Haki­ki Müs­lü­man; ai­le­si­ni, bü­yük­le­ri­ni, yur­du­nu ve bay­ra­ğı­nı se­ver. İn­san­la­ra kar­şı yu­mu­şak dav­ra­nır ve im­kân bul­duk­ça her­ke­se yar­dım eder. An­ne­si­ni, ba­ba­sı­nı, bü­yük­le­ri­ni sa­yar, kü­çük­le­ri­ni se­ver. Hiç kim­se­yi in­cit­mez. Te­miz­li­ğe son de­re­ce dik­kat eder. Ye­di­ği, iç­ti­ği, vü­cu­du, eş­ya­la­rı ve çev­re­si hep te­miz olur.
Ha­ki­ki Müs­lü­man; kul ol­du­ğu­nu bi­lir ve kul­luk va­zi­fe­si­ni ek­sik­siz yap­ma­ya uğ­ra­şır. Hiç öl­me­ye­cek­miş gi­bi dün­ya­ya, ya­rın öle­cek­miş gi­bi ahirete ça­lı­şır. Ço­luk ço­cu­ğu­nu ah­lâk­lı ve ör­nek bir Müs­lü­man ola­rak ye­tiş­ti­rir; ona Kur’an-ı kerim oku­ma­sı­nı öğ­re­tir ve tah­sil yap­tı­rır. Yal­nız ak­ra­ba­la­rı, ar­ka­daş­la­rı, kom­şu­la­rı ile de­ğil, bü­tün in­san­lar­la iyi ge­çi­nir ve ken­di­si ile iyi ge­çi­ni­lir.
Ha­ki­ki Müs­lü­man; di­ni­nin in­ce­lik­le­ri­ni öğ­re­nir, ni­met­le­re şük­re­der. Ye­di­ği, iç­ti­ği hep helâl­dir. Kim­se­nin ma­lı­na, ca­nı­na ve na­mu­su­na göz dik­mez. Hak ye­mez, kö­tü­lük yap­maz ve ken­di­si­ne ya­pı­lan­la­ra sab­re­der. Hi­le, hı­ya­net ne­dir bil­mez. Ha­set edi­ci, kıs­kanç ve ki­bir­li de­ğil­dir. Bi­le­rek ve­ya bil­me­ye­rek bir gü­nah iş­ler­se, he­men tövbe eder. Bü­yük­le­ri­ne, öl­müş olan mü­min­le­re, ar­ka­daş­la­rı­na ve ço­luk-ço­cu­ğu­na da­ima dua eder.
Ha­ki­ki Müs­lü­man; iş­le­rin­de son de­re­ce dik­kat­li­dir. Za­ma­nı­nı boş ge­çir­mez. Ça­lı­şır, fakat rız­kı Allah-ü teladan bi­lir. Üze­ri­ne al­dı­ğı işi, za­ma­nın­da hatta da­ha ön­ce ya­par. Kul hak­kın­dan çok kor­kar. Ku­sur­la­rı af­fe­der. Hiç­bir za­man fu­huş söz­le­ri söy­le­mez, yaz­maz ve oku­maz; mü­na­ka­şa et­mez ve kim­se­nin kal­bi­ni kır­maz.
Ha­ki­ki Müs­lü­man; her işiy­le çev­re­si­ne ör­nek olur. Kim­se ile alay et­mez ve ya­lan söy­le­mez. Fit­ne çı­kar­mak­tan çok çe­ki­nir. Öfkesine hâ­kim olur. Müs­lü­man gıy­bet yap­maz, ri­ya ha­tı­rın­dan bi­le geç­mez. Tat­lı dil­li, gü­ler yüz­lü, sö­zü ve özü doğ­ru­dur. Son de­re­ce tevazu sâhi­bi ve al­çak gö­nül­lü­dür. İf­fet sâhi­bi, şef­kat­li, cö­mert, dü­rüst ve ki­bar­dır. Hâ­sı­lı; Ha­ki­ki Müs­lü­man; bü­tün kö­tü huy­lar­dan uzak ve iyi huy­la­ra sâhip ola­rak, dün­ya­da ra­hat ve hu­zur için­de ya­şa­dı­ğı gi­bi, ahirette de son­suz sa­ade­te kavuşur. Kaynak: Tam İlmihal 

HAKİKİ MÜSLÜMAN NASIL OLUR

Bayram Ali KAVALCI

23.12.2015 12:50:53

7