“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç size de farz kılındı. Böylece umulur ki kötülüklerden korunursunuz.” (1)
 
Allah (cc) nasip ederse 27 Haziran Cuma akşamı ilk teravih namazımızı kılacak, ilk sahura kalkacak ve Cumartesi günü de oruca başlamış olacağız.
 
Bir Müslüman için Allah Teâlâ’nın “yapınız” ya da “yapmayınız” şeklindeki beyanı, arkasında hiçbir hikmet aramaya gerek duyulmayacak bir kararlılıkla yerine getirilmesi gereken en önemli görevdir.
 
Müslüman bir ibadeti yapacağı, bir ilahi yasaktan uzak duracağı zaman, “Bir düşüneyim, farz kılınış sebebini, yasaklanma nedenini bir anlayayım ondan sonra tabi olurum” şeklinde bir düşünce içinde asla olamaz.
 
Müslüman için bir şeyin yapılması ya da terk edilmesi hususunda Allah ve Rasulü tarafından işaret buyrulması yeterli ve kâfidir. Emir ve yasakların hikmetleri olsa olsa kalbin tatmini için ek bir gıda mesabesindedir.
 
Böyle olmakla birlikte Cenabı Hak, çoğu emir ve yasağı hikmetlerini de bildirerek açıkça ortaya koymuştur. Orucun hikmeti de “Takva’ya ulaşma” olarak açıklanmıştır. “Umulur ki oruç ibadeti sayesinde kötülüklerden korunursunuz.”
 
Bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (sav) orucun hikmetini “Şüphesiz oruç, bir kalkandır.” (Buhari, savm, 9) şeklinde açıklamıştır. Oruç dünyada kötü duygu ve davranışlara, şeytanın oklarına karşı bir siper, ahirette de cehennem ateşine karşı bir korumalıktır.
 
NELERE DİKKAT EDELİM?
1-Niyet: Ramazan ayına girerken en çok dikkat edeceğimiz husus, bu faziletli ayın rahmet ve bereketinden en fazla faydayı sağlamak olmalıdır. İçinde her çeşit meyvenin bulunduğu bir bahçeye girmeye benzer bu.
 
Kimi meyve bahçesine girer karşılaştığı ilk ağaçtan hiç tatmadan bütün meyveleri toplar, koca bir çuvalı doldurur, bir aylık mesafeye taşır. Sonra taşıdığı meyvenin tadına bakmak aklına gelir. Tadına bir bakar ki o da ne, bütün ham meyveleri toplamış. Hiç birisinden istifade edemez hepsini döker. Çektiği hamallıktan başka bir kâr elde edemez. “Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kalan, sadece açlık ve susuzluktur.” (İbn-i Mace, siyam, 21)
 
Kimi de meyve bahçesine girmiştir. Önce çevresini kolaçan eder. Her meyveyi tadarak olgunlaşmış olanları toplar. Her çeşit meyveden biraz alır. Acele etmez. Hem bahçede her meyveden tadar hem de yol azığı olarak yanına alır. “Oruçlu için iki sevinç anı vardır: Biri iftar ettiği zaman, diğeri de Rabbi ile karşılaştığında duyacağı sevinç.” (Buhari, savm, 9)
 
İlk örnekte anlatılan kişi ramazan ayını hoşnutsuzlukla karşılayan kişidir. Ramazandaki her ibadeti kerhen (istemeyerek) yapar. Oruçlu iken her türlü günahı işler. “Keşke ramazan gelmeseydi” niyetindedir. İlave getirileri şöyle dursun orucun farziyeti üzerinden kalkmışsa kendisini kârlı görür.
 
Öteki, niyetini geniş tutar. Allah rızası niyetiyle ramazan ayının her ibadetinden azami istifadeye çalışır, hazzını duyarak kulluk eder. Ramazan ağacından orucu, Kur’an ağacından mukabeleyi, namaz ağacından beş vakit namazı, teravih namazını, yardımlaşma ağacından fitre, zekât ve sadakayı, takva ağacından sabrı, anlayış, hoşgörü ve alçak gönüllülüğü toplar. O anı yaşar ve hazzını bütün hücrelerinde duyar. İster ki “senenin tamamı ramazan olsun”
 
Niyet ibadetin kabul şartıdır. Allah rızası için yarının orucunu tutmaya kalben niyet edilir, dille söylenmesi de güzeldir. Her gün için ayrı niyet yapılır. Sahura kalkmak niyet sayılır. Orucu bozacak bir şey yapmamak şartıyla öğle ezanına yaklaşık bir saat kalana kadar ramazan orucuna niyet yapılabilir.
 
2-Oruç kimlere farzdır?
Akıllı, ergenlik çağına ulaşmış ve oruç tutmaya engel bir mazereti olmayan her Müslümana oruç tutmak farz kılınmıştır. Ergenliğin belirlenmesi kız çocuklarının ayhali, erkek çocuklarının da ihtilam (meninin şehvetle gelmesi) ile belirlenir.
 
3-Kimler oruç tutmayabilir?
a)-Hastalık: Oruç tuttuğunda hastalığının artması, tedavisinin uzaması endişesi olanlar ve hastalığı sebebiyle oruç tutmaya gücü yetmeyenler oruç tutmayabilir. (Bakara: 2/184)
 
b)-Yolculuk: Dinen seferi sayılanlar, oruç tuttuklarında zor duruma düşecekleri endişesi taşırlarsa tutmayabilirler. Bu bir ruhsattır. Yolculukları sorunlu olmayacaksa tutmaları daha iyidir. (Bakara: 2/184)
Bir kimse akşamdan oruç tutmaya niyet ettiği halde gündüz yolculuğa çıksa ve yolculuk esnasında zorlanacaksa daha sonra kaza etmek üzere orucunu bozabilir. (Buhari, savm, 34)
 
c)-Yaşlılık: Oruç tutamayacak derecede yaşlanmış kimseler oruç tutmak yerine fidye verebilirler. (Bakara: 2/184)
 
d)-Hamilelik ve çocuk emzirme durumu: Hamile kadınlar oruç tuttukları takdirde kendilerine veya çocuklarına bir zarar gelecekse, emzikli kadınlar da sütlerinin azalacağı ve çocuklarının zarar göreceği endişesi taşırlarsa daha sonra kaza etmek niyetiyle oruç tutmayabilirler. (Nesei, siyam, 50-51)
 
e)-Zor ve meşakkatli işlerde çalışmak: Oruç tuttuğu takdirde sağlığı ciddi derecede bozulacağından korkan kimse, ağır işte çalıştıklarından dolayı oruç tuttukları takdirde sağlıkları tehlikeye girecek kimseler de daha sonra kaza etmek niyetiyle oruç tutmayabilirler.
 
f)-Ayhali ve loğusalık: Kadınlara ait bu hastalık hallerinde oruç tutamazlar. Daha sonra kaza ederler. Akşamdan oruca niyet eden kadın günün ileri saatlerinde ayhali durumu meydana gelirse artık oruca devam etmez.
 
Not: Akşamdan niyet ederek oruca başlayan kimse gündüz hastalansa, baygınlık geçirse, şiddetli açlık ve susuzluk sonucu komaya girme tehlikesi belirse, bir rahatsızlığa uğrasa, meşakkatli bir yolculuğa çıksa orucunu bozabilir. Daha sonra kaza eder.
 
4-İmsak ve İftar vakitlerine dikkat etmek: Oruca başlamak ve orucu noktalamak için esas olan ezan değil, iftar ve imsak saatidir. Ezan erken veya geç okunabilir. Burada takvimde belirtilen iftar ve imsak saatleri takip edilmelidir. Hata sonucu imsaki geciktirmek, iftarı erken yapmak güne gün kazayı gerektirir.
 
Oruçta esas olan iftar saati girdiğinde (ezan okunduğunda) iftarda acele etmek, imsak saatinde (ezan başlar başlamaz) yeme, içmeyi kesmektir. Ezan bitene kadar yemeye devam edilemez.
5-Oruç için kolay bir formül:
a)-Kasten yemek-içmek kaza ve kefaret gerektirir. Hiçbir mazereti olmadan, kasıtlı olarak oruçlu iken yemek, içmek ve cinsel birleşme gerçekleşirse hem kaza hem kefaret gerektirir.
 
b)-Hata ile bu fiiller yapılırsa sadece kaza gerekir. Ezan okundu zannederek yemek, içmek, cinsel birliktelik. Henüz imsak olmadı zannederek yemek, içmek ve cinsel birliktelik. Abdest veya gusül abdesti alırken hata sonucu suyun vücuda girmesi gibi.
 
c)-Unutarak yemek, içmek oruca zarar vermez. Oruçlu olduğunu hatırladığı anda yeme, içmeye derhal son vermelidir.
 
UYARI: Ramazan ayında hiçbir mazereti olmadığı halde alenen yiyip içmek İslâm’ın temel değerlerine ve Müslümanlara hakaret anlamı taşımaktadır. Bu sebeple bu davranış küfrü gerektirir.
 
İslâm’ın bir ibadetiyle alay etme, hafife alma, meydan okuma anlamına gelecek söz ve davranış sergilemek sahibini kâfir yapar.
 
Ramazan ve oruç ile ilgili tüm sorularınızı sorabileceğiniz ve daha geniş bilgiyi alabileceğiniz kişisel web sitemiz: yusufkambur.com hizmetinizdedir. Hayırlı ramazanlar.

Hüseyin
26.06.2014 19:11:31
aydınlatıcı bilgileriniz için teşekkürler. kaçkar53 yönetimini de kutluyorum.

genç ilahiyat
27.06.2014 19:43:44
allah razı olsun hocam ellerinize sağlık hayırlı ramazanlar dilerim

s.kambur
30.06.2014 17:07:38
vermiş olduğunuz bilgilerden dolayı çok sağolun hocam. şimdilik selamlar:)

A.KAMBUR
3.07.2014 09:52:33
bilinçli bir müslüman olmak kolay değil. hocam teşekkürler

ORUCUNUZ MAKBUL OLSUN!

Yusuf KAMBUR

26.06.2014 14:43:45

6