Yönetmeye talip oldukları vatandaşa karşı adil olması gereken gelmiş geçmiş tüm hükümetler bugüne kadar bu ilkeleri göz ardı ederek Türk Milletine büyük haksızlık etmişlerdir!

Üzülerek ifade ediyorum ki; cumhuriyet tarihi boyunca iktidara gelenler bu temel düşünceye teğet geçerek geniş halk kitlelerini yönetme yanlışına düşmüşlerdir!

Bugünse, ülkemizin nüfusunun neredeyse yarısı, “öz yurdunda garip, öz vatanın da parya” psikolojisi içerisine girmiş, toplumsal ayrışmamız dünden daha vahim bir durum arz eder olmuştur!

İnsanımızı tüm renkleriyle tanımak, anlamak ve her türlü ayrımcılıktan uzak, sorunlarını çözmek idare edenlerin temel görevidir!

Kendi dünya görüşünden tavız vermeden, ama sizin gibi düşünmeyenlerin haklarına riayet ederek hizmet etmenin yollarını bulmak, iktidarların aslı görevlerindendir de.

Bu yolda başarılı olmak için, önce yönettiğiniz insanı tanımak ve ihtiyaçlarını iyi bilmek gerekir.

Bu ülkede her Allah’ın günü “ideoloji eksenli” tartışmalar yaşanıyorsa bunun tek bir nedeni vardır, oda; “birbirimize olan tahammülsüzlüğümüz!” ve bizden olmayanı ötekileştirmemizdir!

Dünden bugüne ayrım yapmadan diyebilirim ki; bugüne kadar hükümet edenler, en haklı oldukları meselelerde bile işin içine ideolojilerini ve tahammülsüzlüklerini katarak haklı oldukları halde haksız duruma düşebilmişlerdir!

Maalesef ihtiyaçlarımızı istismara açık bir şekilde dillendirerek, hakkımız olan kazancıda heder etmekte üzerlerinde yoktur hükümetlerin!

Bu bakış açısı; ülke olarak enerjimizi boşa harcamamıza ve kısır tartışmalar etrafında birbirimize olan kın ve nefret duygularımızı derinleştirmektedir. Birbirimizi anlama yerine sanki kahredici bir “mal kavgası” içindeymişiz gibi birbirimizi suçlama ve aşağılama yarışı içindeyiz!

Ve işin en acı veren tarafı da insanı kahreden bu gidişi engellemek bugün ki Türkiye’de maalesef mümkün görünmüyor!

İktidarlar her dönem “mutlu azınlıklar devşirilerek” kendileri dışında kalanların şöyle düşünmesine sebep oluyorlar; acaba bizim dönemimiz bir daha ne zaman gelecek, bu iktidarın defterini ne zaman düreceğiz!

İşte bugün ki yaşadıklarımız bu düşüncemi teyit ediyor!

İçinde öfke barındıran bu düşünce hayat bulduğu anda bugün yaşadıklarımızı yarınlarda da yaşamamız kaçınılmaz olacaktır!

Vatandaş, doğru-yanlış bakmadan oy verdiği partinin ideolojisine göre davranış sergiliyor. Bunun sebebi; partiler birbirlerinin yaptığı eksiklikleri konuşma/eleştirme yerine, rakiplerini yok etmek için çaba göstererek oy deposu olarak gördüğü vatandaşın düşünme hakkını elinden almasıdır!

Doğal olarak partilere gönül veren geniş halk yığınları aynı yolu takip etmekte ve maddi- manevi sahada ki meselelerimiz kangrene dönüşmektedir!

Nurettin Topçu’nun ifadesiyle bu durumu izah edecek olursak; “…Hepsinden ziyade bizi kurtardığını söyleyen eller bize zulmediyorlar; Devletliler, servetliler, kuvvetliler.”

Bu noktada şunu sorma hakkımız var sanıyorum.

İktidarları anlıyoruz! Peki, bize ne oluyor ki; hırslarımızla hareket ederek bugün yaşadığımız “toplumsal kutuplaşmanın” müsebbiplerine destek vererek kamplaşmayı derinleştiriyoruz!

Benim bugüne kadar olup bitenleri görmem ve bunları aklı başında tespitlerle sizlerle paylaşmam için yaşım müsaittir!

Bugün benimde içinde bulunduğum muhalif insanların mevcut iktidara verdikleri tepki, bugün ki iktidara koşulsuz biat eden insanların dün ki iktidarlara gösterdikleri tepkilerinin yanında solda sıfır kalır, bu tespiti de yeri gelmişken ifade etmeliyim!

Bir kez daha üzülerek ifade etmeliyim ki; sen-ben kavgasından başka manası olmayan bu durum, geniş halk kitlelerinin “arada kalmasına” ve siyasilerin “istismarına” da açık olması sonucunu doğurmaktadır!

Evet, her dönem olduğu gibi bu dönemde de milletin her değeri istismar ediliyor. Durumu görüyor ve yaşıyoruz! Gelin görün ki, bizde vatandaş olarak bu istismara çanak tuttuğumuz için iki yakamız millet olarak bir araya gelmiyor!

Ben şahsen geldiğimiz noktada şunu rahatlıkla ifade edebilirim; icraat yerine “ideolojik nasihatlerle” milleti oyalamaya çalışanlar, benim gözümde sadece başarısız değiller aynı zamanda da milletin geleceğini karartan “siyasi cambazlardır!”

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…


Muhammet
5.04.2018 14:01:33
öz yurdunda garip, öz vatanın da parya” psikolojisi içerisinde olan kimse yok bu ülkede.

Nurten
5.04.2018 14:34:42
Vicdanını sağa sola kıralayanlara bir şey anlatmak zor oldu ülkemizde.Her partinin hükümetin bu yanlışlarını dile getirmeniz çok doğru.Vatandaş olarak bizlerde kabahatın büyüğü

Alparslan
5.04.2018 14:45:49
Sevgili dostum son noktasına kadar katılıyorum,iyiki varsın

Hamit Demirdağ
5.04.2018 16:32:24
Kalemine sağlık Abdurrahman Akın, bu yazının altına imza atarım. tam tespit. Teşekkürler.

Dursunali Mert
5.04.2018 16:54:35
Sanki dün bu ülkede kamplaşma yokmuş gibi algıladım yazdıklarınızı.Oniki eylül öncesini bilmeyenlere anlatmak lazım,neler neler oluyordu.Mahalleler ayrılmıştı. O zor günler geri gelmesin diye dua edelim.

Mustafa Aydın
6.04.2018 15:52:12
Abdurrahman bey kardeşim,brde geçmişi eleştirsen olmaz mı

“Siyasi cambazlar!”

Abdurrahman Akın

5.04.2018 10:39:03

226