Aktüel Kültür Dergisi İnsan ve Hayat, haziran sayısında ülkemizdeki sezaryenle yapılan doğumların oranındaki hızlı artışa dikkat çeken önemli bir dosya yayınladı. Gazeteci yazar Kemal Aydın ve Ömer Demir’in hazırladığı
“Ailenin Sezaryenle İmtihanı” başlıklı yazıda, ailelerin hekimlerden sağlıklı bilgi alamaması, internet bilgileri ile hareket etme, doğum öncesi hazırlıkların yapılmaması, hekimlere düşen hasta sayısındaki fazlalık ve özel hastanelerin aileleri sezaryene yönlendirmeleri, sezaryen doğumunu artıran sebepler olarak sıralanıyor.
Türkiye’de 2 Çocuktan 1’i Sezaryenle Doğuyor
Sağlık Bakanlığı verilerine göre;
1998 yılında sezaryen doğumu yüzde 15’lerde seyrederken 2007 yılında yüzde 42’ye 2015’te ise yüzde 54,7 oranına ulaşarak tehlikeli bir hal almış durumda. Şehirleşme oranlarının yüksek olduğu bölgelerde sezaryen doğumlar daha fazla olurken Ege ve Akdeniz bölgelerimiz sezaryenle doğumda başı çekiyor. D
oğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu ise sezaryenle doğum en az tercih edilen bölgelerimizden. Anne ve baba adayının eğitim düzeyleri yükseldikçe sezaryen doğum oranları artıyor. Sezaryenle doğum yaptıran hastaneler arasında özel hastaneler başı çekerken üniversite hastaneleri ikinci sırayı alıyor.
Avrupa Ebeyi Tercih Ediyor
Makalede, son yıllarda İngiltere’de doğum yapmak maksadıyla hastaneyi kullanmamak için birbirini teşvik eden grupların olduğuna dikkat çekiliyor. Bu kişilerin “
Biz hasta değiliz, neden beyaz önlüklüler tarafından hastanede doğum yapalım ki.” denilerek ebe yardımıyla doğumu tercih ettikleri belirtiliyor.
Birçok ülkede doğum tamamen ebelerin kontrolünde olmasına rağmen
Türkiye’de tek sorumlu uzman hekimler. Günde 100-150 arasında hastaya bakmak durumunda kalan hekimler ise kendileri için daha zahmetsiz ve ek gelir getiren sezaryeni tercih ediyorlar. Anne adaylarını da sezaryene yönlendiriyorlar.
Dünya’da Sezaryen Durumu
Dosyada,
“Dünya çapında sezaryen olarak yapılan doğumların oranı yüzde 15 dolaylarında seyrediyor.
En düşük sezaryen oranı ise yüzde 3-4 ile Afrika’ya ait. Amerika’da 1950’lerde yüzde 3-5 oranında olan sezaryen oranı 1970’te yüzde 20’ye, günümüzde yüzde 30’lara yükselmiş durumda.
Hollanda, Belçika, Norveç, Finlandiya gibi ülkelerde ise normal doğum daha fazla yapılıyor. Sezaryen oranları ise yüzde 13-16 seviyelerinde.
Son yıllarda Fransa’da sezaryen doğum oranları yüzde 20’ye, Almanya’da ise yüzde 30’lara çıkmış.” bilgisi veriliyor.
Sezaryen Tuzağından Kurtulmak İçin
İnsan ve Hayat dergisindeki yazıda anne adaylarının sezaryen tuzağından kurtulması ve sezaryen doğumlarını azaltmak için yapılması gerekenler özetle şu şekilde sıralanıyor:
“Öncelikle hekim seçerken normal doğumu tercih edenlerden seçilmeli. Doğumla ilgili bilgiler internetten, blog yazılarından ve buralarda yer alan videolardan değil güvenilir hekimlerden alınmalı. Doğum süreçleri ile ilgili sağlıklı bilgi veren, doğum ünitesinin donanımı yeterli olan hastaneler seçilmeli. Yani erken doğum riskine karşı bebek yoğun bakım ünitesi olan, geceleri ve tatil günlerinde nöbetçi kadın doğum uzmanı bulunduran, acil bir müdahaleye karşı anestezi uzmanı olan, donanımlı bir doğumhanesi bulunan hastaneler tercih edilmeli.
Ayrıca, doğum öncesi yapılması gerekli eksersiz ve sporlar yapılarak bedenen ve ruhen doğuma hazırlıklı gelinmeli. Doğuma mesai bitimine az bir süre kala gelinmiş ise kendi hekimi de olsa gün içinde vazife yapmış hekim yerine nöbetçi hekimler tercih edilmeli. Çünkü gün boyu 100’den fazla hasta ile yorulan hekimin, normal doğum için gerekli süreyi beklemek yerine hastayı sezaryene yönlendirme riski bulunuyor.”
Eğitimli Anne Adayı Panik Yapmaz
Hisar Intercontinental Hospital Başhekimi Uzm. Dr. Nurettin Demirkol, doğum öncesi eğitim kurslarının önemli olduğunu belirterek, “Hastane olarak hekimle anne adaylarının karşılıklı diyalog halinde bulunduğu ve akıllarına takılan her türlü soruyu sorabildikleri ücretsiz doğum öncesi eğitim kursları tertip ediyoruz. Devlet hastanesinde veya başka bir özel hastanede doğum yapacak olan her anne adayı da kursumuza katılabiliyor.” dedi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Özge Karaosmanoğlu ise doğum öncesi eğitim alan annelerin paniğe düşmediklerini, doğum ekibiyle daha iyi koordine olabildiklerini söylüyor.
Hüseyin Güney
