Dünya nereye?!...

Dünya nereye?!...

TEFEKKÜR 26.07.2014 16:02:30 18 0
Dünya nereye?!...
Dünya nereye?!...

Arada bir: “Nereye gidiyoruz?” diye sorarız ya...

Ali Hakkoymaz
alihakkoymaz@gmail.com


Dünyadayız ve yoldayız... Ve yani yolcuyuz her dem yatsak da kalksak da....
Gece gündüz... Dur durak yok:
“Dünyaya geldiğim anda; Yürüdüm aynı zamanda...” diyerek, içindeki, dışındaki yolu, yolculuğu görmüş Veysel.
***
Yolculuğumuzu unuttuğumuzda ve veya hatırladığımızda başlıyor/bitiyor her şey.
***
Yolda olmak; “uyanık” olmak demektir. Yolda olmak gelgeç şeylere bağlanmamak demektir. Seyir hali... ne hoş bir ifade... Yumuşacık ve dokunmadan bile...
Seyredip geçip gitmek... Zamanları, hatıraları, kavuşmaları, ayrılıkları, ümitleri, gökyüzünü toplaya biriktire...
***
Bir çocuk hayretiyle bakarsın ağaçlara, gökyüzüne, kuşlara...
Akarsuların da yolcu olduğunu anlarsın.
Çocukluğumda trenle giderken, telgraf, telefon direklerinin hızla geriye gidişini seyrederdim. Çok şey -bizden ve birden- nasıl uzaklaşıp giderdi; he heey!
Hangimiz aydede ile yarışmadık!
O yaşlı dede bizimle beraber koşardı. Birden dururduk onu denemek için; duruyor mu diye de... dururdu.
Eğer bir bulut gelirse; o zaman da yürümeye başlardı yine; belki de -rüzgârına göre- koşmaya...
Bulut kümesi gelmişse; bir müddet kaybolurdu. Biz durunca onlar da dururdu.
Şeffaf bulutların ardında yine aydede yolculuğuna devam ederdi.
Kara, gri bulutlar içimi karartırdı biraz; aydedemi alırdı benden ve unuturdum o arada çocukça yolculuklarımı.
***
Dünya böyle bir şey işte!
Farkında olursak; yolcuyuz. Yoksa; “git gel”ler arasında -telâşelerde- yolu, yolculuğu, dünyayı, ölümü, ayrılığı, renkleri, hediyeleri, musîbetleri, dertleri, kendimizi unutuyoruz. Daha, zaten kendini unutunca; hatırlayacağı, hatırlatacağı bir şey kalmıyor ilerde, geride, burda.
***
Yolcuya yakışmayacak hallere girdiğimiz çok oluyor. İşlerine karışıyoruz ev sahibinin. Taşıyamayacağımız yüklerin müteahhidi oluyoruz. Yanımıza yükte hafif; pahada ağır şeyler alacağımıza... olmadık hamallıklarla kan ter içinde kalıyoruz.
Boşa dememiş Mehlika Sultan’ın peşine düşenleri görünce Yahya Kemal: “Her yolcu menzile varmadan ölür!”
***
Yolu... Yolculuğu... Menzili... Misafirliği...
Ev sahibini unutukluğumuz mu hatırladıklığımız mı önde?!...
***
Dünya, nereye gidiyormuş!
Sana ne!
Yolunda yörüngesinde o...
Rahmetli dedemin atları gibi...
Yayımdan gelen inekler, kuzular gibi...
Her şey adresine gidiyor.
Ne yani; yolundan yörüngesinden çıktığını görsen; yola mı sokacaksın, dünyayı; yook!
Eee?!...
Ne sorup duruyorsun: “Dünya nereye gidiyor?” diye; yuvasından oynamış gözlerinle!
Sen, nereye gidiyorsun; sen?!...
Cevabını versene kendine; her dem geçip aynaların önüne!
Her adımın, her bakışın, her kelimen, her susuşun ayna...
Aklın kalbin yerli yerindeyse; gir oyna, çık oyna...
Yerlerini terk etmişlerse, birbirlerine küs gibilerse; gir ağla, çık ağla!
***
Sadece bugün değil; dün de fani idi dünya, bugün de...
Sen de uzun emeller var.
Ve...
Unutuyorsun ölümü sık sık...
Git, kendini bakıma al, sıkıla...
Sıkı sıkı konuş kendinle!
Dünyayı çok keşfettin; biraz da kendini keşfet!
Kendimi karşıma aldım, konuşuyorum ha; yanlış anlama!

 

Anahtar Kelimeler:
1

ÇAYMER sezonu açtı, kendi yaş çay fiyatını açıkladı

2

Macaristan’dan getirdiler, Rize’de denenmeye başlandı

3

Projenin ilk ayağı Rize Pazar’da başladı.

4

İSTANBUL’DA DÜZENLENEN YÖRESEL ÜRÜNLER FUARI SONA ERDİ.

5

BATUM’DA SINIR TEMSİLCİLERİ TOPLANTISI YAPILDI