“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç size de farz kılındı. Böylece umulur ki kötülüklerden korunursunuz.” (1)
Önceki yazımızda Ramazan ayının Kur’an ve Oruç ayları olduğunu belirtmiştik. Kur’an ile ilgili daha sonra genişçe bilgiler sunacağım. Şimdi Oruç ile ilgili konuları ele alalım.
Ayet-i Kerime’de Yüce Rabbimiz bizden önceki tüm milletlere orucun farz kılındığını ifade ettikten sonra iman eden kullarına hitap etmektedir. “Ey iman edenler!” “Ey Allah’ın varlığını ve birliğini, ibadete layık tek merci olduğunu kendi hür iradeleriyle kabul edenler!”
“Oruç size de farz kılındı.” İmanınızdaki samimiyetinizi sınamak için, Allah’a olan iman sözünüzdeki sadakatinizi ortaya çıkarmak için oruç size farz kılındı. İşte size mü’min olduğunuzu ispatlayacak en önemli fırsat! Gösterin kendinizi!
Oruç tutmak suretiyle hem imanınızı test edecek hem de “kötülüklerden korunmuş olacaksınız.” Oruçla imanınızı test ettiğiniz gibi, kötülüklerden uzak durmak suretiyle de orucunuzu test etmiş olacaksınız.
Oruç Salih bir ameldir. Bir davranışın, bir işin Salih amel (Allah tarafından kabul edilen) olabilmesinin bazı şartları vardır:
1-O işin sırf Allah rızası için yapılması gerek. Bu da güzel bir niyetle olur. Niyet Allah rızasını gözetmek değilse ibadetler normal davranışlara döner. Perhiz için aç kalmak gibi. Allah rızası için olmayan aç kalma iki gün devam etse bile ibadet değeri taşımaz. Normal davranışlar ise güzel niyetle ibadete dönüşür.
2-O işi Allah’ın emrettiği, Hz. Peygamber tarafından yapıldığı gibi yapmak: Bu da ibadetlerin şartlarına, rükünlerine, vacip ve sünnetlerine ve hatta adaplarına riayet etmekle gerçekleşir.
Örnek: Oruç tutmamak için geçerli bir mazereti olmayan kimse mutlaka oruç tutmalıdır. Yok, efendim oruç tutmak ağırıma gidiyor ben oruç tutmayayım da fidye vereyim dese bir kimse oruç mükellefiyetinden kurtulamaz. Namaz kılmayanların “çalışmak ta ibadettir” demeleri kendilerini namaz borcundan kurtarmadığı gibi… Bu girişten sonra Oruç ile ilgili bilinmesi gereken konulara girelim.
1-Oruç tutmamayı Mubah kılan mazeretler nelerdir?
a)-Yolculuk: Bulunduğu yerden 90 km. den fazla uzak bir yere yolculuk yapan kimse, gittiği yerde 15 günden az kalmak niyetiyle yola çıkmışsa hem yolculuk esnasında hem de gittiği yerde; 15 günden fazla kalmak için gittiyse sadece yolculuk esnasında dinen seferi sayılır. Yolculuğunda sıkıntı varsa ve gittiği yerde rahat değilse oruç tutmamaya ruhsat verilmiştir. Böyle bir sıkıntı yaşamayacaksa orucunu tutması daha faziletlidir.
b)-Hastalık: Oruç tuttuğu vakitte hastalığının artmasından veya tedavisinin uzamasından korkuluyorsa ya da oruç tutmakta zorlanacaksa oruç tutmayabilir. Oruç tutarken hastalanırsa orucunu bozabilir. Daha sonra tutamadığı günleri kaza eder.
*Hastalık durumu kişi ile Rabbi arasındaki durumdur. Güvenilir bir doktorun ciddi endişelerini ortaya koyarak oruç tutmaması gerektiğini rapor etmesi bu konuda bir göstergedir. Bunun yanında kişi kendisini denemelidir. Eğer tutamıyorsa daha sonra kaza eder. Hastalığı ömür boyu devam edecekse fakir değilse fidye verir.
*Bazı kimseler en küçük mazerette oruç tutmaktan imtina etmektedir. Adeta oruç tutmamak için bahane aramaktadır. Kişi oruç konusunda dikkatli olmalı. Yarın Allah’ın kabul etmeyeceği bir mazeretten dolayı oruç tutmadıysa diye kendini tartmalıdır. Mesela: Bir tansiyon hastası ilaçlarını sahur ve iftarda aldığında sağlığında bir bozulma olmuyorsa orucunu tutmalıdır.
*Tıbben ve ilmen oruç tutmaması gereken kimse kendisini oruç tutmaya zorlamamalıdır. Özellikle yaşlılarımız alıştıkları orucu yemeye bir türlü yanaşmamakta, hastalığı ilerlemekte, gücü tamamen tükenmektedir. Bu doğru bir davranış değildir. Onun fidyesine muhtaç fakirlerin olduğunu, ondan gelecek fidye ile nasipleneceklere karşı cimri durumuna düşeceğini göz önünde bulundurmalıdır.
c)-Gebelik ve çocuk emzirmek: Oruç tuttukları takdirde kendileri veya çocuklarının zarar göreceğinden korkulursa oruçlarını daha sonra kaza etmek üzere tutmayabilirler.
d)-Yaşlılık: Oruç tutamayacak derecede yaşlı olanlar, daha sonra kaza etme imkânı da yoksa fidye verirler ve oruç tutmayabilirler.
e)-İleri derecede açlık ve susuzluk: Oruçlu bir kimse açlıktan veya susuzluktan helak olacağından, beden ve ruh sağlığının ciddi derecede bozulacağından endişe ediyorsa orucunu daha sonra kaza etmek üzere bozabilir.
f)-Zor ve meşakkatli işlerde çalışmak: Kur’an’da oruç tutmamayı mubah kılan mazeretler olarak hastalık, yolculuk ve oruca güç yetirememekten söz edilmiştir. (Bakara:184–185) Fakihler de oruç tutmama ruhsatını bu üç durumla sınırlı tutmayı tercih etmiş, bu üç durumun ortak özelliği meşakkat olsa bile, her meşakkat halinde oruç tutulmayabileceğini söylemekte mütereddit davranmışlardır.
Bunun en başta gelen sebebi, mükelleflerin sübjektif ve değişken bir durum olan meşakkati belirlemede ölçüsüz veya kolaycılığa kaçma, olur olmaz bahanelerle orucu terk etmesine yol açma, yani bu ruhsatı kötüye kullanma endişesidir.
Bununla birlikte oruç ibadeti, netice itibariyle kul ile Allah arasında kalan bir yükümlülük ilişkisi olduğundan, mükelleflerin yukarıda sayılan mazeretler ışığında kişisel inisiyatiflerini kullanması, mazeretleri içlerine sinmediği sürece orucu terk etmemesi, haklı ve geçerli bir mazeretlerinin bulunduğuna iyice kani olduklarında da anılan ruhsattan yararlanması isabetli bir tutum olur.
* Sıralanan bu mazeretlerden biri sebebiyle oruç tutamayan kimse oruca, oruçlulara ve ramazan ayına hürmeten, mümkün oldukça bunu belli etmemelidir.
2-Ramazan orucuna  “Niyet” ne zaman, nasıl yapılır?
Orucun sahih olması için niyet etmek şarttır. Niyetsiz oruç makbul değildir. Ramazan orucuna, akşamdan itibaren kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. Şöyle ki:
Normal olarak oruca, sahur yemeğini yedikten sonra niyet edilir. Ancak sahurda uyanamayıp yeme içme zamanının bittiği imsak vaktinden sonra kalkan bir kimse, güneş doğmuş olsa bile, kuşluk vaktine kadar o günün orucuna niyet edebilir. Yeter ki, imsak vaktinden sonra orucu bozacak bir şey yapmasın.
Sahura kalkmak istemeyen bir kimse, akşamdan sonra yarının orucuna niyet edebilir, geceleyin kalkıp tekrar niyet etmesi gerekmez.
Niyet esasen kalp ile olur. Yani geceleyin, yarın oruç tutacağını kalbinden geçiren kimse niyet etmiş demektir. Oruç tutmak düşüncesi ile sahur yemeğine kalkan kimsenin bu düşüncesi de niyettir.
Oruca kalp ile niyet etmek yeterlidir. Ancak kalp ile yapılan bu niyeti dil ile söylemek daha iyidir. Bu sebeple, oruç tutacak olan kimse, hem içinden niyet etmeli, hem de dili ile: 'Niyet ettim Ramazan-ı şerifin yarınki orucuna' diye söylemelidir.
Fakihlerin çoğunluğuna göre Ramazanın her günü için ayrı ayrı niyet edilmesi şarttır. Her günün orucu kendi başına bir ibadettir ve öteki günlerde tutulacak oruçlarla ilişkisi yoktur. Dolayısıyla bir günün orucu bozulduğu zaman sadece o günün orucu zarar görmüş olur, diğer günlerde tutulan oruç bundan etkilenmez.
SONUÇ:İbadetlerimizin sahih olması için Allah rızası gözetilmeli ve şartlarına uygun yapılmalıdır. Peygamber (sav) “Nice oruç tutanlar var ki, aç kalmaktan başka bir kazançları yoktur. Ve yine nice namaz kılanlar var ki, yorgunluktan başka namazından elde ettiği bir şey yoktur.”(İbn Mace, Sıyam,21) Buyurmak suretiyle ibadetlerimizin sahih olması için dikkatli olmak gerektiği vurgusunu yapmıştır.
    

SEÇİL ÇORUHLU
8.07.2013 18:34:20
hocam,biraz uzun ama dini konularda güzel bilgiler öğreniyoruz.hayırlı ramazanlar.

AYŞE K.
8.07.2013 18:36:46
bütün islam aleminin ramazanı mübarek olsun!daha güzel yazılarınızı bekliyoruz. başarılar

ilahiyat öğrencisi
8.07.2013 18:40:29
islam dinini yaşamak için sağlam bilgiye ihtiyaç var.sosyal medyada dini konularda tutarsız,mesnetsiz çok yorum var.umarım yazılarınızla sağlıklı bilgi edinme yolu açılmış olur.başarılar.

hamit kambur
9.07.2013 09:47:41
hayırlı ramazanlar hocam cokıyı konulara deyındın basarılar

m.k
12.07.2013 06:27:00
hocam önemli konulara değinip her zamanki gibi bizi bilgilendirmeye devam ediyorsunuz, yazılarınızın devamını bekliyoruz.

Mehmet Bey
15.07.2013 09:21:10
sevgili hocam güneşin dünyayı aydınlattığı gibi bizleri aydınlatıyorsunuz. özlü ve sade anlatımınızla bilgileniyoruz. emeğinize sağlık ramazanınız mübarek olsun....

Yusuf KAMBUR
15.07.2013 14:29:05
Mehmet bey, inşallah daha iyi olacağız. İslam'ın güzelliklerini hep birlikte anlayıp yaşayacağız. size de hayırlı ramazanlar.

ismail kambur
18.07.2013 01:24:14
hocam yazılarınız her gecen gün bizleri dahada aydınlatıyor. allah razı olsun. başarılar . hayirli ramazanlar

ORUCUNUZ MAKBUL OLSUN!

Yusuf KAMBUR

8.07.2013 09:52:43

4