“Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın! (Allah'ı gündeminizden düşürmesin!) Kim bunu yaparsa, işte onlar kaybedenlerin ta kendileridir.”(Münafikun: 63/9)

“Öyle yiğitler (Kadın-Erkek) vardır ki, ne geçimleri adına sürekli icra ettikleri ticaret, ne de (günlük) alım satım işleri, onları Allah’ı zikretmekten, namazı bütün şartlarına riayet ederek, vaktinde ve aksatmadan kılmaktan ve zekâtı tastamam ödemekten alıkoyamaz! Onlar, kalplerin halden hale girip altüst olacağı, gözlerin dehşetten donakalacağı bir günden korkarlar.”

“Bütün bunların sonucunda da Allah onları yaptıklarının en iyisiyle ödüllendirir; üstelik onlara kendi lütfundan daha fazlasını da verir: zira dilediğine hesapsız rızık bağışlayan yalnızca Allah'tır.”(Nur: 24/37-38)

Sevgisi zehirlenen insan sevgi konusunda nasıl davranacağını bilemez. Sevgi hiyerarşisini ayarlayamaz. Kimi, neyi ne kadar sevmesi gerektiğinin farkında olamaz. Dengeyi altüst eder.

Sorulsa kendisine;

-“Evini, barkını, malını ne kadar seviyorsun?”

“-Evlâdını, anne-babanı ne kadar seviyorsun?”

“-Eşini ne kadar seviyorsun?”

“-Onlar için canımı verecek kadar bağlılığım, sevgim var. Değil kaybetmek, onların ayağına batan bir dikeni ta yüreğimde hissederim. Kurban olurum ben onlar için… Gençliğimi, ömrümü, sağlığımı onlar mutlu olsunlar diye hiçe saydım/sayarım. Gecemi gündüzüme katarak çalıştım onlar çekmesinler diye…”

“-Ya Allah ve Peygamber sevgisi, Allah ve Peygamber hakkı ne durumda?”

“-Namaz (Zikrin en büyüğü) konusunda karnen nasıl?”

“-Biliyorsun günde 5 vakit namaz, yılda bir ay oruç, zekât, kurban, hac, zikir, dua, hamd, şükür, tefekkür... var.”

“-İbadetler, kulluk ne âlemde? Sevdiğin şeyler ve kimseler için gözünün feri kaçtı, sırtın büküldü, romatizma her tarafını sardı, belini bükemeyecek, idrarını tutamayacak hale geldin. Hala rükû yok, secde yok, namaz yok, ezanda kulağın namazda gözün yok! Allah’ın rahmet ve merhametini isteyecek yüzün yok!”

-“Ne olacak şimdi?”

“-Kalbim tertemiz!” Yetmez mi?

“-Çalışmak ta ibadet değil miydi?” İbadete sayılmaz mı?

“-Her şey; malım, mülküm, eşim, evladım için… Onlar üzülmesinler, onlar ezilmesinler, onlar muhtaç kalmasınlar, çektiğimi çekmesinler…” diye…

Dünyadaki tüm varlığını eşi, evladı, malı, mülkü, serveti için harcayan ve bunu yaparken de sağlığını, gücünü, kuvvetini tüketen bir kimse ilk bakışta takdir edilecek bir mücadele vermiş gibi görünüyor. Dünya penceresinden bakıldığında böyle görünüyor. “Hayatını sevdikleri uğruna feda etmiş eli öpülesi adam veya kadın!”

Sevdikleri uğruna uykusuzluğu, yorgunluğu göze almış; gençliğini, ömrünü feda etmiş, tam bir sevgi abidesi. Takdirlerin en büyüğünü hak eden bir yaşam sürmüş…

Rabbinin ona ve tüm insanlığa gönderdiği son Peygamberi dinleyecek vakti, indirdiği son mektubu okuyacak zamanı olmadığı için kendisine yapılan şu tembihi de doğal olarak ıskalamış…

“Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ zikretmekten alıkoymasın! (Allah'ı sizin gündeminizden düşürmesin!) Kim bunu yaparsa, işte onlar kaybedenlerin ta kendileridir.”(Münafikun: 63/9)

Neden ıskalamış?

Sahip olduklarının aşırı sevgisinden. Onları mutlu etme telaşından. Onların mutluluğunu kendi mutluluğuna tercih etmesinden. Gençliğini, ömrünü heba etmesinin tek sebebi sevdiklerinin mutluluğu…

Sorulsa kendisine tekrar:

“Çok mu seviyorsun onları?”

“Canımı verebilecek kadar çok.”

Böylesi bir sevgiyle dolu olan kadın veya erkekle ilgili Yüce Rabbimiz son mektubunda bizlere ahiretten bir tabloyu gösteriyor, daha ebedi âleme göçmeden. Böyle bir sevginin nasıl boşa çıkacağını göstermek adına…

Sevgi zehirlenmesine düşmeyelim diye…

“(Kıyamet günü onlar) Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir.)

Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için),

evlatlarını,

eşini ve kardeşini,

aralarında yaşadığı tüm yakınlarını

ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın!

Hayır, (ne mümkün! Böyle bir fidyenin kabul edilme imkânı var mı?)!

Asla!”(Mearic: 70/11-15)

Dünyadayken sevdikleri için her şeyini feda etmeyi göze alan bir “sevgi abidesinin” gerçeklerle karşılaştığında “tüm sevdiklerini” cehennem azabından kurtuluş için feda etmek isteyeceği bir hakikat var ortada…

Hayata ve varlığa ahiret penceresinden bakınca bir başka görünüyor. Bu gerçeği ıskalamamak lazım…

Cumanız mübarek olsun!


Mehmet potomyali
7.10.2017 00:38:23
gunumuz insani neyi ne kadar sevecegini malesef ayar edemiyo....yuregine saglik hocam...

SEVGİ ZEHİRLENMESİ!

Yusuf KAMBUR

6.10.2017 10:46:33

11