Pazar Kaymakamı Selçuk Aslan’dan çok özel açıklamalar.

Kaçkar53.com yazarımız Feride Sümer İstanbul’dan Pazar’a gelerek bir ilki gerçekleştirdi. Pazar Kaymakamı Selçuk Aslan ile bugüne kadar gündeme gelmeyen resmi ve özel konuları içeren röportaj yaptı.

RÖPORTAJ 15.06.2016 12:43:57 1651 6
Pazar Kaymakamı Selçuk Aslan’dan çok özel açıklamalar.
Röportaj ; Feride SÜMER

Aslan'ın İlk kez özel konuları dile getirdiği röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
Öncelikle bizi makamınızda ağırladığınız için çok teşekkür ederiz, sizinle görüşmek bizim için bir şeref, bize kendinizden bahseder misiniz? Sizin ağzınızdan sizi tanımak isteriz.

“Selçuk Aslan, Rize Pazar Kaymakamı. 1978, Kırşehir doğumluyum. İlk, orta, lise tahsilimi Kırşehir’de tamamladım. Kırşehir Endüstri Meslek Lisesi Elektrik bölümü mezunuyum. 1994’te üniversiteyi kazandım. 1998'de İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldum. Aynı yıl İstanbul Üniversitesinde Sosyal Bilimler Enstitüsünde Sosyal Yapı ve Sosyal Değişim Ana Bilim dalında yüksek lisans eğitimine başladım. 2000 yılında Maliye Bakanlığında Vergi Memuru olarak memuriyete başladım. 2001’de Kaymakamlık sınavını kazanarak Mülki İdare Amirliği mesleğine Edirne Kaymakam Adayı olarak intisap ettim. İlk 3 yıl stajlar evresinden oluşan Kaymakamlık mesleğinde Edirne Valiliği maiyetinde farklı il müdürlüklerinde incelemeler yaparak devlet yapılanmasını derinlemesine öğrendik. Akabinde Keşan ilçesinde Kaymakam Refikliği stajımı yaptım. Bayburt ilinde ve Aydıntepe ilçesinde Mülkiye Müfettişi refakatinde Teftiş stajımı tamamladım. Bakanlık merkez stajı kapsamında yabancı dil eğitimi ve oryantasyon eğitimleri aldık. Kayseri Tomarza ilçesinde Kaymakam Vekilliği stajına başladım. Bu staj fiilen de kaymakamlık yaptığımız bir dönemdi.12 ay süreyle Birleşik Krallık, İngiltere’de yabancı dil eğitimi alarak,  İngiliz idari sistemini yerinde inceledik. Yurt dışından döndükten sonra biraz daha kozmik bilgilerin paylaşıldığı Milli Güvenlik Kurulu(MGK)'da Kamu Diplomasisi kursunu tamamladım. Bunun sonrasında stajların son evresi olan Kaymakamlık kursuna davet edildim. Bu kursun sonunda bir çeşit yeterlilik sınavı olan İçişleri Bakanlığı Bakanlık Encümenince yapılan Kaymakamlık Sınavına girdim. Sınavı dönem birincisi olarak kazandım. Bu şekilde derece yapınca kuraya tabi olmaksızın tercih hakkı doğdu. Tercihimi Kayseri Tomarza’dan yana kullandım. Daha önce 11 ay vekalet dönemimde belli bir aşamaya getirdiğim hizmetleri tamamlama imkanı buldum. 15 Nisan 2005’te asaleten Kaymakam unvanını aldım. Sonrasında Bingöl ili Yayladere Kaymakamlığında, dahiliye memurları kanununda ki adıyla mahrumiyet stajımıza başladık. Yayladere'de 2006-2008 yıllarında terör yanında başkaca pek çok şeyin eksikliğini, zahmetini çektik. Ancak çok farklı, samimi dostluklar edindik. 2008-2012 ‘de Elazığ Kovancılar ‘da kaymakamlık yaptım. 2010’da Elâzığ’da bir deprem afeti yaşadık. 42 vatandaşımızı kaybettik. Burada Türkiye'nin ilk Afet Lojistik Yazılımını gerçekleştirdik. 2011 Ekiminde yaşadığımız Van depreminde geliştirdiğimiz bu afet yazılımı ciddi şekilde hizmet etti. Bu dönemde yarım kalan yüksek lisans tezime döndüm, Master tezimi Kovancılar'ın Sosyal Yapısı adıyla hazırlayarak, özgün bir eser ortaya çıkarttım. Bu eser çalışmasında Türkiye'nin sosyal yapısına derinlemesine nüfuz etme imkanı buldum. 2012’de Rize'nin Pazar ilçesine atandım. 4 yıldır yeryüzündeki Cennet diye adlandırdığım Pazar'da hemşirelerimize keyifle hizmet ediyorum. Kamu görevinin gereği olarak tayinci bir personeliz, belirli sürelerle yer değiştiriyoruz. Görevimizi tamamladığımız yerde Gök kubbede hoş bir seda bırakarak bu yola devam edebilmek en büyük mutluluğumuzdur”.

Çok başarılı bir çalışma hayatınızın olduğunu sizden dinledik. Peki, Kaymakamlık mesleğini isteyerek mi seçtiniz, neden Kaymakamlık? Bu mesleği seçmek isteyen gençlere ne gibi tavsiyeleriniz vardır?

“İdarecilik, toplumda çocuklarımızın, gençlerimizin örnek aldığı, rol model edindiği, statüsü yüksek olan bir meslektir. Kırşehir merkezde doğdum, büyüdüm. İl merkezinde kaymakam yoktur, Vali vardır. Vilayeti yönetenler oldukça karizmatik, güzel hizmetler sunan valilerimiz olunca bizlere model kişiler olarak, yeni yetişen gençler arasında topluma hizmet edebilme konusunda ideallerin ete kemiğe büründüğü bir meslek olması yönüyle bizimde olmak istediğimiz bir görevdi. Tarih merakım çok fazladır. Kişisel meraklar, karşımızdaki örnekler doğrultusunda idareci olmak tarzında bir hülya pekişiyor. İcra noktasında bir kudretin izdüşümü olan görevler olarak kaymakamlık, diplomatlık ya da hâkimlik tarzında, tamamında bu millete daha çok hizmet etmek hayali hep vardı içimde. Babamın yönlendirmesi ile Endüstri Meslek lisesine gitmek zorunda kaldım. Siyasal Bilgiler Fakültesi ile Endüstri Meslek Lisesi pek bağdaştırılamamaktadır. Burada elektrik okudum, İyi bir de elektrikçi olduğum kanaatindeyim. Ancak üniversiteye bir meslek liseli olarak yürürken aldığınız eğitimin içeriği nedeniyle 100 m'lik koşuda siz 50 m geriden başlıyormuşsunuz gibi bir durum oluşuyor. Yetersiz bir akademik eğitimin oluşturduğu dezavantajları bireysel gayretlerimle tamamladım. Lise son sınıfta haftada 3 gün T.E.K’te staj görüp, 2 gün meslek lisesine giderken hafta Sonu üniversite sınavları için dershaneye gidiyordum. Emeklerimizi Rabbim zayi etmedi, Uluslararası İlişkiler Bölümünü kazandım. Mezuniyet sonrasında kamu kariyer sınavlarına odaklandım ve Kaymakam adaylığı sınavını kazandım.
Kaymakam olarak keyifle, severek çalışıyorum. Bu aziz millete hizmet etme mükellefiyet-indeyiz. Sevgi olmaz ise yapmaya çalıştığınız iş ızdırap haline gelir.
Gençlerimizden bu mesleği seçmek isteyenlerle çokça karşılaşıyorum. Bu meslek için Dolu olmak, hissi olarak beyin olarak, karakter olarak dolu olmak gerekiyor. Bireysel olarak kendilerini geliştirmeli, tekdüze okumak değil farklı pencereler açacak şekilde okumalılar ki hayatı birbirine zıt gibi görünen yönleriyle de kavrayabilsinler. Ben çok emek verdim, inşallah gençlerimizde emellerine kavuşurlar.

Kaymakamlık mesleğinin zorlukları nelerdir?
En büyük zorluğu derseniz, eski valilerimizden Gökhan Aydıner’in bir tanımlaması vardı Kaymakamlık Kursunda tecrübe paylaşımı için geldiğinde; 'Sizler, hürriyeti tahdit edilmiş bir mesleğin mensuplarısınız'. Devleti temsil ediyor olmanın vermiş olduğu sorumluluk, devletin itibarının olması gerektiği şekilde taşınmasının yüklediği sorumluluklar. Makam dediğimiz bu çalışma ofisinde dahi tek değilsiniz. Diğer insanlar için normal olabilecek pek çok şeyi rahat yapamıyorsunuz. Dışa yansıyan yönüyle sürekli bir kalıp bekleniyor. Çünkü insanların kafasında bir şablon var ve o şablonun dışı kabullenilmiyor. 7/24 bir zaman diliminde çalıştığımızdan çocuğunuzun büyüdüğünü dahi idrak edemiyorsunuz kimi zaman. Özel yaşamın kısıtlanması, eve yeterli vakit ayıramama, mesai temposunun yoğunluğu, tanımlanmış görevler dışında insan tutumlarının, kanaatlerinin de idare edilmesi gibi bir sorumluluk ilk sıralanacak zorluklardır. İşe bağlı zorluklar her zaman vardır, iş zorluk değildir bizim açımızdan, işe bağlı dışsal faktörler dezavantajlar doğurabiliyor.

Kaymakamlık mesleğinin en sevdiğiniz yanı nedir?
Mesleğimizde cezalandırmayı gerektirecek bir yanlışlık içinde olmadıkça özlük haklarımızı sınırlayan herhangi bir durum yok. Kamu görevleri içinde inisiyatif alanı en geniş pozisyonlardan biri. Yasal görevlerin yanında bu meslek biraz da Allah rızası için yapılan bir görevdir. Çünkü kanunun emrettiği şekilde yapmak dışarıdan bakınca yeterli, ancak inisiyatif alanı en geniş kamu görevlerinden olan Kaymakamlıkta halkla doğrudan temasın köy, bucak demeden çok yoğun, görevi vicdan terazisinde yapabilirsen çokça yüreğe dokunabiliyorsun. Adımlarımızı atarken geriye dönüp baktığında size edilen bir hayır dua, bir teşekkür mesleğin en güzel yönüdür diyebilirim. Gök kubbede hoş bir sada bırakarak anılıyorsak ne mutlu bize.

Ailenizi de yakından tanımak istiyoruz. Eşiniz ve çocuklarınız hakkında bizi bilgilendirir misiniz? Bir baba olarak evde nasıl bir karaktersiniz?
Türkçe öğretmeni Pınar hanımla evliyim. 16. yılımızı dolduracağız inşallah. Görevin gereği aramıza zaman zaman mesafeler girdi. Yaptığımız işin hem fiziki, hem psikolojik zorluklarını bizimle paylaşanlardır eşlerimiz. Eşimin okuma alışkanlığını her zaman takdir etmişimdir. Geniş, farklılıkları tolere edebilme konusunda beni tamamlayan bir insandır. 2 evladımız var. Oğlum 13 yaşında, kızım 6 yaşındadır. Mesaiden arta kalan zamanlarda çocuklarımla zaman geçirmeye çalışıyorum. Mesela, mesleğin temsil yönü nedeniyle mesai saati dışına sarkan programlara katılım için pek çok zaman maalesef çocuklarımla akşam yemeğini birlikte yiyemiyorum. Günlük sohbetimi yapmaya çalışır, boş vakitlerimizde beraber olmaya özen gösteririm. Zaman hızlı akıyor, yaşları ilerlediğinde babalarına dair özel, baş başa geçirdiğimiz zamanlara ilişkin hatıralarının olmasını isterim. Eşimin çocuklarımızın yanında olamadığım süreçlerde bu görevi layıkıyla yaptığına inanıyorum.

Kaymakamlık mesleğini severek yaptığınız belli. İşinizin ciddiyetini eve yansıtıyor musunuz? Başarınızda ailenizin rolü nedir?
İnsanoğluyuz, etten kemikten yaratılmışız, bir şeyler ters giderse ne kadar yansıtmak istemesek de bazen yansıtabiliyoruz. Çocuklara yansıtmamaya çalışıyoruz, her zaman en büyük sırdaşlarımız eşlerimiz. Ancak mahremiyet gereği paylaşılan her şeyi eşimle paylaştığımı söyleyemem. Dert paylaştıkça azalır diyerek eşimle istişare etmekten hiç bir zaman gocunmam. İşi eve götürme konusunda ise 7/24 çalıştığımız için işi eve götürmesek de iş zaten size kendiliğinden geliyor. Çünkü telefonum 24 saat açıktır, umulmadık bir zamanda acil bir bilgiye ihtiyaç duyulabiliyor çünkü.
Selçuk Bey, biraz da yöre mutfağından bahsedelim. İç Anadolu çocuğusunuz, İç Anadolu mutfağı ile Karadeniz mutfağını karşıtlaştırmanızı istesek neler söylersiniz? Farklı yörelerde bulunup farklı lezzetleri tatma imkânınız olmuştur.

Karadeniz mutfağına alışmanız zaman aldı mı, bu konudaki fikirleriniz nelerdir?
Yemek konusunda pek fazla problemim yok. İtikadı değerlerim doğrultusunda haram olmadığı müddetçe her lezzete açığım dır. Türkiye'de lezzetler konusunda homojen bir kanal söz konusu değil. Yöresel farklılıklarımız çok zengin. Doğu'da et, Güneydoğu'da baharatlar, Ege'de zeytinyağı ve sebzeler, İç Anadolu'da hamur grubu, Karadeniz'de balık grubu hakimdir. Gurme sayılır mıyım bilmiyorum ama tadı yerindeyse her yemeği yerim ve yeniyi keşfetmeye de özen gösteririm. Helal olduğu sürece yemek kültürlerine açığım. Tercihler konusunda bir karşılaştırma yapmayayım ama Karadeniz mutfağında çok sevdim.

Sporla aranız nasıl? Şu anda yaptığımız herhangi bir spor dalı var mı? Hangi futbol takımını tutuyorsunuz?
İyi bir sporcu olmayı gönülden isterdim. Bunlar hayatımızın eksik kalan yanları oluyor, bu belki mazeret belki bizim eksikliğimizdir şüphesiz. Kış döneminde arkadaşlarımızla kort tenisi oynuyorum, bu sporu burada öğrendim. Halı sahada maçlar yapmaya çalışıyoruz. Son birkaç aydır voleybola başladık. Bisiklete binmeyi seviyorum oğlumla beraber. Pazar, spor yönünden zengin bir kent.  Pazarspor vesilesi ile futboldaki teorik bilgimi oldukça ilerlettim. İyi bir Beşiktaşlıyım. Bu sene şampiyonluk keyfine vardık. Ama futbolun fanatiği değilim. Her futbol takımının ayrı bir mazisi var. Beşiktaş benim açımdan biraz farklı, yerli bir duruşa sahip. Milli bir refleks içinde olmasından dolayı benim için Beşiktaşlı olmak prensip gibi bir şey. Ama sportif başarıları olduğu müddetçe daha mutlu oluyoruz Tabiki.

Çok teşekkür ederiz bize zaman ayırdığınız için. Ramazan ayı içerisindeyiz. Pazar halkına Ramazan ayına ilişkin bir mesajınız var mıdır?
Ramazan; yardımlaşmak, dayanışma içinde olmak, nefsimizi köreltebilmek adına hayata dair birçok anlamı idrak edebileceğimiz anlamlı bir ibadet tarzıdır. Yüce Yaradana karşı farklı bir yakınlaşma olarak ciddi bir zenginlik söz konusudur. Bu yönüyle mübarek, muhterem bir zaman dilimidir. Rize'mizde nasip olursa 4.Ramazanı tutmak mutluluğuna ereceğiz. Rize'mizin de kendine özgü Ramazan kültürü var. Vatandaşlarımızın yardımlaşmaları, birbirlerine olan davetleri, misafirperverliklerinin ortaya çıkması çok hoş. Ama 30 gün oruç, 30 gün güveç şeklinde darbımesel haline gelen Ramazan mutfağını zenginleştirebileceğimizi düşünüyorum. Sizin vasıtanızla hem Rizeli hem Pazarlı hemşehrilerimizin Ramazanlarını kutlarım, ay boyunca ve devamında tüm yurtta yaşanan sıkıntıların, terörün sona ermesini, komşu ülkelerdeki sıkıntıların sona ermesini Murad ediyorum. Tüm insanlığa huzur, mutluluk ve barış diliyorum. 

Anahtar Kelimeler:
osman
15.06.2016 13:06:57
sizi kutluyorum.güzel bir gazetecilik.kişiler idarecilerini yakından tanımak ister

pazarlı
15.06.2016 13:07:36
sayın kaymakamımızın ilk kez bu denli açık konuştuğuna şahit olduk

melih
15.06.2016 13:08:01
feride hanım sizi kutluyorum

Mehmet
15.06.2016 13:30:00
Teşekkürler Feride hanım.

neriman
15.06.2016 17:49:16
tek kelimeyle mükemmel

Esnaf
15.06.2016 21:31:05
Bizde Selçuk beyin ve kackar53 un vesile olduğu bu keyifli yazıdan dolayı ramazan ayını kutluyoruz.

1

Projenin ilk ayağı Rize Pazar’da başladı.

2

İSTANBUL’DA DÜZENLENEN YÖRESEL ÜRÜNLER FUARI SONA ERDİ.

3

BATUM’DA SINIR TEMSİLCİLERİ TOPLANTISI YAPILDI

4

Z kuşağını anlamanın önemi!

5

Tarım Fuarındaki Yerini Aldı