M.Latif SALİHOĞLU(Yeni asya gazetesi)
Tarihte Bugün
Çanakkale’de ölüm-kalım savaşı
Yaklaşık bir ay kadar sürecek ve unutulmaz bir zaferle neticelenecek olan Çanakkale Boğazındaki deniz muharebesi, müttefik düşman (İngiltere-Fransa) donanmasının 19 Şubat günü (1915, bugün) giriştiği şiddetli saldırıyla başlamış oldu.
19 Şubat sabahından 18 Mart akşamına kadar aralıksız süren ve hemen her saniyesi ölüm kuşan bu dehşetli savaşın en çarpıcı neticesi, Çanakkale'nin geçilmez olduğu gerçeğinin bütün dünyaca anlaşılmış olmasıdır.
Sözün tam da bu noktasında, hadiseyi en veciz sözlerle tahlil ve tasvir eden Mehmed Âkif’in, tarihe yazılan o ulvî destâna dair bazı mısralarını hatırlayıp öyle devam edelim.
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf ördüların yükleniyor dördü-beşi
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmindan
Alınır kal’a mı, göğsündeki, kat kat îman?
Hangi kuvvet onu-hâsâ-edecek kahrına râm?
Çünkü te’sis-i İlâhî o metîn istihkâm
Şühedâ gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar
O rukû olmasa, dünyâda eğilmez başlar
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor
Bir hilâl uğruna, yâ Râb ne güneşler batıyor
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad ınerek opse o pâk alnı değer
* * *
İngiliz kumandası altındaki müttefik orduların donanması, Çanakkale Boğazı’na yönelik daha evvel de bir deneme saldırısında bulunmuştu. Ancak, muvaffak olamayıp geri çekilmişti.
19 Şubat 1915'e gelindiğinde ise, daha geniş ve kapsamlı bir plan ve daha şiddetli bir taarruzla, Boğaz'a yeniden yüklendiler.
Böylelikle, Osmanlı'yı iyice sindirmek ve tamamen etkisiz hâle getirmek maksadıyla her iki boğazı da ele geçirmeyi hedefleyen İngiliz ve müttefiklerinin müşterek donanması, Çanakkale istihkâmlarını bombalayarak topyekûn bir saldırıyı başlatmış oldu. Karşılıklı top ve mermi atışları, bir ay müddetle aralıksız şekilde devam etti. 15 Mart’a adeta bıçak sırtına gelindi.
Sürekli takviye alan İtilâf Devletleri donanması, 18 Mart günü ise, yaklaşık 30 savaş gemisiyle en geniş çaplı saldırıyı başlattı.
Çanakkale Boğazına yapılan tahkimat, bu büyük donanma tarafından tam yedi saat süreyle ve hiç fasıla vermeden ateş altında tutuldu.
Düşman cephesi, Nusrat isimli mayın gemisinin gizlice döşediği mayınlar ve kıyı topçularının şiddetli savunma ateşi altında, kuvvetinin üçte birini kaybedince geri çekilme sinyalleri verdi.
Boğaz’a yüklenen altı büyük gemiden Bouvet, İrresistible ve Ocean isimli zırhlılar bir bir batırıldı; diğer üç gemi de kullanılmaz hale getirildi.
Düşman donanmasının ağır zayiata uğraması ve Boğaz’ı geçmeye imkân bulamaması üzerine, 18 Mart akşamı geri çekilmeye başladı. Bu sûretle Çanakkale'deki deniz savaşı da sona ermiş oldu.
* * *
Buradaki deniz savaşı zaferle neticelendi gerçi; ancak, tehlike hâlâ devam ediyordu.
Bir müddet sonra yeniden toparlanan ve yeni takviye birlikleriyle 'küçücük bir karaya' yani Gelibolu Yarımadası'na yüklenen işgalci kuvvetler, yine ümitlenmiş görünüyordu.
Ne var ki, aylar süren çarpışmalar neticesinde, burada da hüsrana uğramaktan kurtulamadılar.
Böylelikle, tamamen yüzgeri oldular ve Ege Denizi açıklarına doğru çekilmek zorunda kaldılar.
KISA KISA
0779: Tabiînin (sahabeyi görenlerin) meshür âlim ve evliyalarindan İbrahim Edhem Hazretlerinin vefâti. Neseben Hz. Omer’e (ra) dayanan İbrahim Edhem Hazretleri helâl lökmaya çok dikkat ederlerdi.
1916: Milis kuvvetleri kumandani Fahrî Albay (Miralay) Ustad Bediüzzaman, Rus ve Ermeni kuvvetleriyle aylarca devam eden çarpismalardan sonra, Bitlis Deresinde, karlar ıçinde yaralı ve ayagi kirilmis halde düşman kuvvetlerine esır düştu.
Ayni gün Diyarbekır’de eşki Van Valısı Tahır Pasanın oglu Çevdet Beyin evinde, Bediüzzaman’ın talebesi Mukuşlu Hamza Efendi ve kardesi Abdulmecid tarafindan Isârâtu’l-İ’caz tefsiri temize çekilirken, kâgidin üzerine murekkep dokulerek kıvrilmis bir yilan seklini aldı. (Bu tarihin Rumî takvime göre olması halinde, Miladî’ye göre Üstad Bediüzzaman 3 Mart’ta esir düşmüş demektir.)
1919: İştanbul’da Teâli-i İşlâm Cemiyeti (Eski adı Müderrisîn) kuruldu.
1928: Yardimsevenler Dernegi kuruldu. Daha çok masonlarin kumelendigi bu dernek, gösterdıgi faalıyetlerle birçok unlu şahsiyeti de sâibe altinda biraktı.
1932: CHP’nin destegiyle meshûr Halkevleri kuruldu.
1932: Çin nufûzunu kırmak işteyen Japonya, bir suredir etkiledigi Mançurya’da kukla bir hukûmet kurdurdu.
1959: Londra Antlasması. İngiliz kolönisi olan Kibris’a bagimsizlik kazandıran Lözan anlasması, Türk, Yunan ve Ingiliz disisleri bakanlari (Zorlu-Karamanlis-McMillan) tarafından imzalandı.
Hey ikiyüzlü dünya! Git, uzak dur benden
Dün ak dediğine bugün kara diyorsun
Dün sağlam dediğine bugün yara diyorsun
Dün hiç tanımazken şimdi gel, ara diyorsun
Hey ikiyüzlü dünya! Git, uzak dur benden
AKTÜEL Es-Sadr’ın siyasetten çekilmesi
Irak’taki Müslüman Şiîlerin dinî liderlerinden Mukteda Es-Sadr’ın “siyasetten çekildiklerine ve dinî faaliyetlere ağırlık vereceklerine” dair memnuniyet uyandıran açıklaması, bize Üstad Bediüzzaman’ın şu hakikatli sözlerini hatırlatmış oldu: “Saltanat-ı dünyeviye aldatıcıdır.
...Mısır’da Âl-i Beyt namına teşekkül eden devlet-i Fâtımiye hilâfeti ve Afrika’da Muvahhidîn hükûmeti ve İran’da Safevîler devleti gösteriyor ki, saltanat-ı dünyeviye Âl-i Beyte yaramaz; vazife-i asliyesi olan hıfz-ı dini ve hizmet-i İslâmiyeti onlara unutturur. Halbuki, saltanatı terk ettikleri zaman, parlak ve yüksek bir surette İslâmiyete ve Kur’ân’a hizmet etmişler.”
Mektûbât, s. 100