Maalesef; büyük bir kesimimiz maddi ve manevi çıkarları için bütün bir hayatının anlamını oluşturması gereken değerlere sırt çevirerek hayat sürüyor!

Zaman ve ortam bu kişilerin lehine cereyan ediyor. Bugün olduğu gibi; iktidar olabiliyorlar, bürokrasinin en tepe noktasına gelebiliyorlar, ballı ihalelerle zenginlik içinde yüzebiliyorlar, ama küçük bir rüzgârda bugün olduğu gibi uykuları çok kolay kaçabiliyor!

Bugün ki Türkiye’nin bana öğrettiği acı gerçek şudur; 16 yıldır iktidar olanlara muhalif olup eleştiri getirenler; “değersiz, sıradan, duruma göre vatan haini, fetöcü, tarih şuurundan yoksun, milleti ve değerlerini düşünmeyen, dış güçlerin oyuncağı…” kişilerdir iktidarı kayıtsız şartsız destekleyenler için!

Yıllardır;

Ekonomik kaygılarımızı…

Eğitime dair kaygılarımızı…

Dilimize ait kaygılarımızı…

Kültürümüze ait kaygılarımızı…

Milli birlik ve beraberliğimize ait kaygılarımızı…

Hukuk sistemimize ait kaygılarımızı…

Siyaset yapma üslubumuza ait kaygılarımızı yazdık durduk!

Ama bu kesim maalesef anlamak yerine bize “aşağılamayı” ve “her türlü hakareti” reva gördü!

Bu ülkenin yıllardır etinden tırnağından artırarak meydana getirdiği neyi var neyi yok satan, tarımını, hayvancılığını öldüren, insan kaynaklarını “ocu,bucu” diye yaftalayarak “liyakatten” uzak kadroları hem siyaset hem de bürokraside istihdam eden bir ülkenin bugün ki “ekonomik çıkmaza” düşmesi elbette kaçınılmaz olacaktı!

Ülkemiz bugün bu sıkıntılarla boğuşuyorsa bunun sorumlularını uzaklarda sakın aramayalım! Dış komplolar, onların uzantıları olan yerli işbirlikçiler hikâyesini ben yıllardır duyarım ve acı acı da gülerim!

Kendi bireysel meselelerimiz de aslan kesilen bizler, ülkemizin meseleleri söz konusu olunca topu taca atmakta oldukça mahir davranırız!

Bu o kadar açık seçiktir ki; ister siyasi olaylar, isterse başka her hangi bir mesele olsun sorumluluklarımızdan kurtulmanın tek yolunun “komplo teorileriyle” izahı mümkün olabilmektedir bu ülkeyi yönetenler için!

Bazen aklım almıyor! Biz mecbur muyuz siyasetçilerin yanlışlarını savunmaya, bu oy verdiğimiz siyasiler bile olsa! İktidar olmanın getirdiği sorumluluğun farkında olmayan siyasetçiye gösterdiğimiz hoşgörünün binde birini bile etrafımızdaki dostlarımıza göstermekten uzak sıradan bir ruh haline bürünmüş bu cemiyetin insanı!

Bu ülkenin ekonomik sisteminin kendilerine sunduğu zenginlikleri kaybetmeme refleksiyle hareket eden ve bunu siyaset yoluyla güven altına almaya çalışan iktidara gösterdiğiniz toleransın binde birini “dünden bugüne doğruları anlatmaya çalışan çevrenizde ki insanlara” gösterebilseydiniz bugün daha farklı bir Türkiye’de nefes alıp veriyor olacaktık!

Maalesef üzülerek ifade ediyorum ki; etrafında olup bitenlerden ders çıkaracak, teşhis ve tedavi yollarını arayacak olanlarımızın sayısı hiçbir dönem bu kadar düşük seviyede olmamıştı!

İktidar her başarısızlığından sonra “komplo teorilerine” sarılıyor, iktidara gönül verenlerde aynı yolu takip etmekten geri durmuyor.

“Kasanın anahtarını” teslim ettikleri insanlar memleketi iyi idare edemiyorlar, ama bu durumu izah ederken “dış güçler” mavalına sarılarak saçma sapan gerekçeler sunuyorlar ama bizim insanımızda bunu bir güzel yiyor her defasında!

Türk Milletinin her bir ferdi bu saatten sonra şunu bilmeli ve inanmalıdır ki;

Bugün yaşadığımız olayların tek sorumlusu; bu ülkenin siyasetine yön veren ve baş tacı ettiği, eleştirmek şöyle dursun eleştirenleri eleştirdiğiniz siyasi iktidardır!

Bu durumu analiz yapıp kendinizi ikna etmeye başardığınız an kuru kalabalığın dışına çıkmaya ve gerçeği görmeye başlamışsınız demektir!

Bu sorgulama aynı zamanda siyasi iktidarın da yanlışlarının farkına varmasının önünü açacaktır.

Yok, ben halimden memnunum size ne oluyor diyorsanız bu da sizin seçiminiz!

Yalnız halinden memnun olanlara son bir iki şey demek istiyorum; memleketin yaşadığı bu sıkıntıları dert edip eleştiri getirerek yol göstermeye çalışanlara da bir zahmet hakaret etmekten de vaz geçsinler artık, çok komik ve sevimsiz oluyorlar çünkü!

Ve bazılarının aksine “hepimiz ayni gemideyiz!” inancımı hiçbir zaman yitirmedim. Apartmanda, caddede, pazarda, spor salonlarında, alışveriş merkezlerinde, köylerde, yaylalarda… hep birlikteyiz!

Bu güzel ülkenin içine düştüğü “ekonomik buhrandan” kurtulması için birbirimizin fikirlerine daha toleranslı baksak düzlüğe çıkacağımıza da yürekten inanıyorum.

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…


Nermin Kara Yıldız
16.08.2018 11:06:00
Yazınızın altına imzamı atıyorum ve diyorum ki “Ah Toprağım ah!.”

Kürşad Yılmaz
16.08.2018 12:46:04
Değerli Abdurrahman Akın abi, söylediginiz gibi kasanın anahtarını teslim ettikleri kişilere dönüp tek cümle etmeyenler, kasalarındaki dolarları, cep telefonlarını yok ederek iktidarı hala aklamaya çalışıyorlar. Bu ne yaman çelişkidir anlamak bile imkansızdır.

nurten
16.08.2018 13:31:31
Devlet aile şirketi gibi yönetilmemeli,aynı gemideysek sizin söylediğiniz gibi liyakat esasına göre görevlendirilme yapılmalı

Mustafa Aydın
16.08.2018 13:35:54
sevgili yazar arkadaş yazının altına bende imzamı atarım,şunu da söyleyim,devlete sahip çıkmak da hepimizin vazifesi olmalıdır.

Mahmut Temurci
16.08.2018 14:11:06
Lahana çorbasi fasulye turşusu biraz ovang biraz heçaçur biraz malez ama birazda eğreti ile pilunç olsa daha güzel olur

Mahmut
16.08.2018 14:35:32
İktidarı suçlaya suçlaya gidip aynı gemideyiz demenizin mantığını anlayamadım.Madem aynı gemideyiz ne diye yazının ana fikri iktidarı suçlama üzerine kuruldu sn yazar?

Ahmet Mert
17.08.2018 12:16:24
her zaman her yerde haklı olan akpliler boşuna nefes tüketmeyin derim size de

“Hepimiz ayni gemideyiz!”

Abdurrahman Akın

16.08.2018 09:54:20

30