Öncelikle, niçin ve neden bu hale geldik sorusunu sormadan edemiyorum!

Bendeniz, çocukluğum ve gençlik yıllarında da, yakınlarım, komşularım, akrabalarım, arkadaşlarım gibi vefat eden ölülerimizin cenazelerine katılırdım.

O yıllarda (1990’lı yıllar öncesi) cami önünde cenaze namazı kılınacak olan cenazeye karşı, cenaze namazı, defin işlemeleri ve mezardan ayrılana kadar, ölüye ve geride kalan acılı aile bireylerine büyük bir edep, sessizlik ve hüzün içinde cenaze namazı bekleri, vefat eden merhum veya merhumenin ölüm üzüntüsü cenazeye gelen hereksin kalbine ve yüzüne yansırdı.

Peki, şimdi böylemi?

Maalesef hiçte böyle değildir!

Genelleme yapmıyorum…

Örnek verelim, diyelim ki en çok biline Rize Sahil camisinde, (Artık bütün camilerimizin önü aynı durumdadır) bir yakın ve tanıdığımızın cenazesine katılıyoruz. Aileye taziyelerini sunan çoğunluk musallada cenaze namazının kılınması bekleyen ölüye ve arkasında dizilmiş yakınlarının karşısına geçip, namaz saatini bekleyene kadar, siyasete, spor, sanat vs. yüksek tonda konuşmalar gırra gidiyor. İçlerinde her türlü konuşmaların yapıldığı camii avlusundaki cenaze yanında kendini kaybedip kahkaha atarak cenazede olduğunu unutanlarda az değil.

Niçin böyle olduk?

Ne diriden, ne de ölüden ibret almayan bir toplum olduk.

Vefat eden kişinin ailesine başsağlığı ve cenaze namazına katılmak için camii önüne gelen kişilerin çoğunluğu da cenaze namazı öncesi o vaktin namazına katılmamakta, camii önünde her türlü kulise devam etmektedirler. Bu durum vefat eden kişinin acısı kadar, çok acı ve düşündürücüdür.

Vakit namazının ardından cenaze namazı kılıp defin için mezarlığa götürülen ölülerimize ve acılı aile fertlerine yapılan bu manevi saygısızlığa toplum olarak lütfen dur diyelim.

Allah rızası için bir, birimizi uyaralım.

Cenaze namazları, siyaset, spor, sanat, ticaret, turizm vs. gibi dünyalık meselelerin konuşulacağı ve kulis yapılacağı, yer ve alanların olmadığını hepimiz biliyoruz.

Fakat olmamız gereken haleti ruhiye içeresinde neden olmuyoruz?

Son zamanlarda çokça şahit olduğumuz bu ortamlar, yüce inancımız ve maneviyatımızın geleceği acısından oldukça düşündürücü bir durumdur.

Başta, Yeni Diyanet İşleri Başkanımız Sn. Prof. Dr. Ali Erbaş, (Hayırlı olsun) İl Müftülerimiz ve İmam Hatiplerimizden, camilerin önünde musallada cenaze namazının kılınması için bekleyen rahmetlik ölmüş ölülerimize ve acılı ailelerine saygılı ve ihlaslı olmaya, bu saygısızlığın ve duyarsızlığın manevi günah derecesini anlatarak bu konuyu iyice işlemelerini rica ediyorum.

Sevgili Peygamber efendimizden bir örnekle yazımı bitiriyorum. Değerli okuyucularım; Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle nakletmiştir;

Yanımızdan bir cenaze geçmişti. Resulullah efendimiz hemen o cenaze için ayağa kalktı. Biz de (ona uyarak) kendisi ile beraber ayağa kalktık ve, 'Ey Allah'ın Resulü! Bu bir Yahudi kadınının cenazesidir.' dedik.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm) buyurdu ki, 'Şüphesiz ölüm korkunç bir şeydir. Cenazeyi gördüğünüzde hemen ayağa kalkınız. Bu da bir insan değil mi?' buyurdu. .' (Müslim, Cenaiz, 78, Hadis No:1593) (Müslim, Cenaiz, 78, Hadis no: 1596)

İşte bizler, böyle mübarek bir peygamberin ümmetiyiz. Selam ve dualarımla.


ÖLÜLERİMİZE VE YAKINLARINA SAYGI AZALIYOR

Bayram Ali KAVALCI

18.09.2017 07:31:04

73