GÜZELLİKLERİ DÜNYADA TÜKETMEK!

“İnkâr edenler ateşe sunulacakları gün, (kendilerine denir ki): 'Dünya hayatınızda bütün güzel şeylerinizi zayi ettiniz; (orada) bunlarla sefa sürüp bunları tükettiniz (burası için hiçbir şey bırakmadınız). Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan ötürü bugün, alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız.' (Ahkaf:46/20)

Bütün güzellikleri dünyada tükettiniz, yok ettiniz, ahirete hiçbir şey bırakmadınız. Cenneti dünyada yaşadınız şimdi sizin için pişmanlık ateşinden başka geriye ne kaldı?

Ayet-i Kerime inkâr edenlere hitap etse de iman edenlerin kitabında yer aldığına göre onları ilgilendiren yönleri bulunmaktadır. İman edenlere: “Siz sadece iman sözünde kalır hayatınızı kâfirlerin yaşadığı gibi yaşar, dünyaya bakışınız onlarınki gibi olursa, imanınızda yalancı duruma düşerseniz onları bekleyen kötü akıbet sizin de başınıza gelebilir. Ebedi olmasa da cehennem ateşi mutlaka sizi de yakar. Dikkatli olun!” mesajı vermektedir.

Mü’min dünyayı kaçırılmaması gereken bir fırsatlar alanı olarak değil, Hz. Peygamber (sav)’in ifadesiyle “ahiretin tarlası” olarak görür. Dünyayı ürün toplama ve her türlü zevki tatma yeri olarak değil, ekim alanı, güzellikleri üretme alanı olarak görür. Bu sebeple kendisine ve insanlığa faydalı olacak değerler üretmeye çalışır.

İmanlı biri için ölüm yok oluş değil ebedi hayata açılan bir kapıdır. Ebediyen devam edecek olan yolculuğa çıkıştır ölüm. Bu sebeple bundan sonraki yolculuğunda zorluk çekmemek için dünyadayken “azık toplama”ya çalışır.

Ahiret yolculuğunun en kıymetli azığı ise iman, ibadetler ve güzel ahlaktır. Para, ,makam, şöhret gibi şeylerin bir değeri yoktur. Her kes bu yolculuğa bulabilirse beyaz bir kefenle çıkar.

İnkârcı insan ise hayatı sadece bu dünyadan ibaret görür. Onun için ölüm yok olmaktır. Bu sebeple bu dünyada bütün imkânlarını seferber ederek her türlü zevklerini sonuna kadar tatmin etmeye çabalar. Bütün değerlerini tüketir.

Her geçen günü kayıp olarak görür. Denenmemiş bir zevk, yaşanmamış bir tecrübe bırakmak istemez. Hayatı fırsatlar alanı olarak görür. Helal-haram çizgisi, durması gereken bir sınırı yoktur. Tüketmek ve tüketmek… Tüketirken kendisini de tüketir.

Ne acıdır ki bu günün Müslümanları da aynı hastalığa yakalanmıştır. Lüks yaşam, moda, tüketim çılgınlığı, israf, savurganlık, bencillik, sadece kendini düşünme, kardeşinin başına gelen musibete sevinme, aşırı zevk düşkünü hale gelmiştir.

Günah işlemekten çekinmeyen, hayâ duygusunu kaybetmiş, örtünmesi örfün istediği kadar olan, helal-haram çizgisini tanımayan, haramlara kılıf uydurarak mubah sayan bir anlayışa kaymıştır.

İmanı sönük, ibadetleri göstermelik ve riyayla bezenmiş, davranışlarında ihlâs ve samimiyetten uzak, yüzünde tebessüm kalbinde kin ve nefret… Cenneti bu dünyada yaşama arzusu sarmış bütün Müslüman toplumunu. 'Dünya hayatınızda bütün güzel şeylerinizi zayi ettiniz; (orada) bunlarla sefa sürüp bunları tükettiniz (burası için hiçbir şey bırakmadınız)…”

O halde kendimize çeki düzen vermeli, Rabbimizin ikazlarına dikkat kesilmeliyiz. Yanına aldığı parayı daha yola çıkmadan tüketen zavallı yolcu durumuna düşmemeliyiz.

“Ey Ebu Zerr! (Ey ümmetim!)

—Gemini tamir et! Çünkü deniz çok derin! (Rastgele bir gemi ile yola çıkma!) (İmanına dikkat et!”

—Azığını tam olarak al! Çünkü yolculuk çok uzun! (İbadetlerini tam yap!)

—Yükünü hafiflet! Ağır yükle (kul hakları, Allah hakları) ile yola çıkma! Çünkü önünde sarp yokuş var!

—Amelinde ihlâslı ol! Zira her şeyi görüp gözeten ve hakkıyla değerlendiren Rabbin senin yapıp ettiklerinden de haberdardır.

—Ey Ebu Zerr! Her gelen yakındır ama ölüm en yakındır!” (Hadis-i Şerif)

 

Allah (cc) Sıratı müstakim üzerinde durabilmeyi cümlemize nasip etsin!

 

 

  

seçil Ç.
5.09.2013 15:52:14
yine harika yazmışsınız hocam elinize sağlık.

h.kambur
5.09.2013 17:53:20
çok güzel konulara değiniyorsunuz..başarılarınızın devamını dilerim

mahmut
5.09.2013 21:51:45
her yazınız mükemmel.sahi hocam siz merkez camiine gelsenize.doğru dürüst vaaz dinleyemiyoruz da

Hakan Mert
6.09.2013 08:39:11
haklısınız hocam iyice duyarsızlaştık ama son zamnlarda biraz kıpırdanmalar oluyor sanırım sizler gibi değerli hocalarımızın çabalarıyla ....

fatih atay
9.09.2013 01:06:47
yazının sonundaki hadis-i şerifi biz müslümanlar olarak kendimize şiar edinmessek dünyada yaptığımız hesap ahirette yanlış çıkar

Müslüm
12.09.2013 17:52:02
arapça okutmaya karşi olup felsefe öğretmeyi̇ tercih eden ilahiyat hocasina kendisini̇rencide etmeden yanlişlarini hatirlatmak güzellik olurmu.cahilliğime verin hocam ama ilmi olanlar ona doğruyu hatirlatabilir.başarilar dilerim.

m.k
13.09.2013 01:25:41
dünya hesabıyla - ahiret hesabını dengelemek gerekir. para ve şöhret arttıkça, ibadet ve ahlak'ta ödün vermemeliyiz. bunun için güçlü bir irade ve bir uyarıcı gerekli.

Güzellikleri dünyada tüketmek!

Yusuf KAMBUR

5.09.2013 15:06:33

11