtığımız hendeklere dökülmüş olan kavak ağacı yaprakları ilişti. Kolumda, şeytani bir acı varken, kavak ağacı yapraklarının büyüdüğü dünyada canlı olmanı iyi bir şey olacağını düşündüm. Bunun için yemin dahi edebilirdim. Fakat etmedim çünkü sert bir şekilde nefes aldığımda boğazıma kan kaçıyor ve ağzımdan dışarı kan baloncukları çıkıyordu.” (a.g,y.)

***

Goerge Orwell’in bir sniper tarafından vurulduğu anı hem dramatik hem de psikolojik olarak yansıttığı bu satırları okurken, Saraybosna’da, Sbretrenitja’da ve Irak’ta vurulan kurbanları hatırlamamak elde değil.

Yazar, şanslıydı. En azından bu satırları kaleme alabilecek kadar yaşadı.

Ama Irak’ta Chirs Kyle adlı sniper tarafından vurulan 150’den fazla insan, Orwell kadar şanslı değildi.

Otomotik ve uzun namlulu silahlarla, Müslümanların beynini dağıtarak ün kazanan Kyle, bunu bir de kitaplaştırarak ününe ün kattı.

Amerika’ya döndüğünde artık “kahraman”dı. Irak’ta 4 ayrı dönem keskin nişancılık yapmış ve 2 Gümüş Yıldız madalya alarak 2009’da ordudan ayrılarak eve dönmüştü.

Anılarını yazdığı “American Sniper” adlı kitap New York Times tarafından “çok satanlar” listesine girdi. “Şeytan” lakabından haz duyuyordu.

Öyle ki, Time dergisinde kendisiyle yapılan bir söyleşide, “Başta insan öldürmekte zorlanıyordum. Ancak sonra öldürmenin aslında hayat kurtardığını düşünmeye başladım” diyerek psikopatça bir yorum getirecekti.

Sonra adına, askeri eğitim şirketi kurdu Kyle.

Ama ya sonra?

Kaderin garip bir cilvesi: Teksas’ta bir atış poligonunda tartıştığı, post travmatik stres bozukluğu teşhisi konulan eski bir asker tarafından, başından vurularak öldürüldü.

İşte İlahi Adaletin tecellisi!

George Orwell yaşasaydı bu olaya belki “bu yorumu” getirecekti! 
Davut Şahin(Yeni Asya Gazetesi)

Anahtar Kelimeler:
1

ÇAYMER sezonu açtı, kendi yaş çay fiyatını açıkladı

2

Macaristan’dan getirdiler, Rize’de denenmeye başlandı

3

Projenin ilk ayağı Rize Pazar’da başladı.

4

İSTANBUL’DA DÜZENLENEN YÖRESEL ÜRÜNLER FUARI SONA ERDİ.

5

BATUM’DA SINIR TEMSİLCİLERİ TOPLANTISI YAPILDI